Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Eğitimdeki 4+4+4'lük sarmalı

Eğitimdeki 4+4+4'lük sarmalı
 

MEB Bakanı Ömer Dinçer (1956) Adana'daki 'yeni eğitim anlayışı' gezisinde


Görülen o ki geçen yıl TBMM’de AKP İktidarının oy çokluğu ile yasalaştırılan 4+4+4 Uygulaması kendilerine göre ‘başarı’ ile olduğu kadar ‘fark yaratarak’ okuma çağındaki çocukları geleceğe taşımaktadır. Eğitim bilimleri de okumuş bir toplum bilimci olarak İktidarın bu dayatmasının pek de hayırlara vesile olabileceğini düşünmedin o gün bugün. Doğudur süregelen eğitim uygulamalarına bir değil pek çok yerinden ‘neşter vurmak’ gerekiyor idi. Ancak 4+4+4 ile girişilen ‘iltihabı’ atmak ya da yarayı kökünden kazımak böyle olmamalı idi.

Söz konusu uygulamalar kimi yetkililerin de açıkladığı gibi ‘aceleye’ getirilmiştir. Oysa çocuk ve genç bellekler ile onların öğretmenleri üzerinde uygulanmak istenen bu çaba veliler dahil hiç birinin maddi güçleri yanında ruhsal durumları bakımından gelecekte olabilecekler bakımından sağlıklı bir girişim olmamıştır.

Eğitim için demokrasi dayatması bakalım neler getirecek

Oysa MEB Dinçer’e göre , ‘Yeni eğitim anlayışında daha demokratik ve daha esnek bir yapıyla, daha çok talep odaklı, öğrenci ve öğrenme odaklı bir yaklaşım’  sunulmaya başlanmış ve ‘Bilgi ve becerilerle donanmış çocuklar yetiştirmek’ yolunda ilelemeye başlamışız. Bence içine düşülen ‘Yeni eğitim anlayışı’ ne demokratik olmak ne de bilgi ve becerili gençler yetiştirebilmek bakımından övgüye değer bir çıkış olmuştur.  Aşağıda bu sorunların maddi ve manevi içerikli değişik yönlerini kısaca iredelemek istiyorum

Yeni eğitim uygulaması eski sorunlar ötelenerek oldu bittiye getirilmiştir

Öncelikle öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim süreçleri, ders araç ve gereçleri, velilerin aydınlatılması, yetersiz dersliklerin yapımı, öğrencilerin içmesi ve yemesi için dayatılan bazı gıdaların ihaleleri, öğrenciler ile öğretmenlerin ulaşım ve araç park sorunları ile öğretmenlerin konut (lojman) sorunları dün olduğu gibi bugün de göz ardı olunmıuştur. 1969 Eğitim Programı içerisinde öğretmenlik  de yapmış bir toplum bilimci olarak bazı kaygılarımın bulunduğunu açıklamak istiyorum.

4+4+4 uygulaması ilk meyvelerini vermeye başlamış

Sanal ortamda okuduğum aşağıdaki değerlendirmeyi okuduktan sonra hangi alanlarda hatalar yapılmıştır kısaca yazmak istiyorum:

‘Kesintili eğitim sistemine geçişle birilikte 4+4+4 olarak kademelendirilen eğitim sisteminde kız çocukların okullardan alınarak evlere kapatılacağına yönelik endişeler haklı çıktı. 2012-2013 eğitim-öğretim yılıyla birlikte uygulanmaya başlanan sistem kapsamında ortaokulun ardından öğrencilerin yaygın eğitim kapsamında da eğitime devam etme imkânı verilmesi nedeniyle on binlerce öğrenci okulu bıraktı.’

‘Kesintili eğitim sistemine göre 8. sınıftan sonra ortaokulu bitiren öğrenciler 12 yıllık zorunlu eğitimin son 4 yılını örgün eğitim yerine yaygın eğitim aracılığıyla da tamamlayabiliyor. Bu durum İslam inancına göre kız öğrencilerin örgün eğitime devam etmeme nedenleri olan “karma eğitim”, “yatılı okul” ve “türban yasağını” kısmen ortadan kaldırıyor. Başka bir deyişle 8. sınıftan sonra zorunlu olmasına karşın aileleri tarafından örgün eğitime gönderilmeyen kız çocuklar 9, 10, 11 ve 12. sınıfları evde oturarak açık lise aracılığıyla okuyabilecek. ‘(Alıntıdır)

Türban Yasağı neden bir yasa ile kaldırılmaz?

