Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '16

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim

Eğitim
 

sevmek baharı koklamak gibidir.


EĞİTİM

Eğitim en genel anlamıyla insanları belli amaçlarına göre yetiştirme sürecidir. (Nurettin Fidan)

Eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme süreci.(Selahattin Ertürk

Tyler  Eğitimi ‘’bireylerin davranış biçimlerini değiştirme süreci.’’diye tanımlar

Kısaca eğitim istenilen davranışı oluşturma geliştirme sürecidir. Görüldüğü gibi eğitim temelinde insanın özgür gelişimi değil içinde yaşadığı kültüre toplumun sosyolojik yapısına uygun davranışlar kazanmasıdır. Planlanmış bir süreç varsa kişinin sorgulaması, yargılaması ya da mantık yürütmesi daha zor bir durumdur. Kendisi için doğru ve gerekli olanlar belirlenmiştir, görevi bunları yüklenmektir.

Eğitim ‘’Tarım Devrimi’’ ile başlar. İnsanlar tarımla birlikte yerleşik hayata yerleşik hayat nüfus artışını artış üretim artışını buda yeni düzenlemeleri uyulması gereken kuralları ve planlamayı gerekli hale getirdi. İnsanların bu yaşam tarzına uyabilmeleri ve sistemi devam ettirecek bilgiye sahip olmaları gerektiğinden eğitim verilmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Kabile toplumundan şehir devletlerine imparatorluklardan ulusal devletlere geçen insan için eğitimin gerekliliği ve ihtiyacı da büyüdü.

İnsan öğrenen öğrendiği bilgiyi var olan bilgisiyle test eden ve bu yeni bilgisini tekrar yapılandıran canlıdır. Bu durum onun yeni bir problemle karşılaştığında, çözüm üretmesini sağlar.

Avcı toplayıcı insanların eğitmek gibi bir sorunları yoktu. Onlar karşılaştıkları sorunlara göre çözümler üretir en doğru çözüme göre davranış geliştirirlerdi. Bir avcı toplayıcı anne ya da baba çocuklarına avlanmayı veya hayatta kalmayı, tehlikeyi öğretmezdi. Hayatta kalmanın yolu öğrenmeydi. Burada öğrenme herhangi planlanmış bir eğitim yoluyla değil yaşayarak, deneme yanılma yoluyla öğrenilirdi binlerce yıl böyle öğrenen insan yapısına bugün uygulanmak istenen eğitimin uymadığını düşünüyorum. Bir çocuğun ilk beş yaşına kadarki öğrenmesini gözlemlediğimizde insan doğasına uygun bir öğrenme söz konusudur. Bu yaş gurubuna kadar dışardan öğretmek oldukça zordur. Bu süreye kadar küçük insan bir bilim insanıdır her şeyi merak eder dokunur, koklar, tadar ve hızla öğrenir. Birinci sınıfa başladığında öğrenme biter artık yükleme başlamıştır. Elimizdeki boş bir cd gibi görülür ve doldurulması gereklidir. (Burada ünlü düşünür Sokrates’in ‘’Eğitim kıvılcımla ateş yakmaktır, boş bir kabı doldurmak değildir. ’’sözünü hatırlamak gerekir.)

Birinci sınıfa başlayan bu küçük bilim insanı neye uğradığını şaşırır. Yapması gereken ödevler, uyması gereken kurallar yazması gereken sayfalarca yazılar. Doldurması gereken boşluklar ve bunlar yetmezmiş gibi ev de bunları devam ettirmek için bekleyen anne ve babalar. Daha birinci sınıfta okuldan eğitimden soğuyan çocuklar. Bu yöntem insanın öğrenme yapısına terstir, çocuk içine düştüğü bu durumdan ya ebeveynlerine teslim olarak ya da uyumsuz ve aksilik yaparak kurtulmaya çalışır. Bu yalnızca ilkokula başlayan çocuklar için geçerli olan durum değil, olumsuz diye tanımladığımız çoğu davranışın sorgulanmayacağı alanlarda serbestçe yapılması, okuma alışkanlığının aşağı ivme göstermesi, sorgulama, merak, bilginin paylaşılamaması, ekip çalışmasının yapılamaması eğitimde bazı şeylerin doğru gitmediğini gösterir. Eğitim tanımlamasının da öğrenme yöntem ve tekniklerinin de yenilenmesi gereklidir. 

16.09.2016

Özkan ŞANAL

 
Toplam blog
: 29
: 495
Kayıt tarihi
: 11.08.16
 
 

Anadolu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ve Eğitim Bilimleri Enstitüsü Karekter ve Değerler Eğitim..