- Kategori
- Eğitim
Eğitim Sistemimiz

Eğitimde değişiklikler yapılırken iyi düşünülmeli, karar vermeden önce bu konuda araştırma ve inceleme yapılmalıdır.
Milli eğitim bakanlığının ilk ve orta öğretimde yaptıkları müfredat programı değişikliğini takdirle karşılıyoruz. Eğitim sisteminde gerçekleştirilen en büyük yenilik ders kitapları ve müfredat programının çağımız koşullarına uygun olarak değiştirilmesidir.
Seçmeli derslerin ders kitapları yok. Geçen yıl vatandaşlık ve insan hakları eğitimi dersi kaldırılmıştı. Bu öğretim yılında seçmeli, 2011-2012 öğretim yılında zorunlu ders olarak okutulacak.
Beden eğitimi ders saatleri önce bir saate indirildi, daha sonra iki ders saatine çıkarıldı. Milli eğitimde her sene mutlaka birden fazla değişiklik yapılıyor.
Seçmeli derslerin sayısı çok fazla. Seçmeli derslerin notla değerlendirilmesine niçin izin verilmiyor?.. Bu derslerde öğrencilerin çalışmaları, sadece sınıf içi etkinlik puanına göre değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim.
Okullarda her yıl değişiklik yapılması eğitim çalışanları, öğrencileri ve veliler de rahatsız etmektedir.
Madem değişiklik yapılıyor, bir sene veya iki sene sonra aynı sisteme neden geri dönülüyor?.
İlköğretim okullarımızda “Proje Furyası “ başladı. Dersle, yeni buluş veya araştırmalarla ilgili değil. Örneğin “Kalbimdeki İyilik Projesi “ her hafta öğrencilerin yaptıkları iyilikler değerlendiriliyor. Çocuklar genelde aynı iyilikleri yazıyorlar. Bu proje amacına ulaşıyor mu? Kime sorsanız hayır diyecek. “Kalbimdeki İyilik Projesi bir öğretim yılında; birinci dönemin ve ikinci dönemin sonunda birer defa uygulanabilir.
Bakanlığımız yapacağı çalışmalar konusunda öğretmenlerin, sendikaların, görüşlerini alabilir veya anketler yaptırarak olumlu ve olumsuz yönleri varsa öğrenebilir.
Eğitim kurumlarımız artık proje adı altında gereksiz işlerle uğraşmamalı. Bu çalışmaların çoğu zaman kaybına neden olmaktadır. Öğretmenler ve eğitim yöneticileri haklı olarak düşüncelerini söyleyemiyorlar.
Eğitim uzmanlarımız Avrupa ülkelerindeki eğitim sistemlerini incelemişlerdir. Alman eğitim sistemini, o ülkede yaşayan vatandaşlarımız beğendiklerini ifade ediyorlar. Almanya’da okullardaki öğrenciler her yıl eğitim gördüğü derslerden belli bir not alması gerekiyor. O notun altına düşerse meslek liselerine veya başka okullara gönderiliyor, eğitimlerine gittikleri okulda devam ediyor, öğrenciler başarılı olmak için, mecburen derslerine çalışıyor.
İlköğretim ve liselerde sınıfta kalmak nerdeyse imkansız hale getirildi. Böylece öğrenciler tembelliğe itilmektedir. On, onbir dersten başarısız öğrenciler 2.dönem sonunda sınıflarını geçiyorlar. Sınıfta bırakırsanız öğretmen hakkında soruşturma açılıyor veya baskı yapılıyor.
İlköğretim okullarında okuma-yazma bilmeyen öğrencilere “ilköğretim diploması “ verilmektedir.
Hayret edilecek bir durum, okuma-yazma bilmeyen öğrenciye” ilköğretim diploması “ nasıl veriliyor?.. Diplomada “İlköğretim öğrenimini başarıyla tamamladığından bu diplomayı almaya hak kazanmıştır.” ibaresi yazmaktadır.
Bizim öğrencilik yıllarımızda mezun olamayan öğrenciler, dışardan ilkokul bitirme sınavlarına tabi tutulurdu. Okuma yazma öğrenmeden kesinlikle diplomaları verilmezdi. Öğrenci çalışır, okuma ve yazmayı öğrenir, sınavlarda başarılı olursa, diploma almaya hak kazanırdı.
Bu durumdaki öğrenciler sekiz yıllık eğitimin sonunda okulu bitirsinler, ancak diploma verilmesin, dışardan ilköğretim bitirme sınavları düzenlense veya halk eğitim kurslarına devam edip, başarılı olduğunda ilk öğretim diploması alsın. Öğrenci ve veliler okuma-yazma öğrenmeden mezun olunamayacağını idrak ederse; öğrenciler çalışır, veliler de çocuklarının yetişmesine yardımcı olurlar.
Müfredat programı ve ders kitaplarını değiştirerek eğitimde büyük bir yenilik gerçekleştiren milli eğitim bakanlığı, eğitim sisteminde yenilikler yapabilir, eğitim sorunlarını çözebilir.
Üst düzey bakanlık görevlileri, eğitim uzmanları, talim terbiye kurulunun yöneticileri ve üyeleri eğitim sistemini değiştirecek adımlar atabilirler. Bu yenilik ve değişiklikler ülkemizin her yönüyle gelişmesi ve kalkınması için gereklidir.
Okul binalarının yapılması, onarımı ve bakımı yerel yönetimlere bırakılmalı, eğitimde kullanılan araç ve gereçler bakanlık tarafından sağlanmalı, eğitim için toplanan kaynaklar bir fonda toplanabilir.
Şehir merkezinde bulunan zengin birçok okullarımızın eğitime katkı, bağış paralarının küçük bir yüzdelik oranı milli eğitim fon hesabına tahsis edilebilir.
Bakanlık bütçesinin büyük bir kısmı bina yatırımları ve personel maaşlarına gitmekte, eğitime ayrılan pay da azalmaktadır.
İzmir, İstanbul gibi birçok şehrimizdeki belediyeler okulların onarım, boya işlerini yapmakta eğitim ve öğretime destek olmaktadır.
Okulların inşası, onarım ve bakım işleri belediyelere devredilirse, eğitim kurumları ve bakanlık bu tür işlerle uğraşmayacak, eğitim ve öğretim işleriyle ilgilenecektir.
İlköğretim okullarında disiplin yönetmeliği kaldırıldı. Eğitimde başarının anahtarı; çocukların çalışması, gayret göstermesi, kuralların ve disiplin yönetmeliğin uygulanması ile gerçekleşebilir.
Bugünün öğrencileri; yarının büyükleri ve ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacaklar. İyi bir eğitim sistemi, çocuklarımızın yetişmesini, sorumluluk duygusunun gelişmesini ve iyi bir vatandaş olmalarını sağlayacaktır.
Milli eğitim bakanlığımız eğitim sisteminin değiştirilmesi için gerekli bilgi ve birikime sahiptir.
Üreten, çalışan bir Türkiye için eğitim sistemi değişmelidir.
Ne dersiniz sevgili okurlar?..
Günlerinizin sağlıklı ve mutlu geçmesi dileğiyle hoşça kalın!....
Not : Bu yazı 28.11.2010 tarihinde yazılmıştır.
Ahmet Demir