Bunca karmaşaya ne gerek var anlayamıyorum. Oysa içerisinde, 'türban yasağı kaldırılmış ve bağ örtüsü ya da türban olarak adalandırılan örtünme biçimi kız öğrenciler ile oğlan öğrenciler için serbest bıtrakılmıştır' benzeri açıklamalar da bulunan üç beş cümlelik bir yasa ile bu sorun çözülebilir. Bu konuda AKP İktidarı neden sorunu çözmek yerine el'an özellikle üniversite öğrencileri için yürürlükte olan ve adına kısaca 'Türban Yasağı' denilen eski bir YÖK Genelgesini ortadan kaldırmıyor şaşarım! Belli ki ABD ile AB bu tür bir girişime çok kızarlar, değil mi? Oysa onlar olası bir İRAN - İSRAİL SAVAŞI için bu ülkede istedikleri yerlere silah ve üs konuşlandırabiliyorlar ise AKP İktidarı da İslami ve Milli uygulamalar bakımından eğitimdeki bağımsız uygulamalarını hiç bir odak baskısı gözetmeden hayata geçirebilmelidir. Neden sağ kulağımızı sol elimizle göstermek gibi yol seçiliyor anlamak mümkün değil.

Bence eğitimden ülke güvenliğine kadar uzanan yollarda yanlış giden ya da hiç anlayamayacağımız bir karanlık gidiş içerisindeyiz. Bu karanlıklardan da en çok kız çocuklarımız ile onların anne babaları ve yakınları korkuyor olsa gerek. Eğitim bu tür cenderelerden de oy kaygısı ile uygulanmaya çalışılan bazı işlerden de kurtarılmalıdır. 4+4+4 adlı kesintili 12 yıllık eğitim Batı'cıların (AB, AP ile ABD oluyorlar!) 12 yıllık Zorunlu Eğitim dayatmasına bulunmuş ara bir çözüm olarak pek de başarı ile uygulanabilecek bir bölünme değildir.

Geçtiğimiz Cuma günü Adana'ya gelen Bakan Dinçer çevresini saran öğrencilere, ‘Size bir soru sormak istiyorum. Okullardaki yeni kılık kıyafet uygulaması iyi oldu mu sizce?’ sorduktan sonra, ‘Öğrencilerin hep bir ağızdan verdiği ‘Hayır’ cevabına şaşıran Dinçer, sonrasında çocuklara sarılarak’ gezi programına devam etmiş olması sanırım söz konusu, ‘yeni eğitim anlayışı’ ile ‘demokratik omka’ bakımından büyük bir anlam taşımaktadır.

Bana göre bu çağda gerekli yetenek incelemeleri yolu ile öğrencilerin en az %60 kadarı mesleki ve teknik eğitime yöneldirilerek Ara İnsan Gücü bakımından kalkınmamız için gerekli İş Gücü olarak çok daha etkinli kılınabilir idi. İçine sürklenilen bu eğitim biçimi sürecinde kız olsun erkek olsun gençlerin okuldaki arkadaşlarından koparılarak yalnızlığa itlemelerinin önünün açılması onların bunalımlarını daha da arttıracaktır. Bu süreçte velerdeki kuşak çatışması, işsizlik, yalnızlık, meşguliyetsilik onların bazı yanlış kararlar almasına ve bazı suçlara bile yönelmesine yol açmaz mı?

Bakan Dinçer ‘demokrasi’ kavramını da tüketim eğilimi yükselmesini de çok seviyor

Geçtiğimiz günlerde Adana ile Osmaniye’de konuşan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer,  sanırım uzun bir aradan sonra 4+4+4 konusunda nerelere gelindiğini anlamak istemiş olmalı ki 04 Ocak 2013 Cuma günü,  ’ Yeni eğitim anlayışında daha demokratik ve daha esnek bir yapıyla, daha çok talep odaklı, öğrenci ve öğrenme odaklı bir yaklaşımı sunmaya başladık’ açıklamasında bulunmuş.

Adana’daki görüşmelerinden sonra bir orta okulun açılışını yapmak üzere Osmaniye'nin Düziçi İlçesi'ndeki  konuşmasında, Bakan Dinçer’in, ‘Toplumsal ve ahlaki değerleri okullarımızda öğrensinler. Bir millet şuuru bir tarih bilinci kazansınlar istiyor muyuz. Hedefimiz bu ve hep birlikte bunu başaracağız’ açıklaması ise bende ister istemez ‘görelim, bakalım’ diye bir düşünce doğurdu. Yarı yıl içerisindeki araştırmalarıma bağlı olarak eğitimdeki Türk edebiyatı ile Türk tarihi konuları kapsamındaki araştırmama göre bu konuda bakalım öğrenciler ne tür billgiler ile ‘tarih şuuru’ kazanabilecek, bunu da iredeleyeceğim.

