- Kategori
- Gündelik Yaşam
En Güzel Yaş

Koskoca beş yıl...inanamıyorum nasıl da hızlı geçti. İlk diş çıkarmaları, ilk adımları, bizi neşeye boğan ilk cümleleri, keşke hiç büyümese dediğim koskoca beş yıl. Emziren anneler bilirler, bebekle aranızda öyle büyük bir sevgi bağı oluşuyorki, sizide bebeğide mutlu eden duygusal bir bağ. Son kez emzirdiğimde içimi nasıl bir hüzün kaplamıştı anlatamam. Hele size bakmaya çalışırya bebek emerken, minicik bir gülücük atar size karnını doyurduğunuz için teşekkür ediyormuşcasına, sonra emmeleri hızlanır, gülerken memenin ağzından çıkacağını hissetmiştir...inanılmaz, muhteşem bir duygudur o...sizi ve bebeği dünyadan koparır o an.
Sonra ilk konuşmaları "hayır Bora" en favori cümlemiz oldu bizim. Doymak bilmeyen merakını giderebilmek için sabırla sorularına cevap verdik, kişilik savaşını en sakin şekliyle atlatabilmesi için anlayışlı olduk. Bugün oğlumun tüm yaşlarıyla kıyaslayacak olursam; şimdiki yaşı en sevdiğim, en zevk aldığım, paylaşımın tadını çıkardığım yaşı diyebilirim. Neden? çok güzel söz dinliyor, anlıyor, üzerine düşeni kimse söylemeden yapıyor, sorumluluğunu biliyor, kendi beğenileri, istekleri oluştu, hayır şimdi olmaz dediğimizde nedenini anlıyor ve ısrar etmiyor. Verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye başladık onda. Sevgi gösterileri, merhamet duygusu arttı.
Ah bir de şu konuşmalarını düzeltse.. bir ara kelime içindeki "s" ve "g" harflerini "d" olarak konuşuyordu, "nadıldın anne" (nasılsın anne) veya "den nerden deliyosun" (sen nereden geliyorsun) gibi. Örnekler çoğaltılabilir tabii. Bir ara da cümle içindeki heceleri yanlış kullanıyordu "ödümü bokardın" (ödümü kopardın) " zannetettim" (zannettim) gibi.onun konuşmaları karşısında gülmekle gülmemek arasında kalırdık çoğu zaman. Mümkün olduğu kadar hatta her seferinde doğrusunu kullanırdık, tekrar etmezdik onun söylediği gibi ama çok hoş geliyordu kulağa. Şimdide "s" harflerini "ş" olarak konuşuyor. " Şeni Şeviyorum gücel annem" diyor hala. İşallah oda düzelecek.
Geçtiğimiz günlerde bizi biraz telaşlandırdı benim şeker oğlum. Genizeti ve bademcik ameliyatı oldu. Bize basit gibi görüsede onun için zor bir operasyondu. Ameliyata girinceye kadar çok uyumlu bir hastaydı, hazırlık aşamasında hemşire ablalarını hiç yormadı, cesurca uzattı kolunu kan verdi, hiç bir zorluk çıkarmadan elini uzattı serum takıldı. Oğluşumun uyumuna, söz dinlemesine ve cesurluğuna hayran kaldılar hemşire ablaları. Hastabakıcılar gelip de onu sedyeye alırlarken çok korktu ve sağ kolunu yüzüne kapattı, ağlayarak gitti ameliyathaneye.
Beklemek bize o kadar uzun gelmiştiki, dakikalar geçmiyordu bir türlü. telaş içinde voltalar atıyorduk eşimle birlikte koridorda. Bir saat on beş dakikanın sonunda, giderkenki pozisyonunda geldi benim bal kuzum. Ayılmaya başlamıştı, boğazım acıyor diye ağlıyordu..İçim acıdı onu acılar içinde görünce..Canım oğluma yapılan her müdalele, bana yapılmış gibi canım yanıyordu benimde. Ne zormuş annelik ve ne de güzelmiş meğer.
Ona izah etmiştik bu ameliyatın nasıl olacağını, sonrasında bir kaç gün bir şeyler yiyemeyeceğini, çabucak iyileşmesi için bunun gerekli olduğunu anlatmıştık, o da bizi dinledi hiç üzmeden diyetini uyguladı. Zaten ameliyat sonrasında yemek istese bile yiyemiyorki. O gün sadece dondurma yemesi gerekiyordu ama çok sevdiği dondurmayı bile çok zor yedirmiştik kuzuma. üç gün işaret diliyle konuştu bizimle, derdini işaretlerle anlatıyordu, hiç bir şey yiyemeden, bir şeyler içmesi gerektiğine ikna ederek soğuk süt içirerek geçti üç gün.
Dört gün sonra kontrolü vardı oğlumun. Biz acaba nasıl gidecek gitmek istemezse falan diye düşünürken o beş yaşın verdiği olgunlukla hadi gidelim dedi.. "Bora nasılsın" dedi doktoru, kuzum da" "iyiyim" dedi, muayene koltuğuna oturdu ve minicik ağzını kocaman açtı bizi şaşırtarak.
Çikolata kıvamında bir yaşmış bu 5 yaş. Keşke hep beş yaşında kalsa benim bal kuzum.
Günün Sözü: Dost, sevgiyle ekip, teşekkürle biçtiğiniz tarlanızdır.