Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Eylül '12

 
Kategori
TV Programları
 

Ekran savaşları; Dila Hanım ve Karadayı

Ekran savaşları; Dila Hanım ve Karadayı
 

Yeni sezon yavaş yavaş başladı. Dizi fanatikleri de ekran başındaki yerlerini aldı. Herkes yeni yapımlarını görücüye tek tek çıkarıyor.

Her yıl olduğu gibi savaşı kazanan yola devam edecek kaybeden ise arşivlerin tozlu raflarında yerlerini alacak.

Tüm kanallar ve yapımlar bir numara olmanın derdinde.

Reklam parsasından payına düşenin derdinde.

Sektöründe dayanağı bu nokta zaten.

Ön görülerimle bir değerlendirme yapmak istedim bu yazımda bu yıla kimler ismini kazdırır, kimler yılın galibi olur.

Açıkçası bunu söylemek için erken olsa da bazen görünen köyde kılavuz istemez.

Bu yüzden bana göre yılın favori dizileri “Dila Hanım” ve “Karadayı” olur gibime geliyor.

Her iki dizininde oyuncu kadrosu ve yapım şirketlerini göz önüne alınca çoğunluğunda böyle düşündüğünü sanıyorum.

Özellikle Karadayı konusunda herkesin aynı düşüncede olduğu açık.

Kenan İmirzalıoğlu faktörü başlı başına dizinin başlamadan, izlenmeden birinci sıralarda olacağının en büyük göstergesiyken aksini düşünmek fazlaca hayalcilik olur diye düşünüyorum.

Öte yandan ikinci etken dizide kadın oyuncu ile erkek oyuncu uyumudur ki burada da Bergüzar Korel seçimi doğru gibi gözükmekte.

Ve Çetin Tekindor’un olması da Ay yapımın oyuncu seçimindeki profesyonelliğinin başka bir göstergesidir.

Oyuncu faktörü başlı başına dizinin izlenmesi için yeterli midir peki? Doğrusunu isterseniz başka bir oyuncu için hayır derdim. Ancak kendi görüşüm içinde başta da söylediğim gibi Kenan İmirzalıoğlu’nun tek başına bile dizinin izlenmesi için yeterli olduğunu düşünüyorum.

Sebebi ise kadın hayranlarının çok oluşu e diziler kadın cephesinde seyircisi bol olduğuna göre öyküden kime ne değil mi?...

Ha şunu da itiraf edeyim şimdiye kadar İmirzalıoğlu’nun hiçbir dizisini sonuna kadar izlemedim. En son Ezel’in ilk beş bölümü ve Final bölümünü izledim. Oyunculuğunu beğensem de oynadığı dizilerin öyküleri benim tercihlerimde yer almadı.  Fakat bu diziyi izleyeceğim. Öyküsü için…

Yani başlangıç için bu ismin yeterli olduğunu düşünüyorum. Ama sadece başlangıç…

Öyküye gelirsek biraz bilindik, biraz derleme, biraz Yeşilçam karışımı bir öykünün uyarlaması gibi geldi. Yani özgün olduğunu, yepyeni bir öykünün konusunun bizlere sunulduğunu düşünmüyorum aksini iddia etseler de öyle olmadığını dizinin ilerleyen bölümlerinde hep beraber göreceğiz ve o bölümlerin kıyaslamasını da yeri gelince yaparız. Tabii şunu hemen söyleyeyim tanıtım öyküsüyle sürükleyici gözükmekte bu da dizinin her bölüm merak uyandıracağının bir göstergesidir öykü özgün olmasa da.

Gün seçimiyle de doğru bir karar alan ATV yani şimdilik bilinen tarih 24 Eylül Pazartesi değişmezse eğer Pazartesinin galibi ve yılın en çok konuşulan yapımlarından biri Karadayı olacaktır.

Beni endişelendiren tek şey senaristlerimiz Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat tarafından yazılıyor olmasıdır.

