- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ecevit'in hayalini keşke Erdoğan gerçekleştirse
Günlerdir konuşulan Başbakanın "Çılgın Projesi"yle bugün tanıştık. Bir kişinin dışında bilinen hiçbir şey sır olarak kalmaz biliyorsunuz. Bu proje de "sır" olmaktan çıkmış ve konuşulmaya başlanmıştı. Yani hepimiz önceden duymuştuk. Bu yüzden hiç kimse yeterince heyecanlanmadı.
İkinci olarak tam seçim öncesi vatandaş daha basit, daha yalın, kısa vadeli, doyurucu vaatler, hatta vaadden öteye somut veriler -mesela tam tabiriyle mis gibi kokusu etrafı sarmış, hazır nar gibi kızarmış bir öğünlük balık- beklerken, balık tutmaya yarayacak olta takımına herkes burun kıvırarak baktı.
Bugüne kadar yapılan hizmetlere, iyi işlere, faydalı hizmetlere bile binbir kulp takan, her şeyi tenkit eden, "AKP yapıyorsa mutlaka kötüdür" deme hastalığına tutulanların, zaten bu projeye sıcak bakmalarını beklemiyordum.
Hani, gazetecilerin tenkidinden kurtulmak için denizi yürüyerek geçen başbakan için ertesi gün "bizim başbakan yüzmek bilmiyor" diye manşet atılmış ya, onun gibi gerçekten çok zor, pahalı, uzun vadeli bu proje için muhalifler elbette "tu kaka" demeden durmayacaklardı.
Ben sizlere projenin yararlarından, ekonomimize, kültürümüze, şehirciliğimize, çevremize, ticaretimize, turizmimize, işsizliğimize getireceği sinerjiden de bahsetmeyeceğim.
Akşam saatlerinde internette bir haber gördüm. DSP genel başkanı Masum Türker, "Çılgın Proje Bizim ;1994 Yerel seçimlerinde İstanbul büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necdet Özkan'ın broşüründe bu vardı, sanırım başbakan o broşürü saklamış" demiş.
(Sayın başbakan da o seçimde adaydı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmıştı biliyorsunuz)
18 Ocak 1994 tarihli Milliyet gazetesinde gerçekten böyle bir haber var: Rahmetli Ecevit, o tarihte "Karadeniz'den Marmara'ya Kanal Açılsın" demiş.
Boğaz trafiğine ve petrol tankerlerinin tehlikesine dikkat çeken Ecevit, "Bağımsız Devletler Topluluğu'nın petrolleri de boğazdan geçecekse, Boğaziçi tıkanma noktasına gelebilir" derken, gerçekten bir hayalini dile getirmiş.
Bugünkü açıklamasıyla sayın başbakan bunun gerçekleşebilecek bir proje olduğundan bahsetti.
Öncelikle sayın Ecevit'i rahmetle ve minnetle anmalıyız. Sayın başbakanın bunu çalmış olabileceğini düşünmüyorum. İhtiyaçlar çoğu zaman o konuyu düşünenleri aynı noktada birleştirir. Bunu açıklarken "aklın yolu bir" deriz biliyorsunuz.
Ayrıca düşünmekle yapmak arasında da fark vardır.
Ben isterdim ki -geçmişte benzer temennilerimi çok kere yazdım- ülkemiz yararına olacak her proje iktidardan gelirse muhalefet tarafından, muhalefetten gelirse iktidar tarafından desteklensin.
Oysa bizim siyasetçilerimiz kendi yapmak istediklerini, karşı parti yapmaya kalkıştığında var güçleriyle ona karşı çıkıyorlar. Halbuki destek verseler, biz de zaten bunu yapmak istiyorduk deseler ne olur? Ülkemiz kazanmaz mı?
Kıt proje üretebilen siyasetçilerimiz, akıllarına gelen orijinal bir şeyi de teklif edip yapılmasını sağlamak yerine, "iktidara gelince biz yaparız" diye saklıyorlar. Zannediyorlar ki başka bir proje akıllarına gelmeyecek.
Oysa her proje ihtiyaç duyulduğunda önemli ve değerlidir. Aradan yıllar geçtikten sonra geçmiş zamanda aklınıza gelen projeyi yapmaya ihtiyaç kalmaz ki... O günün şartları zaten sizi yeni projelere sürükler.
Sevgili CHP'li kardeşlerimizin zihinlerinde böyle nice projeler çürüyüp gitmiştir herhalde. Çünkü onlar bir türlü iktidara gelip proje uygulama fırsatı bulamadılar.
******
Efendim konuyu dağıtmayalım sayın Ecevit gönlünden geçen projeyi bir hayal olarak da olsa dillendirince, tabii muhalefet boş durmamış. Aynı bugünkü gibi, bunun boş bir hayal olduğundan bahsetmiş.
13 Mart 1994'te Boğazda meydana gelen tanker faciasında 16 ölü 14 kayıp verilince, Ecevit "ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı" demiş ama muhalefete ne desen vız gelir.
SHP lideri Murat Karayalçın, "DSP'nin İstanbul'daki kanal projesi tam bir fiyasko, akıl almaz bir iş. DSP hiç hesap kitap yapmamış anlaşılan. Sonuç hayli acıklı. Yapılan hesaplara göre böyle bir proje, yarım katrilyon liraya malolur. Yani Türkiye'nin milli gelirinin dörtte biri..Sadece hafriyatı 300 trilyon tutar. Akıl alacak gibi değil" deyivermiş.
*****
Başbakan Ak Parti'nin hedefini Cumhuriyet'in 100. Yılı olarak gösteriyor ve "Hedef 2023" diyor.
O zamana kadar kim ölür kim kalır bilmem. Milliyet Blog yaşar mı onu da tahmin edemem. Biz arşivciliği zayıf olan, bir olayı sonlandırıncaya kadar kovalamayan bir milletiz. Gazetelerde yer alan çok önemli konular sonradan ne oldu hiç bilmiyoruz. Basınımızın da "haberi takip etme" gibi bir alışkanlığı yok.
Projenin henüz başlangıç aşamasında bile değiliz. Şimdiden lehte de aleyhte de konuşmak çok boşlukta kalır.
İleride inşaallah proje gerçekleşme safhasına geçerse, eminim ki 100. yılda hizmete girebilecektir.
Bu bilgiler hem kulağımızda hem de Milliyet Blog arşivinde bulunsun istedim.
Bakalım devran ne gösterecek.