- Kategori
- Gündelik Yaşam
E-günlük kendini "star" gibi hissetmez, o bir insan...
Yerini ayırtıyorsun, Limuzin tipli bir öz itişli götürgeç* ile gelip alıyorlar. Daha "his" olayı Limuzin de başlıyor. Harika fakat kısa bir kara seyahatinin ardından sağ salim havaalanına gelip özel bölümler dedikleri ara yollardan geçip Gök götürü'ye*** kucakta bindiriliyorsun. Dur daha bitmedi. Gök götürü de özel tasarlanmış yerine gökgötürünün konuksal avratları** tarafından yerleştiriliyorsun. Her an yatak olabilen konforlu bir koltuğa yerleşiyor ve manzarayı seyretmeye dalıyorsun. Bilmem kaç yüz kanal tv ve radyo kanalı senin emirlerini bekliyor. Yemek saati geldiğinde veya gelmediğinde ıstakozdan, kuru fasulyeye kadar seçme özgürlüğün var. Cam bardakta rize çayı, gümüş tepside türk kahvesi içme ayrıcalığıda seni bekliyor... Alkollü alkolsüz içki desen limitsiz. Yani senin anlayacağın her şey dahil ama "his" paralı. Yolculuk uzun mesafe ise gece yatak açıldıktan ve yatağa uzanıldıktan sonra ki servislerden kimse söz etmemiş. Her halde gece yarısı sürpriz animasyon gösterileri falan var. Neden olmasın ki?
Merhaba e-günlüğüm; Herkesin gayreti, senin kendini bir yıldız (yoksa "star" mı yazsaydım) gibi hissetmen. Esas parayı bunun için alıyorlar. Hele sen parayı ver, yerini ayırt, hissetmeyen namerttir diyorlar. Evet bir terslik olmadığı sürece kısa mesafe de olsa kendini yıldız gibi hissetmeni sağlayabilirler ama ya bir aksilik olursa? O zaman kendini ne gibi hissedersin bilinmez. Hatta hissetme fırsatın olur mu o bile bilinmez. Yalan bunlar yalan. Bizim milletimiz kendini "star hissetme" numaralarına, reklamlarına kanmaz. "Sizi star yapıyoruz" deyin bak bilet satışları nasıl tavana vuruyor. Onca güzel hislerin ardından gök götürü düşerse, yere çakılıncaya kadar kendimi b..k gibi hissedeceğim kesin. Yere çakıldıktan sonra, gittiğim yerde bu olanları anı olarak anlatacağım birileri olur mu, aldığım bilete öbür dünya hizmetleride dahil mi bilmem ama, yerden 9 bin metre yükseklikte pek önemli değil böyle şeyler. Her şeyden önemlisi; benim kendimi "star" gibi hissetmem değil, Starlar kendilerini benim gibi hissedebiliyorlar mı?... (Çok zor... Servetlerini akıtsalar başaramazlar.)
Dün gece bahçede votka portakal yaptım yine. Güzel oluyor, özlemişim. (çocukken içerdik, şimdi genç bir delikanlı oldum) Hafif rüzgar eşliğinde değerli üstatların nağmeleri eşliğinde vakit geçirdim. Boss o'na verdiğim büyük bir kemik parçası ile mutlu olurken, ben de derin düşüncelere daldım yine... (düşüncenin derini nasıl oluyorsa) Hakkını yememek lazım. Şubat ayı ortalarında güzel bir gece idi.
