Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Ağustos '12

 
Kategori
Deneme
 

Duvarda penceremin gölgesi

Yatağıma uzanmışım. Henüz uyku tam bastırmadığı için yatakla cebelleşip cebelleşmeme kararsızlığı içinde yastıkla boğuşuyorum. Gözüm birden baş yukarı bakınca başucumdaki duvarda dikdörtgen bir beyazlık fark etti. An ey, bu nedir diye korkacaktım ki ayakucumdaki pencerenin gölgesi olduğunun ayırdına vardım. Çünkü pencerem ardına kadar açıktı ve sokak lambasının ışığı odamın içindeydi. Şükürler olsun, çabuk adlandırdım içimdeki korku çok fazla büyümeden.

Sonra da onu incelemeye aldım. Ne kadar düzgün ve net dedim. Aynı zaman da beyaz bir gölge. Tıpkı benim beyaz gölgelerim gibi. Yani pozitif gölgelerimde olduğu gibi çok davetkâr. Kalkıp içine giresim geldi o gölgenin. Âlice’ nin delikten attığı gibi kendini, ben de gölgenin içine öyle atasım geldi kendimi. Fakat okuyanlarınız bilir Âlice Harikalar Diyarı’nda neler olup bittiğini, harikalara ulaşmanın bir sürü arazı da birlikte getirdiğini. O yüzden vazgeçtim balıklama atlamaktan. Sadece izledim o güzelliği.

Tehlike yaşamın her anında var. Bu hayatın gerçeği. Her an her şey olabilir. Ne yazık ki çoğu insan gibi ben de bunu kabul etmekte zorlanıyorum. Güven duygusunu her an hissetmek istiyorum. Bununla ilgili bir yaşanmışlığımı paylaşmak istiyorum. İkinci boşanma sürecinde profosyenel yardım alıyorum. Doktorumla bir paylaşımımızda dedim ki; “ insan kocasına güvenmeyecek de kime güvenecek?” O da yanıtladı:” Doğada olmayan bir şeyi istiyorsun. Bak, tsunami saniyeler içinde onca insanın hayatını alt üst etti. Kim ne yapabildi ki!”

Evet, o gün kendi tsunamimi yaşadığım için ne demek istediğini açıkçası anlamamıştım. Bu gün ise anladığım kendi dengemi korumak adına elimden gelenin en iyisini yapmak ve kenara çekilmek. Çok fazla da yapılacak bir şey yok yaşanmış bitmiş şeyler için. Sadece onların tutsağı olmamak adına dillendirilmesi taraftarıyım o kadar. Bir yerde okuduğum masal dünyasından bir benzetmeyle diyorum ki:

“ Tıpkı Uyuyan Güzel’in boğazında kalan zehirli elma gibi, bu derin psikolojik yaralar, bilinçaltının derinliklerine gömülse bile bedeni ve duyguları uyuşturur. Bedenin ve ruhun yeniden canlanabilmesi için, yakışıklı prens tarafından öpülmeye yani kabul görmeye, yüzleşmeye, kucaklaşmaya ve özgürleşmeye ihtiyacı vardır.”

Benim de duvarımdaki o bembeyaz penceremin gölgesi gibi beyaz gölgelerime ihtiyacım var. Kendime şefkat göstermek gibi.

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara