- Kategori
- Gündelik Yaşam
Duygular kısırlaştırıldı mı? öldü mü ?
Neresinden başlamak lazım bilmiyorum, bildiğim tek şey, gün geçtikçe övündüğümüz, ödün vermemek için bazen canımızı siper ettiğimiz değerlerimiz, duygularımız kontrolümüz dışında erozyona uğrayıvermiş, bana ise seyretmenin hüznü kalır. Zaman süzgecinden seydettiğim geçmişi ile yarını karşılaştırmanın olanaksızlığı ile bu günün karşılaştırdığımda, her geçen gün biraz daha değerlerin yontulduğunu, dejenere olduğunu, yozlaştığını görüyrum, nereye kadar ? demek geliyor içimden ama onu da diyemiyorum işte...
Her geçen gün biraz daha fakirleşen insanlıkığın duygularının da kısırlaşmış olması doğal gelebilir bazen ancak, dünyayı yöneten iradenin, savaşlara, katliamlara, soykırımlara varan vahşetlere şahitlik yapmış iradelerin nasıl olur da bu kadar kısırlaştırıldığını düşünmeye gerek var mı bilmiyorum, Kapitalizmin egemen olduğu dünya konjoktürü, globalleşen, her geçen gün kar topu gibi büyüyen, sermayesine sermaye katan belli bir kaç grup dışındaki insanların, her geçen gün yarın korkusu yaşamaya başlaması elbette üzücü gelir insana .
Nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz diye durup düşünüyorum aklıma geldikçe, birey olarak kişinin çok da yapabileceği bir şey elbette olamayacağını bilerek kendisini bile kurtaracak bir düşüncesinin de yeterli olamayacağı karşısındaki çaresizliği demir perde gibi iner gözlerine...
Yükünü alan, almakla kalmamakla birlikte sömürdüğü, sırtından geçindiği, ezdiği insanların gözlerinin içine baka baka pervasızca gülüşü yok mu ? işte kahrolduğum noktalardan biri de budur. İnsanların temiz duygularını sömürenler, çaresizlikleri üzerine saltanat sürenler insanlık tarihi boyunca ve gün geçtikçe hep büyüyerek devam etmiştir, etmeye de devam edecektir, zira dur diyecek güç ?
Kimde ?
Nerede ?
ve nasıl olacak ?
biz bunları düşünüp dururken, deveyi amudu ile yutanlar, üsküdarı çoktan geçmiş oluyor zaten, geride bakmaktan başka bir alternatif kalmamıştır diye kendimizi avuta duruyoruz bazen. Ölmemek için öldür, büyük balık küçük balığı yer zihniyeti, artık bir marifet oluverdi günümüzde, Hak ve Hukuk diyecek gelir içimden bazen, dün yargılayan bu gün yargılanır olumuş, koruyan korunacak hale gelmiş, yöneten vesayet altına alınmış, tam da bu noktada bir duraklama daha gelir içinden insanın, günün nasıl savuşturulacağı korkusu belirir içinden birden, faili meçhule gitmek kader addedilebilir bir an...
susmak, belki de en hayırlısı gibi gelir ancak, susmanın her geçen gün kısırlaştırdığının, benliğinden, özünden uzaklaştırdığının belki de farkında değildir insan, gerçi farkında olsa da ne yazarki, zira eskiden belki de bazen topallıyordu ama şimdi ise tamamen sakat olmaktan ziyade hayat kütürümü durumuna gelmiştir, zira yapabilecek bir şeyinin olmadığı çaresizliğine isyandan başka bir şeyinin kalmadığı kahrında boğulup durur...
Duygular kısırlaştırıldı gün geçtikçe devamm da ediyor, insanlık ağır kaza geçirmiş, acil sevriste, tedavi edecek doktor odasında, çay kahve molasında, umrunda değil zira can çekişmesi zaten işine de geliyordur. tabiiki bu yazdıklarım tabiri caiz ise sadece benzetmeler kimseleri suçlamak için değil !!! ancak, sokakta, işte, evde, eğlencede, nerede olursa olsun her baktığım yerde, insanların gün geçtikçe bir birinden uzaklaştığı, sevginin yerine endişelerin belirdiği, sevincin yerini hüznün aldığı yüzler çoğalmaktadır.
Hiç bilmediğiniz, tanımadığınız, illiyet bağımızın olmadığı kişileri görüp selam vermek ya da almak ya da bunları eleştirmek kime ne yarar getirecek diyebilirsiniz, bir toplumda hoşgörü, sevgi seygının eksilmesi o toplumun değerlerinin eksilmiş ya da dejenere olmuş anlamını taşıdığını düşünmeden edemezsiniz sanırım, bırakalım sıradan vatandaşı, tanımadığımızı, kendi aile bireylerimiz ile de ne kadar yabancılaştığımızı görmediğimizi kim söyleyebilir, ?
Eskiden böylemiydi? dün öylemiydi ? diye sormamak mümkün mü ?
Yarın Ramazan Bayramı ? geçtiğimiz bayram tadında olduğunu ben şahsen söyleyemiyorum, bir avuç işi tıkırında olan haricinde hiç kimsenin geçen yıllardaki bayram sevincinin olmadığını görüyorum, başlar önde düşüncelere dalmış, yüreklerdeki endişeler yüzlere yansımış...
cocukluğumuz ile günümüzü karşılaştırmk mümkün mü ?
Umarım, Türk Toplumu değer yargılarının yozlaşmasına daha fazla meydan vermez, ummaktan başka alternatif de görünmüyor zaten....
Yarın Şeker Ya da Bir diğer ismi ile Ramazan Bayramı, içimdeki buruklukla birlikte, Türk Milletinin bayramını kutluyorum...