Değerli e-günlüğüm; Farkındasın değil mi? Ben de bir gariplik var galiba. Her sabah enerjim biraz daha artıyor. Sabahları kalkınca koşmak, bağırmak, birilerini dövmek falan istiyor canım. (son istek iyi değil) Linda sabah beni görünce bir baktı ve "manyak mısın oğlum sen, biraz sakin ol, sabahın sağırında ne bu hareketlilik, insan görünümlü köpek misin nesin?" dedi. Gülüştük ve iş yerinin yolunu tuttuk. Çok sıkı tutmuşuz iş yerine gelince bırakmak zor oldu. Evet benim bir doktora görünmem lazım. Neden şekerim, kollestrolüm, tansiyonum yok, neden benim de Unakıtan gibi damarlarım tıkanmıyor? Kıskanıyorum vallahi insanları. Bu yüzden hiç doktor arkadaşım yok. Bir şey olsa yandım. Bankacı, Avukat, Hakim, İşletmeci, Programcı, gibi her kesimden arkadaşım var ama hiç tanıdığım doktor yok. (çok eskiden bir tane vardı)
e-günlüğüm; kim demiş Amerika dünyanın jandarması diye? Yalan. Kore, Afganistan, Bosna, Irak vs. vs. ülkelerin ardından Aden'de de asayiş bizim askerlerimizde. Dünya'nın jandarması bizden başkası değil. Biz Büyük Türkiye'yiz.
Kısa yorumun ardından devam edelim. Öğlene kadar servislerin beni terletmesi ile zaman çabuk geçti. Bu sabah bir adet kaza gördüm. Dikkat ediyorum, trafik kazaları sabah daha çok oluyor. Eee tabi herkes benim gibi değil. Sabah kaza yapmadan kendilerine gelemiyorlar. O kadar da içki ve sigara içiyorum, hiç mi dokunmuyor meretler yahu. Biraz dozu artırayım belki sakinleşirim.
Gün hareketli geçti fakat dinamik iyi ayarlanmışdı. (kimsenin el atamadığı bir düzen) Peş peşe gelen siparişler bir gecikme veya bir aksamaya sebep olmadı. Hatta yemeğimi bile zamanında yedim. Ancak bu gün anladım ki kaza günü değil kavga günü. İnsanların sinirleri bozuk. Her yer de kavga var. Adam dövmekten, şey pardon adam ayırmaktan bir hal oldum. Ay tutulması böyle yapar işte. Elektrik akımını değiştiriverir. Elektriğiniz negatif ise aynı oranda, pozitif ise aynı oranda artar. (hmmm anladım, benim elektrik ondan artıp enerjiye dönüşüyor) Kavgaların sebepleride kıytırık. Ceviz kabuğunu doldurmaz. Belki fındık kabuğunu doldurabilir. Yok "park yeri" sorunu, yok "önüne baksana" sorunu, "ters yola girdin", "buradan dönülmez kardeşim" gibi cümlelerle başlayıp, "ben senin...." diye devam ediyor. Koskoca adamlar, hiç yakıştıramadım.
Öğleden sonra, harika bir hava oluştu aniden. Güneş açtı ve aniden ılıklaştı ortalık. Montu falan attım üzerimden, boş kaldıkça bahçeye çıkıp çayımı sigaramı içtim temiz hava da... (temiz mi acaba?) Etrafa baktım, bütün çiçekler filizlenmiş, tomurcuklanmış, bazı ağaçlar çiçek açmaya başlamış. Yazıktır onlara, güneş açınca yaz geldi sanıyorlar. Akşama doğru yeniden kapandı ve serinledi hava. Tabi ben de montumu giydim hemen. Akşam yemeğinin ardından devam eden siparişlere gittim ve günü henüz değil ama e-günlüğü kapatmak için iş yerindeyim.
Evet e-günlüğüm; bu günlük bu kadar, yarın yine yazışacağız...
* Öz itişli götürgeç: Otomobil kelimesinin Öz Türkçesi
** Gök götürünün konuksal avradı: Hostes kelimesinin Öz Türkçesi
*** Gök götürü: Uçak'ın Öz Türkçesi
Not: bu terimler bir zamanlar (80'li yıllar da) TDK ile ilişkilendirilmiş ise de, hiç bir ilişkisi yoktur. Sadece sokak esprileri olarak kalmıştır.
Biliyor musun:Texas'da bir başkasının ineğinin sütünü içmek yasak mış...
Çirkin söz: "Bir palyaço bile katil olabilir. Disneyland'da görüşürüz..." John Wayne Gacy
Güzel söz: "Herkes kendi mutluluğunun demircisidir..." Alman Atasözü