- Kategori
- Gündelik Yaşam
Lunapark
Bazen bir lunapark hayal ederim , hayata dair düşünürken...
Gözümün önünde ilk önce kocaman bir dönme dolap belirir , aynı dünyanın hiç durmaksızın dönmesini hatırlatırcasına...
Sonra olağanüstü hızla ileri geri giden bir gondol ...
Yaşamın tüm risklerini, maceralarını, erişilmez hızını hissettiren
Bir yerlerden kırmızı burnu, kocaman ayakkabıları, kıvur kıvır saçlarıyla bir palyaço çıkıverir ve ben neşeyi, mutluluğu, eğlenceyi yaşarım içim kıpır kıpır çocuk ruhumla...
Atlar yarışırken , sanki gerçekmişcesine sahte bir pistte, gökyüzünü, denizi , ormanı yaşarım özgürce sanki rüzgara karşı uçan bir atın üzerindeymişcesine...
Çarpışan arabalarda , çarpmamaya çalışırken diğerlerine, hayata teğet geçen şanssızlıklara şükrederim , başıma kötü bir şey gelmedi diye...
Bir balerin dönerken hızla , Mevlana gelir aklıma ...
Çember atarken bir oyuncağa , şanslarıma, sahip olduklarıma sevinir ve bir şeyi elde etmek için verilen mücadeleleri düşünürüm
Kocaman pembe bir pamuk helva ile dolanırken lunaparkta, yaşadığıma sevinirim çocukluğuma dönerim
Bir tren geçerken önümden minik yolcularının şen kahkahalarıyla umudu hissederim ve yarınları...
Hayat lunapark misali yaşanır aslında ...
Eğlence, korku, hız, risk birarada ve ışıl ışıl rengarenk...