- Kategori
- Şiir
Emekçi kadınlar
Ölümüne sevdiğimiz için
Gözümüzü kırpmadan öldürdüğümüz
Ayaküstü ağlatıp
Bayramsız güldürdüğümüz
Namusumuzu bedenine iliştirip
Ruhunu zincirlerle bağladığımız
Kilitleyip sevdasını bencilliğimize
Ve tüm bencilliğimizle özlemine ağladığımız
Dinginliğini
Baş eğişini
Ve suskunluğunu sevdiğimiz kadınlar...
Doğuşuna kahrolduğumuz
Kenarda köşede
Varla yok arasında büyüttüğümüz
Ve ruhunu
Ve kimliğini
Ve sevdasını
Ve yüreğini
Ve tenini
Ve bedenini telli duvaklı sattığımız
Umutlarının üstüne yattığımız
Şarabımıza
Rakımıza ezgilerini kattığımız kadınlar…
Uğruna ölürken
Duygularımıza tutsak ettiğimiz
Acılarını
Yürek sancılarını duyarsızca seyrettiğimiz
Törelerin zorba kıskaçlarında bıraktığımız
Umutlarını
Bir çırpıda yaktığımız kadınlar…
Elimizin kiri saydığımız
Kaşık düşmanı bildiğimiz
Gözyaşlarını tırnaklarımızla sildiğimiz
Ekmeğin bayatını
Aşın artığını sunduğumuz
Ve utanmadan
Ve sıkılmadan yüzsuyunda yunduğumuz kadınlar…
Sütüyle doyduğumuz
Kucağında oturup gözlerini oyduğumuz
Alnımızın yazısı
Yüreğimizin ince sızısı
Güzel günlerini özlemle beklediğimiz…
Anamız
Bacımız
Yârimiz
Kızımız…
Bilmem kaç on yıl önce bugün
Yani martın sekizinci günü grevdeydiniz.
Para babalarının doyumsuz yüreğine
Çelik bir kılıç gibi değdiniz.
Üniformalı ve silahlı bekçi köpeklerinin hoyratlığına takıldınız.
Bir tekstil fabrikasında
Direniş bayrağınızla yakıldınız.
Şimdi
Yani bugün
Yani sekiz martın zifir gecesinde
Tütün yanığı ciğerlerimin
Özgürlük sanığı rüzgârıyla
Avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
Tüm emekçileri
Direnişlerde alev alev yanan kadınların onurunu
Yüreğinde
Kutsal bir meşale gibi taşımaya çağırıyorum.
Haydar Bibinoğlu