- Kategori
- İlişkiler
En Çok Ben İstedim Yanımda Olmamanı

İtiraf ediyorum tıpkı fotoğrafdaki gibi bir dolabım var benim, bütün aşklarımı ben bitiriyorum sonrada hepsini renk renk dosyalara ayırarak rafa kaldırıyorum...
"Sen beni dosyaladın ve rafa kaldırdın!!!" dedi telefonda ki sesss. Dosyalamak, rafa kaldırmak! "Sen istedin bitmesini bitti!!" İstemek, bitirmek!
Yeniköy Kahvesi'nde oturmuştuk bir akşam uzun bir ayrılığın ardıydı gereksiz, sebepsiz, nedensiz bir ayrılığın bana göre. Sana göre zaten ayrılmak bizim ilişkimizin kaçınılmaz sonuydu ama nereye kadar gidecekse gitmeliydi, yaşanacak ne varsa yaşanırdı zaten her şey Allah'ın bir taktiriydi. Aslında Allah'ın Senin kadar müdahelesi olmamıştı bu ilişkiye, O'na kalırsa biz gayet iyi gidiyorduk. Sana kaldı ne yazık ki. Sen "bekle" diye buyurdun "bekle, sabır et"...Beklemek ne kadar da zordu oysa benim için ama Sen bunu acelem var diye düşündün. Acelem yoktu oysa benim, ben yeteri kadar beklediğimi söylemiştim Seni, "bütün yaşanılanlar Seni bulmak içinmiş" demiştim, hatırlıyorum. Bundan Seni ne denli sevdiğimi anlamanı bekleyerek, oysa ne bilebilirdim ki her söylediğimin arkasında yargıladığın bir geçmişim olduğunu.
Ben istediğim zaman olacak derdin hep. Ben istediğim zaman ararım, ben istediğim zaman gelirim, ben istediğim zaman giderim, ben istediğim zaman konuşurum, ben istediğim zaman susarım....Benim sevgim bencildir.....Ama ben bitirdim herşeyi, dosyaya koydum Seni ve rafa kaldırdım.
Neden varlığına doyamadan, yokluğunun acısını yaşadığımı (yaşattırdığını) algılayamadığım tüm o acı zamanlarda, ilk defa Seni yargılamadım ben oysa. Senin için giden, gitmesi her an mümkün olan bir insandım. Kapıları çarpıp gitmem çok kolaydı çünkü her zaman kapıyı çarpıp gideceğimi baştan söylemiş olmanın yenilgisini taşıdım. Yolda görsen bana ezik derdin. Neden dersen en çok ben istedim yanımda olmamanı....
Bugünlerde en çok kimi seviyorsam yanımda olmamasını istiyorum. Annemi de görmedim uzun süredir. Bana Seni hatırlatıyor. "Çok sevdiğimde şimarıyorsun" diyor:) Annem benim ya canımın canı. Bana şimarmak yakışıyor oysa bunu en iyi O bilir.
Kimse gelmesin arkamdan, Sen de gelme çünkü ben kendi kendime çarpıp giderim kapıları hani geçmişde de yaptım ya gelecekte de yaparım. Umurumda bile olmaz geri de bıraktıklarım. Kapıdan çıkar çıkmaz ohhhhh derim kurtuldum. O kadar da taş kalpliyimdir işte ben ne bir acı ne bir geri dönüş ne bir bekleyiş ne bir özür dileyiş...Öylece kapatırım kapıyı sonrada dosyalar arasında olmayan bir renk seçerim içine de Seni koyar kaldırırım rafa bu kadar karekterli olur benim gidişim. Acı bile duyulmaz, telefonlarıma bile bakılmaz, neden gittiğim bile sorulmaz çünkü ben öyle yalan giderim, öyle tek başıma giderim öyle ezik giderim aslında kalmak için gittiğimi hissettirmeden giderim. Sen istediğin zaman gitmem işte ben gideceğim zamanı kendim seçerim. Gitmekte özgürümdür değil mi ama kalmam ise Senin isteyin....
"Geçmişi açmanın bir faydası yok" dedin bana yine aynı gün aynı telefon konuşmasında. Geçmiş derken??? Nerede başlamıştı bu geçmiş benim kapıyı vurup çıkmamla değil mi? Oradan itibaren konuşulacak hiç bir şey yoktu benim artık sana söyleyebileceğim hiç bir şey kalmamıştı. Haydar Paşa Garı'nın çatısı yanmıştı benim ise ruhum duymuyordu oysa ne çok gelip gitmeler yaşanmıştı O garda tıpkı O gün benim kapıyı vurup gittiğim sonra bir daha asla dönemediğim gibi. Bir daha Haydar Paşa'da eskisi gibi olmayacaktı nasıl bir benzer kaderimiz varmış bizim şimdi düşününce şaşırıyorum. Benimde o günden sonra içimden hızlı trenler geldi geçti....