Memleketim Düziçi’nde Bakan Dinçer, Adana’daki bir öğrenci kitlesinden almış olduğu, ‘yeni kılık kıyafet uygulamasının’  iyi olmadığına da bağlı olarak, ‘okullardaki serbest kıyafet uygulaması ile ilgili olumlu olumsuz birçok tepki aldıklarını’ söylemek zorunda kalmış. Bu bağlamda Bakan Dinçer’in,  ‘Biz ısrarla serbest kıyafetin çocuklarımızın özgüvenini arttıracağını, onların karar verme kabiliyetlerini geliştireceğini düşünüyoruz ve bu kararımızda ısrarlıyız’ açıklaması ise bence, ‘öğrencilerden hangisi zengin anne babanın hangisi fakir anne babanındır herkes görsün’ anlayışının bir dayatması değil de nedir?

Özellikle Düziçi ile çevre köylerindeki gelir düzeyi bakımından bu dayatmanın ne kadar yetersiz kaldığını umarım Bakanlık yetkilileri kendisine ileride anlatacaklardır. Bu bağlamda başta öğrencilerin kılık kıyafetleri konusunda sorunlar yaşayan çocuklar ile gençlerin başarılarının Bakan Dinçer’in, ‘Bilgi ve becerilerle donanmış çocuklar yetiştirmek istiyoruz’ sözü ile ne kadar uyuşabildiğini  de umarım uzmanlar açıklamaya çalışacaklardır.Bence Bakan Dinçer ile çalışma arkadaşları içerisinde pek çok yanlışları ve çatışmacı eğilimleri de taşıyan söz konusu 'Kılık Kıyafet Yönetmeliği' adlı Yeni Eğitim Anlayışı uzantısını bir an önce kaldırmalıdır. Umarım yukarıda kısaca değindiğim bazı noksanlar da kısa süre içerisinde giderilerek eğitimdeki sorunlar en aza indirilmeye çalışılacaktır.

Ezber eğitim gençleri evlerinde ve iş yerlerinde bunalıma sürükler

Özellikle Kız Öğrenciler için tasarlandığı önesürülen 4+4+4 parçlanmışlığı Açık Lise ile Açık Üniversite uygulamaları ile baştan sona Ezber Eğitimi biçimine dönecektir ki bu da onların ileride iş hayatındaki zorluklar karşısında zor durumda kalmalarına ve eğer bulabilirler ise işlerinde pek çok hataya düşmelerine yol açacaktır. Sınıftaki karşılıklı etkileşim, soru cevap, araştırma, arkadaşlık bağlamlı ekip çalışması ile teknik uygulamalar bakımından gençlerin söz konusu yeni resmi açılım yolu ile ezberciler olarak harcanmaya çalışılmaları eğitim bilimleri ve gençlerin ruh sağlığı bakımından onları bunalıma sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Bu da Aile İçi Şiddet ve huzursuzluk yanında cinsel saplantılara ve erken evlenmelere yol açacağından gelecek kuşakların yetiştirilmesi bakımından sorunlu annelerin daha da sorunlu bir duruma gelmeyeceğini kim söyleyebilir?  Özellikle genç yaşlarda evlenmeler son yıllarda erken yaşlardaki boşanmalara da yol açmaya başladığı için bu konudaki yığılmaların ne tür sonuçlar doğuracağını da bilmek gerekiyor.

Eğitim süreçlerindeki ötelemeler ile kaygılar her alandaki başarıyı düşürür

Bu çağda eğitim düzenlemesi yolu ile çocuk ve gençler üzerinde uygulaanmaya çalışılan toplumdan uzaklaştırma girişiminin başarıya ulaşamayacağını düşünüyorum. Öyle sananlar yanılacaktır. Eğer sağlıklı değerlendirmeler yapılabilecek olur ise uygulanmaya çalışılan bu eğitim süreci boyunca aileler de konu komşu da gençler de pek çok yara alacaktır bence. Onlar adına olduğu kadar eğitim adına da içinde kaygılar bulunan bir sürece girilmiştir bile bile.

Eğitimde başarı içerisinde yer alan öğrencisinden öğretmenine, rehberinden velilere kadar uzanan bileşke Bakanlıkça dayatılan araç gereçler ile yaşanılan sorunlar yüzünden günden güne düşecektir. Yetkililer bu konudaki açmazları örtmek için abartılı başarı dökümleri yayınlamaya başlasalar bile bu konuda çalışacak bazı bağımsız araştırma kurluşları çok geçmeden nerelerde ne gibi yanlışlar yapıldığını bence en geç bir yıl içerisinde ortaya koyacaklardır. Gözlemlerime göre bazı yanlış görevlendirmeler ile sözleşmeli öğretmen çalıştırmak gibi açmazlar da eğitimdeki başarıyı düşürebilecek bir başka açmazlar alanı değil midir?

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..