- Kategori
- Eğitim
Eğitimden tatile mi çıktık?

Bir eğitim ve öğretim yılını daha sonlandırdık. Öğrenciler karnelerini aldılar, OKS ve ÖSS gibi yüksek düzeyde kaygı yaratan sınavları da geride bıraktılar. Bir sene daha geçti böylelikle. Bu sene öğrenciler neler öğrendiler? Matematik, Fen bilimleri, Sosyal bilimler, Türkçe…Akıllarda ne kaldı acaba? Bizim eğitim sistemimiz maalesef ki sınavlara yönelik öğrenci yetiştiriyor. Aslında son derece ezberci, kalıplaşmış hap bilgiler dışında bir şey öğrenmesi gerekmeyen populist bir kimlikte, yeni çıkan trendlerin yakın takipçisi ama neye niçin inandığını bilmeyen…
Eğitim sistemimize dikkat ettiyseniz yaşlar ne kadar küçülürse akıl dolu sorular, cesur sorular o kadar fazla karşımıza çıkıyor. Henüz nasıl düşünmeleri gerektiği yeterince öğretilmediği için belki de.
Eğitimi ele aldığımızda bir ülkenin kaderi üzerinde söz sahibi olabilecek büyük bir güç olduğunu görüyoruz. Eğitim yalnızca öğrencilerin değil herkesin hayatında bir süreç olarak devam etmekte ve kişinin davranışlarında ve buna bağlı olarak yaşamında değişiklik oluşturmayı amaçlamaktadır.
Eğitim ve öğrenim sürecimizde bilginin;
%83’ünü görerek
%11’ini işiterek
%3.5’unu koklayarak
%1.5’unu dokunarak
%1’ini tatma duyuları ile ediniyoruz.
Bilgiyi en çok okuyarak ve gözlemlerimiz sonucunda öğreniyoruz. Okuma yazmayı bilmek bu noktada artık sadece bir gereklilik oluyor ama tek başına kesinlikle yeterli değil. Bilgiye ulaşmak için gerekli ama sonrası kendimize, çevremize, işimize ve dostlarımıza katkı sağlamak için ne şekilde kullanacağımıza kalıyor.
Ülkemizde İlköğretim ve Lise’lerde okuyan 15 milyon kişi bulunmaktadır. Bu kadar genç bir nüfusa sahip olan bir ülkede nasıl bir eğitim amaçlanıyor? Gelişmiş ülkelerin çok önem verdiği; bilgiye nasıl ulaşılacağını öğreten “Öğrenmeyi öğrenme” metodu 2000’li yılların başında bizim eğitim sistemimize de dahil olarak pilot olarak uygulanmaya geçirilmiş ve zamanla yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.
Kişilerin davranışlarının değişmesi için etkin öğrenme yöntemlerini öğrenmesi, her şeyden önce öğrenmeyi öğrenmesi gereklidir. Öğrenmeyi öğrenme becerisi edinmiş kişi; hangi bilgiyi, nasıl, ne kadar zamanda öğrenmesi gerektiğini doğru olarak saptayabilir. Özellikle öğrencilerin nasıl öğrendiklerinin yani kendi öğrenme stillerinin farkında olması gerekir.
Öğrenmenin gerçekleştiği ortam nasıl olmalı, bireysel çalışmalarla mı daha iyi anlıyorlar yoksa grup çalışmasıyla mı? bilgiyi nasıl algılıyorlar, okuyarak mı dinleyerek mi yoksa deney yaparak mı daha iyi öğreniyorlar bunun kendilerince tespit edilmesi gerekiyor.
Öğrencilerin ders çalışmak için bir stratejisi var mı?
Konuyu ne kadar zaman aralıklarında tekrar ettiklerinde daha iyi hatırlıyorlar?
Tekrar ettikleri konuyu hatırlamak için kendilerine anlamlı gelen bir hatırlama stratejisi var mı?
Öğrenmeye çalıştıkları konuyu sınıflandırarak ya da gruplara ayırarak, kendilerine göre örgütlüyorlar mı?
Motivasyonlarını azaltan faktörleri belirleyip bunlarla başa çıkmak için bir stratejileri var mı?
Bir eğitim senesini kapattığımız bu günlerde en azından bu soruları aklımızda tutalım. Tatilin keyfini çıkarırken gelecek yıla da hazırlık yapalım.