"Her şey çok güzel olacak" diye yazan bir çiçeksepeti kartı buldum dün evi kırklarken. Gerçekten de öyle olmuştu. Aynanın altında ki rafa koymuştum saatlerce durdum ama aynada yüzüme bakamadım. Karşılaşmak istemedim belki de her şeyin çok güzel olacağına inandığım O yüzümle. Orada bırakmalıydım yüzümü öylece...
Yüzümü bırakıp Yeniköy Kahvesi'ne gittim. O gün mü bırakmıştım yüzümü yoksa dün akşam mı hatırlamıyorum. Açık konuşmak gerekirse benim bir yüzüm var mıydı, Sen benimle hiç tanıştın mı, beni bir yerlerde gördün mü onuda bilmiyorum. Bugün şu anda şu saniye de ben bilmemeyi tercih ediyorum.
4 katlı bir ofisin 3. katında holün solundaki dip odada kış ayının bir Cuma günü öğleninde tanıştığım Vedat Beye itafen bu yazım. En yakın arkadaşlık kurduğum insanlarla öğlen yemeklerini yediğinizi bilemezdim, oysa bütün dosyanızı karıştırmıştım hakkınızdakileri öğrenebilmek için ne yazık ki bazı şeyler yazmıyordu mesela en çok Karalahana çorbasını sevmeniz (domatessiz), Trabzon Sporu tutmanız, renklerden en çok yeşili sevdiğiniz (gerçekten çok yakışıyordu), hayatta en çok annenizi sevdiğiniz, çok şekerli Türk kahvesine bayıldığınız, Tarihi Yarımada'da gezinmekten aldığınız keyif, küçükken yaz aylarında Rize'de çobanlık yaptığınız ve oğlunuz olursa aynısını O'nun da yapmasını istediğiniz, inekleri çok sevdiğiniz, şiir yazdığınız, harika resim yaptığınız....Sadece bir foğrafınız vardı aslında içinizin yüzünüze yansıdığı tek bir fotoğrafınız...Ben odadakilerden bir tek Sizin gözlerinize öyle bakmıştım oysa, sonrasında da bütün dosyanızda yazmayanları öğrenmeyi dilemiştim. O oda da bıraksa mıydım acaba gözlerinizi, yüzünüzü, suratınızda ki o harika gülümsemenizi....En çok ben istedim yanımda olmamanızı tıpkı O gün portakallı tarçınlı sakızınızın nefesinizde bıraktığı hoş kokuyu içime çekerken istemediğim gibi, tıpkı kafanızı odamdan içeri uzattığınız zaman dışardan kalp çarpıntım duyulmuyordur İnşallah dediğim günlerde ki gibi, tıpkı sizden gelen küçük bir merhaba yazısı ile suratımda ki koca gülümsemenin ne anlama geldiğini anlamayan insanların hakkımda ne düşündüğünü bilmek istememem gibi....Oysa Siz bilirdiniz nerede başlayıp nerede biteceğini her şeyin, yanımdan paltomu çekip oturduğunuzda Siz olmayacaktınız anlamıştım. Bir davetti bu bana göre dosyanızda yazmayan hayatınızın içine doğru yapılmış son derece zarif bir davet... Geri çeviremezdim inanın çünkü annem bile biliyordu ben bütün dualarımda Sizi dilemiştim. Şimdi hayatınıza girdiğim için Sizden özür dilemeyeceğim tıpkı beni çıkardığınız için Sizin de dilemediğiniz gibi...
Bu bir itiraf yazısıdır. Evet ben gittim her zaman olduğu gibi kapıyı çarpıp gittim. Acım büyük kimse saygıda kusur etmedi herkese teşekkür ederim. Benim dürüst olmak gibi bir zaafım var tanıyanlar bilir. Yine dürüst oldum ben çarpıp giderim kapıları dedim ve gerçekten çarpıp gittim. Özür dilerim sadece sevgili Vedat, Senden özür dilerim ilerde de giderdim evet doğru demişsin Seni bırakıp yalnız öylece çeker giderdim...Çünkü en çok ben istemedim yanımda olmamanı....