Şimdiye kadar imza attıkları her işte ciddi başarı yakalayan arkadaşlarımız uzatmalarda maalesef aynı başarıyı tutturamıyorlar.

Dizi başlarken senaryoda en uçlarda akla kazınan unutulmaz repliklerle kendilerini gösteren bu ikili, dizi ilerledikçe aynı grafik ve ivmeyi tutturamıyor öyküden kayma başlıyor, hatta yarattıkları ilk karakterlerle dizi ilerledikçe aynı karakterler arasında inanılmaz boşluklar, sapmalar doğuyor. Buda dizi grafiğine yansıyor.

Neden nasıl bu oluyor bilmiyorum. Bugüne kadar yaptıkları işlere bakınca bunu belirgin bir şekilde görebilirsiniz. Umarım bu dizide özgür kalem olurlar ve böyle bir hataya düşmezler bizlerde keyifli tutarlı bir dizi izleme keyfini yaşarız.

Yönetmenimize gelirsek Uluç Bayraktar olması kalemlerdeki sapma ve tutarsızlığında asgari minimumda olacağının bir güvencesi gibi duruyor. Görüntülerle de sinema tadında dizi izleyeceğiz sanıyorum.

Umarım beklentilere bütün olarak cevap verilir.

Birde takıldığım Atv’nin bu diziye gereken önemi vermemesi. Kenan faktörünün cepte keklik olduğunu düşündüğünden midir nedir bilemiyorum ama gerek web sitesinde, gerekse tanıtımlarında Karadayı’nın yeri az. Yakında başlayacak bir dizinin tanıtım videosunun bu kadar az dönmesiyle, Son Yaz Balkanlar’ın tanıtım videosunun aylar önceden dönmesi ve web sitesinde diziler başlığında Karadayı’nın olmaması şaşırtıcı ve düşündürücü.

Atv ana sayfası dışında diğer sayfalarında başka bir ayrıntıyla karşılaşmamak beni düşündürdü sizi bilemiyorum.

Atv’ye rağmen diziye başarılar diliyorum, yolu açık olsun…

Gelelim Dila Hanıma.

Necati Cumalı’nın aynı adlı eserinden beyazperdeye de aktarılan Dila Hanım’ın televizyon uyarlaması.

Şimdiye kadar pek çok Türk filmi, yapıt dizi olarak günümüze çevrilerek yayınlandı.

Kimisi beğenildi kimisinin ise günümüz uyarlaması kabul görmedi.

Son dönemde ise özellikle Kadir İnanır ve Türkan Şoray’ın hafızalara kazınmış filmleri televizyona uyarlanmakta.

İşte Dila hanımda o yapıtlardan biri.

İşi birçok yapımdan daha zor.

Kadir İnanır ve Türkan Şoray faktörü hafızalara kareler çizmişken ve de öykü bilinirken hem yeni ikiliyi kabul ettirmek hem de her bölümde merak uyandırmak çok zor.

Önlerinde birde Al Yazmalım fiyaskosu dururken üstelik.

Ama tüm bunlara rağmen ben bu işi başaracaklarını düşünüyorum.

Kafalara kazınmış iki efsanenin filmlerinden dizi olmaz diyenler bu sefer olduğunu görecekler diyorum.

Hem de izlemeden, dizi daha yayınlanmadan söylüyorum bunu.

Al yazmalım fiyaskosunu bu dizinin yaşamayacağını düşünüyorum.

Neden mi?

Çünkü Al Yazmalım’da baştan sona yanlış seçimler yapılmıştı. İkili kendi başına bir uyum sağlasa da senaryonun günümüze uyarlanışı kötüydü. Hafızalara kazınan karelerle örtüşmüyorlardı.  Ve yeni seyirci kitlesi sevgi emek ister felsefesini izlemeyi sevmiyor. Bunun sonucunu tüm dizilere de yansıtıyorlar zaten.

