Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Nisan '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Zabıtanın ayıbı

Zabıtanın ayıbı
 

Türkiye'de garip şeyler oluyor. Bazı kurumların özerklikleri sona erdiriliyor. Herkes dinlendiğinden şüphelenerek eşiyle dostuyla bile konuşmaya çekiniyor. Her an hiç umulmayan birileri tutuklanabiliyor. Meclistekilerin sonsuz dokunulmazlıkları varken T.C. vatandaşlarının kişisel özgürlükleri bile hiçe sayılıyor bu günlerde. Bir takım hukukçular ve barolar hukukun bağımsızlığı ve saygınlığı için mücadele edip hukuksuzluk batağındaki bir ülkeye Türkiye'ye dikkati çekiyorlar.

Devletin yönetim kadrolarının vatandaşı her önüne geldiği yerde fırçalayıp, "senin oyuna ihtiyacım yok!", "hadi al ananı da git!" gibi sözler sarf edebildiği ülkede bakın nerelere geldik.

28 Nisan 2009 akşamı TÜBİTAK kurumunun Gebze yerleşkesinin çıkışında, trafik zabıtaları pusu kurmuş, tüm TÜBİTAK servis araçlarını durdurup belgelerinin tamam olup olmadığını sorgulamaktaydılar. Aslında belgelerin tamam olmadığını biliyorlardı. Görevli bir memur 3 yıldır uyardıklarını ve artık bekleyemeyeceklerini söylemekteydi. Buraya kadar her şey normal ve yapılması gereken bir şeymiş gibi görünmekteydi.
Fakat trafik denetleme kurulu neden 3 yıldır beklemiş ve her gün 9 saat yerleşkenin otoparkında yatan araçları denetlemek için neden akşam saat 17:10 olmasını beklemişti. Beklemek bir yana sanki pusu kurmuştu. Servislerdeki yolcular, binlerce TÜBİTAK çalışanı ve bazı çalışanların kreşe getirdikleri okul öncesi yaştaki çocukları ve hatta hamile bayanlar... İşte bu soruların cevabını merak ediyordu...

Arabaya binen memur şöyle diyor: " tüm yolcular aşağıya insin arabaları bağladık". Ne kadar kolay bir söz arabaları bağladık. Kurum çalışanlarının büyük kısmı İstanbul'da oturuyor. Hepsinin ailesi, çoluğu çocuğu, bir bekleyeni var. Ama memura kurul yetki vermiş belgesi olmayan araç bağlanacak. Hem de nerede, yerleşkenin 500 metre uzağında... Bu cavap kimsenin tatmin olacağı bir cevap değidi...
Memura sorulan sorular anlamsız cevaplarla geri dönüyor. "Kurul böyle istedi" diyor. "Bu saati ve yeri özellikle belirttiler". Eğer gündüz denetleseler veya sabah girişte denetleme yapsalar olmaz. O zaman kurum çalışanlarına eziyet edilemez ki. Kurul bu saati ve yeri belirlemişse, iyi niyetli bir kurul olduğu söylenemez.
Zabıtaların en kıdemlisi diyor ki: "Bu eksik belgelerle yolda ya kaza yapsanız. Bu sorumluluğu ben nasıl alırım?". İnsanlarla açık açık dalga geçiyor. Bizim sorunlu zabıta sorumluluktan bahsediyor. Sanki bu ülkede herkes sorumluluğunu eksiksiz yerine getiriyor da, felaket bir zabıtanın sorumsuzluğundan çıkacak. Ayrıca hamile kadınlar, 6 yaşından küçük çocuklar ve diğer tüm çalışanlar işlerinden çıkmış ve sokakta saatlerce bekletilmiş. Korumasız ve savunmasız, ama bu zabıta efendiyi hiç ilgilendirmiyor. Onun sorumluluğu belgesiz bir aracın kaza yapmaması. Sanki belgesi olursa kaza yapmayacak. Ayrıca en yetkili olanı zaten üç yıldır beklediklerini söylüyor. Neden acaba? Araçların İstanbul valiliğinden çalışma izinleri var. Sadece Kocaeli valiliğinden belgeleri eksik. Belge çıkarma parası mı istiyorlar? Çok lale ekildi Gebze'ye, birilerinin masrafları karşılaması mı gerekiyor?

Hayır, işin aslı bir görevlinin ağzından kaçaırdığı sözlerle ortaya çıkıyor. "Ses getirmemiz gerekiyordu!". Ne için ses getirdiniz? Kimin için ses getirdiniz? Birileri binlerce çalışanı olan bu güzide kurumumuzdaki servis rantına oynuyor. Belediye de zabıtaları aracılığıyla gözdağı veriyor, yani gücünü birileri için kullanıyor. Belediyenin bu ses getirme olayını oylarıyla seçildiği halka rağmen yapması düşündürücüdür. Artık hizmet anlayışı yok, elde edilecek getiri önemli...
Servis şirketini zor durumda bırakırken binlerce çalışanı da sefil ediyorlar. TÜBİTAK çalışanları Türkiye için çalışıyorlar, Türkiye'yi bir adım daha ileriye götürebilmek için çalışıyorlar. Bir zabıtanın önlerini kesip sokakta bırakılmayı hiç mi hiç hak etmiyorlar. Peki diğerleri hak ediyor muydu? tabii ki hayır. Bu ülke vatandaşı hiç bir alanda devlet terörüne layık görülmemelidir. Ama görünen şu ki, artık bu zabıta seviyesine kadar indi; İnsanları hor görmek, aşağılamak, zor durumda bırakmak. İşte bu kadar...

Şehirlerimizde trafik düzenlenmesi ve kontrolunda trafik zabıtalarının kullanılması çalışmaları bir kez daha gözden geçirilmelidir. Bu olay göstermiştir ki, kurum ve servis şirketinin eksikleri olmasına karşın, belediye zabıtaları kurum çalışanlarını mağdur etmişlerdir. Amme hizmeti yapması gereken bir belediye elde ettiği gücü kötüye kullanmıştır. Trafik zabıtaları tarafsız olamayacaklarını da göstermişlerdir.
Umarım Kocaeli valisi, kaymakam, belediye başkanları ve hatta trafik denetleme kurulu üyeleri de bu gece huzur içinde uyuyorlardır. Çünkü görevlerini yapan trafik zabıtalarının görevlerini yapmış olmanın verdiği huzurla mışıl mışıl uyuduğundan eminim. Bırakalım zabıtalar uyumaya devam etsin.

 
Toplam blog
: 14
: 1022
Kayıt tarihi
: 17.12.08
 
 

İTÜ Elektronik ve Haberleşme Bölümünü 1986 yılında bitirdim. Bu yıldan beri Mühendislik çalışmalarım..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara