Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Umut Kırıntısı

Umut Kırıntısı
 

Ömrünün otuzdokuzuncu yılını bitirmek üzereydi, kuvvetli bir rüzgar bütün gece esip durmuştu...Genç kadın, içinde kocaman bir umutsuzlukla açmıştı gözlerini yeni bir güne. Başında şiddetli bir ağrı, yüreğinde hüzün vardı yine. Kalktı..duş alırsam başımın ağrısına iyi gelir belki diye düşündü...Sonra kızının odasına gitti, öyle güzel uyuyordu ki prensesi, herşeyden habersiz...yanağına usulca bir öpücük kondurdu, her şey bir gün çok güzel olacak prensesim dedi ve yine usulca odadan çıktı.

Canı kahvaltı yapmak istemiyordu. Şekersiz kahvesini eline aldı ve masmavi denizi izlemek üzere salonunun cam kenarındaki koltuğuna oturdu genç kadın. Ne kadar da büyüktü deniz, uçsuz bucaksız...dalgaların köpüklerini izledi uzun uzun, yüreğinin de öyle olduğunu biliyordu. Üşüdüğünü farketti ve üzerime bir şeyler almalıyım diye düşündü.

Son günlerde en çok dinlediği türküyü mırıldanmaya başladı. "Ne ağlarsın benim zülfü siyahım, bu da gelir bu de geçer ağlama" derken gözyaşlarına engel olamıyordu. Gerçekten geçecekmiydi sıkıntıları, öyle bunalmıştıki içinde kopan fırtınaları dindiremiyordu bir türlü. Kimseye anlatamıyordu sıkıntılarını, belki de ona acımalarını istemiyordu insanların. Hiç bir şeyden zevk almıyordu, hep yarın daha iyi olacak diye umutlanmaktan da usanmıştı artık.Sandıklar dolusu hüzün vardı yüreğinde. İçindeki kedere ve hüzne çare bulamıyordu bir türlü...hele ağlamak hiç çözüm olmuyordu ki...

Hayatı acımasız buluyordu çoğu zaman genç kadın, sonra gerçekler acıdır diye düşünüyordu. Yaşamak istemediği bir anda kızını, sadece canından bir parça olan prensesini düşünmüştü genç kadın. Ona böyle bir haksızlığı yapamazdı, onu bu şekilde yalnız bırakamazdı, ona en çok ihtiyaç duyduğu zamanlarda nasıl yapardı bunu, yapamadı zaten...cesaret edemedi kendini öldürmeye...

Son on yılını tartışmalarla, ağlamalarla, terkedilmelerle, maddi sıkıntılarla hiç bitmeyecekmi dediği bunalımlarla geçirmişti hep sabrederek. Ama artık dayanabilecek gücü göremiyordu kendinde genç kadın. Cesareti kırılmıştı, umutları tükenmişti...yarınlardan korkuyordu.

Hayallere daldı otorduğu koltukta...güzel şeyler düşünmeye çalıştı, çocukluğuna dönmek istedi, ağaçlara tırmanmak, sokaklarda koşmak istedi. Kızının öğretmen olduğunu hayal etti, etrafında minicik öğrencileriyle birlikte düşündü onu. Hatta kızının düğününü bile düşündü, yine hüzün çöktü gönlüne...yine ağladı...Sonra dünyaya döndü, kredi kartlarının zaman aşımı faizine, icra memurunun insafına kalmış itibarına, ödenmesi gereken faturalarına... Yine hayatın gerçekleriyle yüzyüzeydi işte...Yerinden kalktı, işe gitmek üzere hazırlanmalıydı odasına gitti...

Yolda yine de bir umut kırıntısı oluştu içinde, kimbilir belki yarın diye düşündü...

Devam edeck.

 
Toplam blog
: 184
: 2109
Kayıt tarihi
: 11.03.07
 
 

1974 Bremen doğumluyum. Hayatın Med-Cezir'lerle dolu olduğuna inanırdım; yaşaya yaşaya anladım ki ö..