- Kategori
- Blog
Editör dediğin...
"En iyi yazar yazmayan yazardır"
Ellerindeki malzemeyi didik didik ederler...
Gerekli, gereksizi ayıklarlar.
Derlerler.
Birleştirirler.
Düzeltirler.
- Kendi aralarında düzelt'men' ve düzelt'women' diye ayrılmazlar.
Hep birlikte sunarlar...
Kim yazarsa yazsın "bana ne" demezler.
Ayrıntıda gezinmek görevleri arasındadır.
Sorumludurlar.
Uygulayıcıdırlar.
Ve de araştırmacıdırlar...
Kendilerine 'yayımlayan' ve/veya 'yayımcı', çoğu zaman da 'editör' denir.
- Fasafiso değil...
Çok iyi koku aldıkları söylenir.
- Burunlarının havada oluşu belki de bu yüzdendir.
Kaş kaldırmaları ise yazar açısından hiç hayra alamet sayılmaz.
- Bu durumda yazar, yazdığı ile kalır, yazdığını anca kendi okur...
"Ağzı var, dili yok" dense de yalandır.
Vardır...
Bulundukları ortamın yayım çizgisini 'varsa' onlar belirler.
- Yoksa yine onlar belirler.
"Onu yapma, bunu yap"
"Beğendim, beğenmedim"
"Uygundur" yetki alanlarındadır.
Kararları masabaşıdır, kesine yakındır.
- Uzağa sıvı yarışına girmemek gerekir...
İstisna olsa da;
"En iyi yazar, yazmayan yazardır"
"Makbulü de budur"
- Makdül de olur.
Diyen modelleri olsa da; ilkesi sevgi, saygı ve dürüstlük olanlarına da rastlanılmıştır.
- Daha başka tanımları ve de türleri de vardır ki; yazsam okuma şansınız hiç olmaz(!)...
Ben burada (MB'da) sevimli, aynı zamanda sevilesi seçkin editörlerin olduğuna inananlardan sadece biriyim...
Not:
Bu blog; "Bunun adı mizah" başlıklı yazımın karantinadaki 7. günü şerefine yazılmıştır...