Ancak bu dizide başta oyuncu seçimiyle bu hataya düşülmediğini göstermişler.

Kimse Türkan Şoray kimse de Kadir İnanır olamaz buna rağmen seçilen iki oyuncuda gözlerde İnanır ve Şoray izlerini kaldırıp, yerini Şendil ve Petekkaya ikilisine bırakabiliyorsa ki bana göre gösterilen tanıtımlarla bile bırakıyor o zaman bu seçim doğrudur diyebiliriz.

Diğer yandan öyküye giriş Dila Hanımla başlamıyor,  Dila ile başlıyor.

Buda kısır bir döngüden çıkaracaktır diziyi ve günümüze uyarlanan halinde kafalarda soru yaratmayacağı gibi sıkıcılıktan kurtaracaktır. Bölümler arası geçişte yeni bir öykü izlenecek eskiye geçişler yapılırken yormayacaktır izleyiciyi.

Ve Kadir İnanır faktörü. Doğrusunu isterseniz ilk tanıtım filminde Erkan Petekkaya’nın zeybek oynarken sergilediği performans hayallere kazınan o muhteşem Kadir İnanır sahnesinin yerini çok çabuk doldurduğunu gördüm.  

Bir Kadir İnanır fanatiği olan ben bu kareyle algımı doldurduysam izleyenlerinde dolduracağını düşünüyorum.

Yanlış anlaşılmasın iki oyuncuyu kıyaslamıyorum. Petekkaya’nın Kadir İnanır olduğunu söylemiyorum pek çok eleştirmenin amacı bu mecraya çekmek çünkü.

Benim söylemek istediğim Erkan Petekkaya’nın bu rolü iyi doldurduğu henüz dizi yayınlanmadan kafalara kazınan en önemli sahnelerden birinin içi doluyorsa bu dizi tutar kanaatindeyim.

Ve Hatice Şendil de o karede gözlerdeki eski algıyı siliyor.

Bence tüm mesele bu, gözlerde ve hafızlarda var olan algı silinirse efsanelerden yeni efsaneler yaratılabilinir.

Petekkaya için Ali Kaptan aranacak dense de ben bunun haksız bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. O zaman Beyaz Gelinciğin Ömer’i ve diğerlerini Ali Kaptan’da neden aramadı seyirci.

Kaldı ki deneyimli bir oyuncuya bu tür eleştiriler getirmek düpedüz seyirci algısını hafife almaktır.

Seyirci kimin eski rolde kaldığını, kimin kalmadığını, kimin tek düze oyuncu, kimin her rolün adamı olduğunu reyting denen bilmeceye çok çabuk yansıtıyor.

Beren Saat’ e de bu eleştiri çok yapılmıştı oysa Beren önce Zilan, sonra Yasemin, sonra Bihter en son Fatmagül olmuştur. Ne öncesi ne de sonrası Bihter karakterine yapışık kalmamıştır. Bunu da dizilerinin grafiklerine yansıtmıştır. Onu Bihterle özdeştirenlerse magazin avcılarıdır.

İki uç örnek olsa da bu Petekkaya içinde geçerlidir. Bir Ali Kaptan’dan Rıza olur mu diyenler kusura bakmasınlar ama Petekkaya’dan her şey olduğunu kendileri de pek ala çok iyi bilmektedirler.

Seyircide bunu zaten gösterecektir.

Benim diziye yönelik takıldığım tek şey açıkçası senaristiydi ama sonradan öğrendiğim kadarıyla yönetmeninin Onur Tan olması beni rahatlattı. Senarist Zülküf Yücel konusunda ki endişem kaleminden ziyade bugüne kadar Hanım’ın Çiftliği dışında reytingleri yüksek işlerinin olmaması. Tabii bu senaristin hatası değil elbet sadece bu nedenle endişe duysam da Onur Tan’ın imzasını attığı işler, kurgular bu diziye de yansıyacaktır diye düşünüyorum.

