- Kategori
- Gündelik Yaşam
Umut Kırıntısı 2
Hava kapalı, yağmur yağmak üzereydi. Kapalı havaları hiç sevmiyordu, işe gitmeliydi evden çıktı. Yürümek istedi. Sahil boyunca yürürken, gördüğü yüzlere dalıp gitmişti...onlarca insan, onlarca göz, elleri başka, saçları başka, konuştukları başka, acıları başka, umutları başka...Hiç kimsenin acısı kimsenin acısına benzemiyor, sevgisi de benzemiyor aşkı da benzemiyor diye düşündü genç kadın. Efkarını içine atmış yürürken birden denize dönüp haykırmak istedi;
"Öyle sarhoş olsam ki bir an seni unutsam,
unutsam bu günleri, yarınları unutsam,
öyle sarhoş olsam ki bir daha ayılmasam,
her şey bir rüya olsa unutarak uyansam
Her şey bir rüya olsa unutarak uyansam.."
ama yapamadı...Sahilde yürüyen insanlar vardı, ne düşünürlerdi onun için. Zaten hayatı hep el alem ne der, ne düşünür diye düşünerek geçmişti, sanki el alem için yaşıyordu genç kadın. Hayatın onun olduğunu, bir daha dünyaya gelemeyeceğini bilmiyordu veya bilmek istemiyordu, hayatı hep erteliyordu. Güçlü olmalıydı, cesur olmalıydı, geleceğini düşünmeliydi, hayatının akışını değiştirmeliydi. Biliyordu ki gideceği limanı bilmeyene hiç bir rüzgar yardım edemezdi. İçindeki korkuları yenmeliydi, umutsuzlukları yenmeliydi. Kızı için güçlü olmaydı, bir şeyler yapmalı, bir yerlerden başlamalıydı kaderini değiştirmeye...hayatının akışını değiştirmeye...Umutlarını kaybetmemeliydi...