- Kategori
- Siyaset
Ebcet

Bizimkinin küresel olanla bir ilgisi yok. Bizimki tamamen kendine özel. Küresel olanı teğet geçerken, bizimki tam isabet, girdi çıkmıyor. Avrupa ülkeleri ve Amerika, krizin etkilerini azaltmak için, devletlerinin imkanlarını sanayiciye aktarıyorlar. Bizim hükümetimiz ise yoksullaşan vatandaşına sadaka dağıtarak, krizin etkisini azaltmaya çalışıyor. Ee, azaldı mı? Fukaraya sadaka verince, fukaralığı bitiyor mu? Bitmiyor, öbür avucunu da açıyor. Atalarımız demiş ki: “Dilencilik hordur. Ama, altın oluktur.” Dilenmek alışkanlık yapar. AKP hükümeti de zaten buna çalışıyor. Vatandaş, dilenciliğe de, bana da alışsın, düşüncesi var. Dilencilik, Arap kültüründen bize geçmiştir. Dilenmek, avuç açmak, Türk insanına yakışmayan bir olgudur.
Vatandaşını sadaka vererek ömür boyu krize mahkum eden, AKP hükümeti, zenginden yana tedbirlerini de uygulamaya koydu. Önce otomobil ve konuttan alınan ÖTV ve KDV indirildi. Sonra, elektronik, beyaz eşya ve mobilyada ki: Bir alan bir daha alsın. Alman, İtalyan, Japon.
Hepsini memnun ettik. Başbakan ekonomi okumuş. Küresel krizi, yöresel krize indirgedi ki, çözüm kolay olsun. Genel anestezi yerine, lokal anestezi. Ama ameliyat yanlış. Hasta organ yerine, sağlam organ alındı. Hasta ömür boyu sakat kalacak. Organ da noksan olunca, dilencilik kolay olacak. Ebcet hesabı, işte böyle bir şey her halde.
Ben de çocukluğumda mahalle hocasına gitmiştim. Sözde Kuran öğrenecektik. Ebcetten öteye gidemedik. Hoca Çolak Mevlüt durmadan bize ebcet i heceletirdi. Aradan bunca uzun yıl geçti. Hala hatırlıyorum. Ebcet, Henves, Hüddi, der sonuna da, Hoca beni yutti yi eklerdik.
Ebcet, henves, hüddi, AKP bizi yutti.