Elştirilere Cevap

Bloglarımı okuyan dostlar "Senin gibi entellektüel bir kadın, neden aşk ve evlilik konularına bu kadar takıntılı? Başka konu mu kalmadı yazacak? Sen konuşmalarına, söylemlerinde forward ettiğin e-maillerinde savunduğun fikirlerini kaleme dökemeyecek kadar korkakmısın?" anlamına gelen pek çok eleştirirde bulundular.

Tüm okurlarımın huzurunda kendilerine cevap vermek istedim affınıza sığınarak.
1- Evet o kadar korkağım.
2- Onca insan ayaklandı ne değişti, yapılan tüm seçimler alenen neyin ne olduğunu ya da olması gereken gibi olamayacağını ortaya koymadı mı?
3- Madem değinilecek başka konular var siz de Miliyet Bloğa üye olun ve siz kaleme alın söylemek istediklerinizi.
4- Evet ben tüm savunduğum fikirlerin arkasındayım ancak er meydanının blog sayfaları olduğunu düşünmüyorum.
5- Siyaset ve güncel konular üzerine bir iki deneme yazdım bir onların okunma sayısına bakın, bir de aşk,evlilik,ilişkiler üzerine yazdığım konuların okunma sayısına bakın bu ülke insanının hangi konulara ne derece öncelik tanıdığını, hangi konulara ilgili hangi konulara ilgisiz olduğunu kendiniz tesbit edin.
Elbette ki çok okunmak ya da hiç okunamamak gibi bir kaygı taşımıyorum. Bir nevi ses duyurmak elbette ki amacım.Birazcık da antreman yapmak.Tanıtım yazımda belirttiğim gibi aşkı seven bir kadınım. Düzeltelim "sevmeyi" seven bir kadınım.Ve inanıyorum ki biz Türk toplumunun en zayıf halkası sevmeyi bilemememiz. Sadece kendimizi ve kendi insanımızı severiz bizler. Kendi çocuğumuzu, kendi kardeşimizi, kendi öğretmenimizi severiz. Fakat bir şeyi kaçırıyoruz. Başkalarının da çocukları, kardeşleri ve öğretmenleri var.İnsana insan gözü ile kaçımız bakabiliyor acaba?

Eğer bu ülke bir yerlere gelebilmek istiyorsa önce doğru sevgiyi ve doğru aşkı öğrenmeli. İnsanları doğru aşkı öğretebilmek gibi bir kaygım da yok. İnsanların çoğu bunu yaşayarak öğreneceklerdir eğer "Aşktan ve sevgiden" korkmamayı bilirlerse.

Neden okunuyoruz? Meraktan. Merak nedir? Yaşanılamayan , deneyimlenemeyen, bilinmeyen konulara ilgi. Bizim insanımız en çok neyi merak ediyorsa onu okur her toplumda olduğu gibi. Ne yazık ki en çok aşk,evlilik ve ilişkiler merak ediliyor demek ki. Rağbet de bu konulara oluyor.

Cari açık, ekonomik dengeler, siyasi düzen, toplumsal düzen, sosyal ve toplumsal ahlak, gelenekler, görenekler, etnik konular insanları pek ilgilendiremiyor. Çünkü tek bir alanda kısılmış, kalmışız; yüz yıllardır çözülemeyen bir konuda kadın ve erkek arasındaki ilişkide. Doğamızı ve doğalımızı bilemiyoruz. Kendimiz gibi kabul edilemiyoruz.Kadın kadınlığını yaşayamıyor. Erkek erkekliğini. Hele hele daha da gelişen, daha da büyüyen bu sanayi ve teknolojik devinimde iyice karıştı roller ve görevler birbirine.

Bu gün bir insan ölüyor cenaze evleri üçüncü gün bomboş.Hayat devam ediyor çünkü.Geride kalanlar işleri ile güçleri ile eğitimleri ile hayata devam etmek zorunda.İnsanlar kendi dertleri ile boğulmuş durumda. Bir de Ülke sorunları gibi daha büyük dertlerle uğraşmak istemiyorlar.Kendi dertlerini çözemezlerken ülke dertlerinin altında daha fazla ezilmekten korkuyorlar.Bu yüzden meydan da fırsatçılara kalıyor ne yazık ki.Herkes kendi ikili ilişkilerini çözme çabasında ve haklılarda.Hele hele üçüncü gün boş kalan cenaze evleri ikili ilişkilerin bile çözülmek yerine daha da sarpa sardığını kanıtlyorsa. İkili ilişkiler çözülürse , toplumsal sorunlar da yarı yarıya çözülür zaten. O halde,sevgili dostlarım,biz sizlerle meclislerde kendi aramızda yeterince tartışıyoruz zaten, bırakın entellektüel bir kadın olarak üzerime düşen, ilk ve en temel sorun hakkında insanları düşünmeye sevk etmek olsun kalemimden geldiğince.