- Kategori
- Gündelik Yaşam
Düzene isyan etmemek mümkün mü?
Bu bir siyaset yazısıdır.
Bu yaşamın çaresizliğinin bir yazısıdır.
Bu bir isyanın yazısıdır.
Bu bir özgürlük yazısıdır.
Bu belkide herşeyin yazısıdır.
Anlatmak yazmak isteyipte yazamadıklarımın içimde biriken öfkenin isyanın yazısıdır.
Dün gördüm gazetede bu resmi. İçimden geçti. Acaba nasıl ulaşabiliriz bu çocuklara. Acaba nasıl ayağını okşayabiliriz. Nasıl karda üşüyen ellerini avuçlarımın arasına alıp ısıtabilirim. Biliyorum o anda ısınan elleri ayakları değil yüreği olacaktı. Böyle de olmalıydı zaten. Yüreği ısınan çocukların ayakları elleri üşürmüydü.?
Yine bu gün gazetelerde gördüm. Başbakanı çocuklardan gençlerden korumak için onlarca zırhlı onlarca polis onlarca silah.Bakanlığın kendi insanını zehirlemek için milyonlarca lira verdiği gaz ve silahları halka karşı kullandığını gördüm.
Yine bu gün birTV kanalı haber yapmıştı. Kiracı devlet başlığında. Makam arabaları için aylık 7 bir euro ödendiğini. Sadece bir araç için. Oysa devletin 90 binlerde makam aracı vardı.
Başbakan Recep Tayyip yada Ahmet Mithat Efendi veya Mehmet Bey. İsimlerin önemi yok. Yapılan yapılacak işlerin önemi var. Ben bu ülkenin bu ülkede yaşayan herkesin BAŞBAKAN ıyım diyebilecek yüreğe ihtiyaç var.
Etrafında onlarca koruma ile gezersen bu çocukları nasıl göreceksin. Günlerce önce haber verildikten sonra bir gecekonduda akşam yemeği yemek gösterişi bizi hiç bir yere götürmezki.
Önemli olan bu çocukların ' O' anı değil. O andan sonraki yaşamları çok daha önemli. Elbette eve gelir Melek. Islanan çoraplarını çıkarır. Kurutur belki sobada. Yanıyorsa eğer,belki tezek, belki odun varsa.
Ama bu bir gün değil, bir hafta değil.. Yıllarca devam eden ama çile olduğu bilinmeden kader olduğu sanılan bir dünya. Bu yüzden bilmez ki Melek içi miflonlu botu, bilmezki anorak nedir. Acaba ömrü boyunca şehre gidecekmidir bir kaç kez. Belki o zaman vitrinlerde görebilir. Ama benzetir herhalde hayalindeki başka bir şeye.
Sadece Melek değil. Onun sınıf arkadaşlarıda aynı durumda tahmin ediyorum. Keşke sadece Melek ve arkadaşları olsa, keşke sayıları sadece yüz,beşyüz olsa. Keşke sadece Siverekte olsa bu sıkınıtılı acılı çile dolu yaşam.
Biliyorum İsanbulun varoşları bundan çok farklı değil. Zaten küçük Siverekler,Doğubeyazıtlar, Kahta lar İstanbulda artık.
Bu haberden sonra binlerce yardım gitmiş Siverek'e. Okul müdürü telefonlara yetişemiyormuş. Ağladım. O anda diğer köylerdeki çocukları düşündüm. Onlar ne olacaktı. Onlarda mı haber olmalıydı ulusal gazetelere. Çare bumu idi?. Çözüm bumu idi?.
Van depremini düşündüm. Tırlar dolusu giden yardımları. Sonra çadırda ölen çocukları düşündüm. Soğuktan korunurken sıcaktan yananları düşündüm. Tırlar dolusu yardımların asla amacına ve yerine ulaşmadığını düşündüm. BİRİLERİ tarafından yağmalandığını atıldığını saklandığını ve belkide satılamadan çürütüldüğünü düşündüm.
Eğer ülkemde gerçekten adalate inan eşitliğe inanan bir başbakanım olsaydı partisinin adındaki Adalet ve Kalkınmadan utanarak bu kelimeleri kullanmak yerine A ve K harflerini kullanarak partilerini ve kendilerini ifade etme çabasını düşündüm.
Ne büyük tezattı. Adınızı ADALET koyacaksınız ama bunu söylemekten utanacaksınız. Bu düşüncedeki insanlardan ADALET beklemek mümkünmüydü diye düşündüm.
Atasözünü düşündüm. Bana balık verme Balık Tutmayı öğret.
Melek şöyle düşünürmüydü acaba. Bana bot, kaza ve kaban göndermeyin bizi bu adaletsizlikten bizi bu çaresizliklten bizi bu fakirlikten kurtarın. O zaman çok daha mutlu olurum ben. Bunu dermiydi?
Şu sıralar yapılan bütçe görüşmelerinden haberi varmıdır Meleğin. Bütçede savunma sanayine silah alımları için ayrılan paranın ne kadarı ile bırakın Siverek i tüm Ülkedeki çocukların okul ve giyim ihtiyaçları karşılanabilirdi.? Bunları düşünemez elbette.
Melek yarını düşünüyordur. Yarın kar tekrar yağarmı?. Yada çorabım kururmu yarına. Yada okuldaki soba yanarmı acaba diye düşünüyordur.
Politikacılarımıza şunu söylememiz gerekmezmi.? Bırakın ülkemizi dünyanın ilk on büyük ekonomisi arasına sokma hedeflerini. Bu masalları geçin. Bakın Finlandiye nın , Norveç in böyle bir dertleri yok. Böyle bir amaçları da yok. Ama orda insanlar aç değil. Çocuklar okula karda terlikle gitmiyorlar. Bu nasıl oluyor? Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri Türkiye olunca Melekler okula terlikle gitmeyecekmi.?
Melek bunu başbakana sorsun isterdim. Babası seçtiği vekiline bunu sorsun isterdim.
Bu çaresizlik bu fakirlik ve bu eşitsizlik karşısında isyan etmemek,üzülmemek elde değil. Ama bir şeyler yapmadan da bu durumun düzelemeyeceği ortada değilmi.?
Gazete de yürek sızlatan haber başlığı ile verilmiş bu haber. Bu haber verilmeden önce Siverek Kaymakamının, Urfa Valisinin millet vekillerinin ve Başbakanın yüreği sızlamamış ise bu haberden sonraki sızlama da anlık olacaktır.