- Kategori
- Siyaset
Düşünen adam

Son düşünen adam artık düşünmeyecek!
Atatürk'ün hatırasına hakaret ettiği iddiasıyla 4, 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Prof. Dr. Atilla Yayla, 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
İNSANLARI DÜNYADAKİ BÜTÜN MAHLÛKATTAN AYIRAN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ ONUN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASIDIR.
Şimdi düşünen insana ‘’tıp’’ dedirtmenin yollarını arıyoruz. Ne yapmalıyız ki, artık düşünen insan olmasın.Konuyu biraz derinleştirdiğimizde bakın önümüze neler cıkıyor.
Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum.
AB'ye giriş yüzdemizin hızlandığı son yıllarda, bilerek yaptığımız hatalarla hep kendi kalemize gol atıyoruz. Sanki bürokratik güçler, yapılan reformları ve kat edilen mesafeyi bir anda sıfırlayabiliyor.
Bir taraftan, çok kısa sürede bir 'sessiz devrim' gerçekleştirip insan hakları ve demokrasi yolunda reformlar yapıyoruz; diğer taraftan yargı bürokrasisinin tezgâhına düşüp tutucu tavrın esaretinde yasakçı bir kısırdöngünün dışına çıkamıyoruz. Bu da bir tezat oluşturuyor haliyle.
AB ‘nin Türkiye aleyhinde kullandığı kozların önemli bir kısmını kendi elimizle sunduğumuzu hiç düşündünüz mü?
TCK'daki eski 159. ve yeni 301. madde, açıkça, düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetini ortadan kaldıran, buna zemin hazırlayan hükümler taşımaktadır. Türklük ve devlet kurumları bu şekilde korunmaz.
Milliyet yorumda yazdığım yazılarımdan beni tanıyanlar ve yazılarımı okuyanlar, Türklüğe, Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne karşı olmadığımı çok iyi bilirler. Bu garabetin bir tek izahı vardır: 301. madde, aslında düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetini ortadan kaldıran bir maddedir. Bu çeşit maddeler, 'soyut tehlike suçu' oluşturan, 'suçun açıklığı ve kesinliği ilkesi'ne ters düşen, 'amaç ve saik'in cezalandırıldığı hükümler ihtiva eden maddelerdir.
Bu maddelerin uygulamasına bakarsanız, kendi milletine iftira eden bir takım soysuzların, mahkemeler üzerinde baskı kurularak beraat ettirildiğini; göreceksiniz.
301. maddenin değiştirilmesi değil, tümüyle kaldırılması gerekir. 'Manevi şahsiyet' saçmalığıyla bu işi daha fazla uzatmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum.
Hiç kimse boş yere korkmasın... 301. madde kaldırılırsa, Türklük de, Türk Milleti de, devlet kurumları da elden gitmez. Bu kurumlara hakarete yeltenenler, karşılarında kamuoyu tepkisini ve milleti bulurlar.
Önemli olan, birtakım kişileri yargı önüne çıkarmak değil, saldırılara karşı şiddete başvurmadan toplumsal tepkiyi gösterebilmektir. Yargılamanın en büyüğü, yüce Türk Milleti'nin önünde, atılan iftiraları boşa çıkaracak sosyal yargılamadır. Orhan Pamuk değerli bir romancı olabilir; 301. maddeden dolayı ceza da almamıştır. Ama milletimizi derinden yaralamış ve gönlümüzde mahkûm olmuştur.
301. maddeye karşı olanın 'Türk düşmanı' sayıldığı bir ortamda bu maddenin kaldırılması, ne yazık ki artık mümkün değildir. Bu durumda, maddede değişiklik yapılırken hiç değilse şu hususlara dikkat edilmelidir:
Madde metnindeki, kaş yapayım derken göz çıkaran, suç alanını darlaştırmaya çalışırken genişleten 'aşağılama' ifadesi mutlaka değiştirilmeli; bunun yerine tercihan 'alenen sövme', olmazsa 'alenen tahkir/hakaret' ifadesi konulmalıdır.
Mevcut maddedeki, aşağılamaya muhatap merci ve kurumlar gözden geçirilerek somutlaştırılmalı ve değiştirilmelidir. 'Türklük' yerine 'Türk Milleti' gibi.
Bu maddeyle ilgili soruşturma ve kovuşturma izni, 'Cumhurbaşkanı' veya 'Adalet Bakanı' veyahut da 'Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu' tarafından verilmelidir. Cumhurbaşkanı, her ne kadar tarafsız ve üst konumda ise de, bu makamın yıpratılmaması için iznin, eskiden olduğu gibi Adalet Bakanı tarafından verilmesini uygun buluyoruz.
Müsaadenizle artık düşünmek istiyorum.