Gün seçimine gelirsek Cuma ve ilk kuşak olması da doğru seçim. Evet, karşısında güçlü yapımlar var Show’un Emir’i, KanalD’nin Yalan Dünyası gibi. Bu hafta KanalD her ne kadar yeni yapımı olan Kayıp Şehir’i yayınlasa da sonrasında ikinci kuşağa kaydıracak, Yalan Dünya eski yerini alacak sanıyorum ama yer değişikliği yapmazsa birinci kuşakta kalırsa birinci kuşakta çok şansı olacağını düşünmediğim bir yapım Kayıp Şehir. Her ne kadar dizinin iyi iş çıkaracağı söylense de ben 1. Kuşakta zor iş yapacağını düşünüyorum hele de Cuma günü. Emir’e gelirsek 3. Sezonu ilk beşte olur eski şaşalı günlerini yaşamaz ilk hafta birinci olsa da Emir’in Yolu Feriha bunu sonraki haftalara zor taşır... ATV’nin Huzuru ise şimdilik aralarda kendine yer bulur sonrasının ne olacağı belirsiz başka bir yazımda detaylı yazarım nedenlerini.  Yine ATV’nin Hayat Devam Ediyoru eski günü Cuma olursa ne değişir şu an yerinde Huzur Sokağı var diyelim ki eski gününe ve saatine aldılar hiçbir şey olmaz zaten geçen sezon dizi sıkmaya başlamıştı seyircide bunu reytinglere yansıtmıştı.

Yani özetle şu an Dila Hanım Cuma’yı ve 1. Kuşağı seçmekle iyi yaptı başka bir gün için bu kadar şansı bir araya getiremezdi. Birde Çukurova’nın bereketi var. O bereketin diziye de yansıması dileği ile başarılar diliyorum.

Diğer yapımlara tek tek girmeyeceğim şimdilik sadece Veda ve Balkanlar 1912 için kısaca şunu söylemek istiyorum iki dizi karşı karşıya gelecek kanallar bu iki diziyi kapıştıracak bence.

Veda’nın oyuncu seçiminde Fahriye Evcen olması büyük hata ama bu açık senaryoyla kapatılır belki bilemiyorum. Herkes başrol olmak zorunda değilken bizim ülkemizde bir diziden hemen başrole transfer ediliyor. Oyunculuğu tartışılmaz Mehmet Aslantuğla Veda nerelere gider bu kadroyla kestiremedim.  Kitabın popüleritesi diziye şimdilik yansısa da sonrasını kestiremiyorum.

Balkanlarsa iyi bir kadro oluşturmuş ancak öykü seyirciyi ne kadar saracak, o tarihlere ne kadar müdahale edilecek şimdilik kestirmesi zor.

Balkanlar ve Veda’nın kapışması nasıl olur, kazanan kim olur göreceğiz.

Bu yıl 2. kuşakta dizilere yer verildiği için ekranlardan kalkan dizi sayısı çok olmaz gibime geliyor. Ve bence şu anki tabloya göre konuşursak iki dizi de muhtemel 2. kuşakta aynı gün ve saatte yayınlanır kapışır ya da Perşembe 1. kuşak savaşında yer alırlar. Nedense iki dizinin savaştırılacağı kanısındayım.

Gerçek reyting ölçümlerinin ve gerçek savaşların başlayacağı ertelenmezse eğer 17 Eylül tarihiyle başlayacak olan TNS ölçümleriyle birlikte gerçek galiplerde ortaya çıkacak.

Bekleyip göreceğiz, izleyip eleştireceğiz. Seyirci söyleyecek biz yazacağız. Umarım dikkate alması gerekenlerde yapılan eleştirileri dikkate alırda bu yıl keyifli bir sezon geçiririz.

oyatekin@gmail.com

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35        

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 

 

 

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara