Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Güncel
 

Düzensizliğin düzeni

Anayasalar; toplumların, yerleşik yaşam alışkanlıklarının özetlenmiş cümlelerle yazılı metne dönüşmüş şeklidir. Yazılı anayasası olmayan ülkelerde bile bizdeki yorum farklılıkları yoktur. Anayasamızda; hiçbir kanun anayasaya aykırı olmaz. Anayasada belirtilmeyen hüküm ihdas edilemez. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çıkarılmış, zaman içinde uyumsuzlaşmış hatta anayasada bile karşılığı olmayan yürürlükte olan kanunlarla idare edilen bir ülkeyiz.

Eğitim ve kültür seviyesi yükseldikçe insanların algılama ve bilinç seviyeleri değişmektedir. Her geçen gün zihinsel yükseliş içinde olan insanlık, iyiye güzele daha da yaklaşarak, daha akılcı, daha bilimsel yaşam kalitesi ve daha mantık egemen düşünüş dönemine doğru evirilmektedir.

Bu gidişi karşılamayan hatta çok gerisinde kalan kanunlarla düzenlenen toplumsal yaşam, sürekli karmaşa ve adaletsizlik üretmeye mahkumdur.

Kanun önünde her sosyal kesim kendi arasında eşit.

Toplumsal adaletine hayran kaldığımız ülkelerin kanunlarına baktığımızda, görünen bizden en önemli farklılıkları, yasalar önündeki eşitliktir. Devlet çarkını işleten üst düzey yöneticiler ve uygulayıcılar, en başta kanunlara uymayarak hukuksuzluk üretiyorlar.

Toplumsal yaşamda son derece net ve belirgin olan, cumhuriyete aykırı olarak yerleşmiş üstünlükler ve ayrıcalıklardır. Makam, mevki zenginlik, fizik üstünlük gibi ortaçağ zihniyetinden kalma kendini farklı görme ruhsal bozukluğu olanlar yönetiyor devleti. Elinde güç olan kendini halkın efendisi sanırsa, bir gazetede yüksek maaşla köşe yazısı yazarken zamanla kendini şehirli diğerlerini köylü olarak görmeye başlarsa, her gelen aynı anayasadan farklı uygulama üretirse, yasaların ‘bana göresi’ moda olursa, buna düzensizliğin düzeni denir. Sadece kendilerini gelişmiş, çağdaş, modern ve akıllı sananlar; ülkede sürdürdükleri maskaralıklardan ne kadar çağdaş oldukları besbellidir aslında. Hukukun üstünlüğünü kim nasıl sağlayacak. Madem hiçbir kanun ‘anayasanın üstünde olamaz’ o halde anayasada olduğu halde işlemeyen ve kullanılmayan hakları kim gasp ediyor. ‘Hiç kimse hiç kimsenin; eğitim hakkını, seçme ve seçilme hakkını engelleyemez’ de, neden bu anayasaya rağmen kıyafetinden dolayı eğitim alamayanlar var? Ve nasıl oluyor da anayasada hiçbir engel olmamasına rağmen Fadime teyze yazmasıyla milletvekili olamıyor?

Yürürlükteki yasalar ve uygulanan düzensizlik.

Bir ülke düşünün ki; 1999 yılında bir yasa çıkarsın ve kanunlaşsın, bu güne gelindiğinde emeklileri perişan etsin.

Sigorta gibi evrensel hukuk sistemi ile bir anlamda ikili sözleşme niteliğindeki sistemi, karşı tarafın aleyhine değiştirmek düzensizliğin düzenidir. 1999 yılında çıkan bu yasa daha sonraki hükümetler tarafından da düzeltilmemiş, sözleşme şartlarını çalışırken yerine getiren emeklilerin hakları gasp edilmiştir. Bu yasa ile emekli maaşları, zaman içinde temel yasada belirtilenin tersine sürekli gerilemiştir. Temel yasada çalışırken ödenen sigorta primleri karşılığında, emekli olduğunda kendisine verilecek hizmetler ve bağlanacak olan emekli maaşının hesaplanması usul ve esasları belirtilmiştir. Tamamen çalışanların sigorta primleri ile o günlere gelmiş olan bu sistemde yapılan değişiklik, sigortanın başlangıçta kabul ettiği şartları siyasi iktidarların, hak sahipleri aleyhine değiştirme hakkı olamaz. Emekli işe başlarken yaptığı sigorta anlaşmasında kendisine vaat edilen hizmetler için ödediği primlerin karşılığını istiyor. Ödediği o primler karşılığında kendisine verilmesi gereken hizmetler hak edilmiştir.

Böyle bir hakkı kendinde bulanların düzensizliğinin düzeni, kendi halkına zulüm eden devlet düzeni olur. Böyle bir ülkede ağız alışkanlığı ile hamaset nutuklarında cilalanarak sürekli söylenen hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti konuşmaları da düzensizliğin düzeninde olur ancak.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..