- Kategori
- Sinema
Elveda ilk aşk

Herkesin hayatında unutamadığı bir ‘İlk’ vardır! Saklanılan ilk oyuncak, ilk öpücük, ilk kaçamak ya da ilk aşk… Kimi, çağrıştırdığı güzelliklerle içimize mutluluk doldurur… Kimisi de, hüzünlü anılarla yüreğimizi acıların pençesine savurur. İlkler değişse de, bıraktıkları izlerin derinliği farklılaşsa da yaşanılan ilkler, varlığımız yok olana dek, benliğimizin bir yerlerinde silinmeden kalmayı başarır.
Paris sokakları, Şubat 1999… Bisikletiyle umarsızca yol alan bir genç ve tek arzusu onunla bir ömür geçirmek olan sevgi dolu 15 yaşında bir kız… Sevişmelerin keyifle yaşandığı sonrasında fikirlerin çatıştığı bir ‘İlk aşk’! Kız ikinci planda kalmaktan ve sürekli bekletilmekten şikâyetçi. Okula gitmeyi dahi baskı olarak gören oğlanınsa Güney Amerika gezisi, en büyük hayali… Dededen kalma Jackues Emile Blanche taklidi mini tablonun satışıyla alınan yolculuk bileti… Kısa süreliğine başlayan ayrılık, gittikçe seyrekleşen mektuplar ve sonrası uzun bir sessizlik… VE iş olanağı sunan olgun bir erkekle duygusuzca yaşanan bir ilişki!
‘Hayat hiçbir zaman beklediğin gibi gitmez. Ama yaşanan acılar boşa değildir. Sana bir şeyler katar’ katar öğretisiyle yoğrulan ELVEDA İLK AŞK(Un Amour de Jeunesse), Fransız sinemasından bir ayrılık öyküsü! Kadın yönetmen Mia Hansen-Løve,üçüncü yönetmenlik denemesinde uzun bir sürece yayılan ilişkide, kadın açısından bitmeyen aşkı ele almış. Erkeğin, cinsellik dürtüsüyle yürüttüğü beraberlikte, kendi özgür yaşamı adına kadının duygularını ve sevgisini rahatlıkla hiçe sayabileceğini gençlik yıllarından itibaren işleyen ELVEDA İLK AŞK, her karesiyle gerçekçi bir yapım. Olgun erkeklerin genç kadın düşkünlüğünü ve bu uğurda evliliklerini bozmalarını da konusuna ekleyen filmde, ayrıca mimarlık mesleğinin incelikleri felsefi bir yaklaşımla sunulmakta.
‘Sanat, sanatçının kişisel dışavurumudur. Evler ise yaşamın kendisi’ diyen mimari öğretinin verildiği derslerde mimarlara hafızalarıyla olaylara bakmayı öğütleyen senaryo bu yönleriyle mimarlık dersi gibi! Erkeklerin suyla özdeşleştirildiği anlatımlar ise bu mesleğin özellikle seçildiği duygusunu yaratmakta. Su bir kanaldan gidecek ama özgür olacak… Bir kadınla birlikteliğini kendi özgürlüğünü kısıtlamadan gönlünce yaşayan erkek misali!
Yönetmen Stéphane Fontaine'in elinde akıcı bir gerçekçilikle işlenen ELVEDA İLK AŞK, düz bir anlatımın yeterli özen sayesinde ne denli izlenebilir hale getirilebileceğinin bir örneği. Her ayrıntının yalın bir dille sunulduğu yapımda doğa görüntüleri de fazlasıyla yer almakta. Kadınlar için yeni bir sayfa açmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını, dramatize edilmemiş bir duygu yansımasıyla anlatan film, kadın-erkek ilişkisinde özveri yükünün ve acıların hep kadına düştüğünün göstergesi. Görüntünün ve müziklerin başarılı takviyesiyle gerçekçiliğini pekiştiren ELVEDA İLK AŞK, kadının erkek gözünde cinsel obje olmanın öteye geçemediğinin doğal saptaması… Abartı yok, duygu sömürüsü yok, acındırma yok. Bir kadının beklemekten vazgeçtiği, beyaz sayfa açmaya çalıştığı anda bile aslında sevdiği erkeğin kendisini aynı duygularla kucaklamasını arzuladığını anlayabilmek için izlenmeye değer bir fırsat!
Anibal GÜLEROĞLU