- Kategori
- Psikoloji
Ekim'de zaten ben doğmuşum

Yüzümde acıklı bir gramofon çalıyor. Zaman ömrümden bir yıl çalıyor. Gözlerim yağmurdan damla, yüreğim gölden durgunluk, ellerim çocuktan çaresizlik çalıyor. Bir yaprak ölmek üzere olan bir kuş gibi titriyor, içimden kimsesiz bir sokak geçiyor.
Bir sarmaşık arsızlığıyla ruhumu sarıyor göçün, bu göç değil diyorum hatırlanmak üzere saklanmış bir hüzün.
Kaldırıyorum perdeyi, bu ne sürpriz, ne mucize; beklenen bir peygamber gelişi, dilimler ayırıyorum pastadan, bir yudum yokluğuna yediriyorum; bir yudum yok olan varlığıma.
Sularda yürüttüğüm kayığımı yakıyorum, topluyorum suyun yüzünden küllerini çamurdan tekrar bir ben yaratıyorum. Tanrı oluyorum bu zaman ya da bir hiçim her zaman.
En güzel dostum saatlerimi kekremsi bir sohbetle dolduruyor, doldurulamayan tek şey içimdeki okyanus kalıyor.
Bugün doğum günüm, masalın en son günü, gökten düşecek elmaları milyonlarca dilimle dağıtıyorum kimsesizlere ve yeni bir masal kurmuyorum masalı anlatan periye… İyi ki doğdum varlığım armağan olsun zemheriye…
Yirmi sekiz yaşım hoş geldin…