Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük iğne yaptı.

Depremi önceden haber vereceğim...
7 bin 900 deney yaptı, hepsi doğru çıktı: "İstanbullular rahat olsun, depremi önceden haber vereceğim". demiş Kadir Sütçü abimiz... (habertürk)

Merhaba e-günlüğüm; ben vermeyeceğim demiyorum ki. Bütün yöntemleri doğru ama, bulut yöntemleri yanlış. "Daha fazla veriye ihtiyacım var" demiş. Ara sıra hamamböceklerini incelemesini öneriyorum. Hamam böcekleri: Karınlarının arka tarafindan uzanan duyargaları çok hafif hava akımlarına bile duyarlıdır; öyle ki, potansiyel bir tehlikeden saniyenin binde 54'ü gibi bir zamanda kaçmaya başlayabilirler. Bu duyargalar aynı zamanda havada ki gaz değişimlerinide algılıyor. Çevremizde rastlayabileceğimiz ve iyi izlediğimizde davranışlarını anlayabileceğimiz hayvanlardan, örneğin: Örümcekler, yarasalar, kargalar, köpekler, kediler'den yardım alabilir... Üstadıma son bir önerim daha var: Havada depremden önce artan belli gazlar var onları da araştırsın. İstanbul depreminden önce büyük depremin ege'de (İzmir civarı) olacağınıda söyleyebilirse onu kutlarım. Fazla ileri gitmeyeyim bu kadar yeter. Sonra beni döverler...

Facebook'ta bol bol arkadaşlık istekleri geliyor. Resminde bayan olan erkekleri tanımakta ustayımdır ama, şimdi bir de tarikat liderlerinden, tesettürlü bayanlardan ve "selamünaleyküm" diye söze başlayan kimselerden istek gelmeye başladı. Yahu bu ne yüzsüzlük. "Davul dengi dengine vurur", "tencere yuvarlanır kapağını bulur" sözleri size bir şey çağrıştırmıyor mu? Beni bu yaştan sonra belli konularda ikna edemezsiniz. Ben sizi ikna ederim rezil olursunuz. Tarikatı bırakıp içkiye falan başlarsınız, kazara yaşamasını öğrenip, bu güne kadar yapmadıklarınızı, yapamadıklarınızı yapmaya, yaşamaya kalkarsınız. Ayıp olur müritlerinize. Beni rahat bırakın. Arkadaşlık isteği yollarken de "destur" deyin... Kimin ne "mal" olduğu belli olmaz bu dünya'da.

Cumartesi akşamı doğru eve gittim (sanki başka yere gidiyor muyum?) Veteriner geçen hafta geldiğinde Boss'a iğne yapmış, ikincisini de cuma akşamı yapmam için iğne bırakmıştı, (ayağında ki yara için) ben unuttum onu yapmayı ve cumartesi akşamı iş yerinde aklıma geldi. Gider gitmez Boss'un yemeğini verdim ve tecrübeli bir veteriner gibi iki şişe iğneyi bir şırınga da birleştirerek hazırladım. (bir şeyi bir kez göreyim yeter, kalp ameliyatı bile yaparım.) Boss'u çağırıp, önce "otur", sonra "yat" komutu verdim. Veterinerin gösterdiği yeri buldum ve bastım iğneyi. Boss'da "tık" yok. "Acaba iğne girmedi mi" diye baktım ama girmişti. Verdim ilacı, şırınga boşaldı ve çektim. Pamuk ve biocadin ile son işlemi tamamlayıp Boss'a "kalk" komutu verdim. Operasyon başarı ile tamamlandı. İnsan olsa kıyameti koparır, iğne yaptırmamak için elinden geleni yapar. Bu köpekler de sahibine karşı öyle bir güven duygusu oluşuyor ki, birlikte yaşayan tüm insanlara ibret olacak düzeyde... Neyse.

Pazar sabahı kalkıp kahvaltımı yaptım ve doğru alışverişe. Bir kaç yere gidip ticari alışveriş yaptım ve dönüp yürüyüşe çıktık. Sonra yine eve. Ben tilki, ev de kürkçü dükkanı... Kendime biraz dinlenme fırsatı verip kalktım. Akşam yemeği için önceden plan yapmıştım. Onu gerçekleştirdim. Yine sac da kavurma... Bol havuç, patates ve domatesli harika bir kavurma oldu. Biraz yanında yatayım ("yeme de yanında yat" derler ya.) dedim ama, baktım ortalık perişan olacak, sonunda yedim. Linda'nın yemeğini verdim, çıkardım, Bir süre sonra Boss'un yemeğini verdim (yemek ve çıkma saatleri farklı) çıkardım ve benim akşam keyfi zamanım geldi. Keyif yaparken bol bol gök gürledi. Sanki bir şeyleri uyarıyor gibiydi ama bir türlü yağmur yağmadı. (başka yerlere yağmış. Bizim buralara yağmadı.) Yağsaydı ne güzel toprak, çimen kokacaktı. Olsun bize ıhlamurların, hanımellerinin, nanelerin kokuları yetiyor.

Değerli e-günlüğüm; Koskoca bir haftayı (ne koskocası, küçücük) geride bıraktık, koskoca bir haftaya girdik. Bil bakalım bu sabah ne yaptım? Bilemedin iş yerine geldim. Ne zamandır gelmiyordum, benim için değişiklik oldu. Hatta servislere çıkmak da büyük değişiklik oldu. (dalga geçme be!) Trafik bomboş herkes tatile gitmiş sanki. Gitmeyenler de evlerinde tadilat yaptırıyorlar. Bütün binalarda iki üç dairede tadilat var. Neden yaptırırlar ki? Her şey sahte, aldırmayın, geçiciyiz bu dünya'da eski püskü kullanın her şeyi. "İnsanlar ne der sonra" düşüncesinden kurtulun ayol...

Öğle yemeğimi yedikten sonra cumartesi günkü e-günlüğe baktım. Hmmm yayımlanmış. Demek ki hakaret düzeyinde eleştiri ve yayın ilkelerine uygunsuz yazı yazmamışım. Enteresan... Neyse sonra yine servislere çıktım ve kavşaklarda meydana gelmiş üç kaza gördüm. Sıcaklar bunaltmaya başlamış insanları. Oysa ben dışarı bir çıkıyorum, sıcaklar benden bunalıyor...

Öğleden sonra Rus salatası yaptığım firma aradı. "Salata bitti ne yapacağız" diye sordu. Yuh yani, fabrikamıyım ben. Salı sabahına on kilo sipariş vermiştiniz, kendimizi ona göre ayarladık. "Ben anlamam" dedim. "Salata yarın sabah gelir, öyle konuşmuştuk, ben de hazırlığımı ona göre yaptım." dedim. Baktılar ki karşılarında otoriter ve sözüne sadık bir iş adamı var, sustular. Ben de onlara iyilik olsun diye hemen eve gidip hazır olan garnitür'ü kovaya boşaltıp ekledim mayonezi ve hazırladım salatayı. Yarım saat sonra götürdüm. Çok sevindiler, havalara uçtular. Sert bir ses tonu ile "bir daha olmasın" dedim... Sonra siparişlere devam. (ne becerikli adamım onca işin arasında blog yaz, firmalara rus salatası yap, kamyon boşalt, köpeklere bak vs vs. neyse, fazla övünmeyeyim nazar değer.)

Akşam yemeğimi yedim, tatlımı yedim ve gidiyorum e-günlüğüm. Seni de kucaklıyorum. (özlemişim yahu) Yarın yine yazışırız nasılsa... Hoşçakal.

Biliyor musun: ABD'de sadece trafik sıkışıklığı yüzündenyılda ortalama 3.7 milyar saat ve 8.7 litre yakıt boşa harcanıyor muş... (böyle bir ülke nasıl olur da dünya'da ki açları, hayvanları, doğa'yı kurtarmaya soyunur?)
Çirkin söz:
''Düzenleme darbecileri yargılamak için" Sn. Başbakan Erdoğan (gece yarısı düzenlemesi için yaptığı açıklama.) (paradoks)
Güzel söz: "Kullandığınız kelimeler nasıl yaşayacağınızı belirler..." Yunanlı arkadaşların Atasözü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara