- Kategori
- Blog
En iyi blog nasıl yazılır ya da günün sonundaki hayat bakiyeniz...

Şöyle düşünelim: Her sabah bankadaki hesabınıza 86.400 Ytl yatıyor. Ancak ister harcayın, ister harcamayın, kullanmadığınız tüm para, gece 12'yi vurduğunda tekrar siliniyor.
Böyle bir durumda ne yapardınız? Sanırım paranızı son kuruşuna kadar çeker ve harcamaya çalışırdınız!
Aslında hepimizin böyle bir bankası var, adı da "Zaman"-bank.
Hesabınıza her sabah 1440 dakika, 86.400 saniye yatıyor. İyi şeyler yapıp, hayatı güzelleştirirseniz bunlar harcadıklarınız ama aynı zamanda çoğalttıklarınız oluyor.
Yanlış yaptıklarınız siliniyor ve paranız, yani zamanınız elden gidiyor.
Bu işlem her gün ve hergün tekrarlanıyor. Gününüzün bakiyesi nasıl?
"Eğer günlük depozitolarınız kullanmadıysanız, bu zarar sizindir" diyor hikâye ve ekliyor:
"Geri dönüş yok. Yarından avans çekmek yok. Bugünü, bugünkü depozitonuzla yaşamalısınız.
Ona yatırım yapın ki, size sağlık, mutluluk ve başarı olarak geri dönsün."
Geri dönüş yok... Arkada ve karanlıkta kalmak isteyenlere inat, biz hep ileriye gideceğiz.
Bir senenin değerini sevdiğinden uzak düşenlere, üniversiteyi kazanamayan ya da sınıfta kalan bir çocuğa sorun...
Bir ayın değerini bebeğini prematüre olarak doğan anneye ve doktorlara sorun.
Bir haftanın değerini, sevdiğiyle, dostuyla görüşmeyi hafta sonuna erteleyip onu kaybedene sorun.
Bir dakikanın değerini, F1 yarışmacılarına, o bir dakika yüzünden tüm kaybedenlere sorun.
Bir saniyenin değerini, kıl payı ölümden dönene, bir milisaniyenin değerini olimpiyatlarda "ikinci" olanlara sorun...
Zaman akıp gidiyor... Zman tarlasına iyi tohumlar eker, iyi bakarsanız, iyi ürün alırsınız.
Kötü tohumlar ekerseniz, kötülük biçersiniz...
En iyi buğday yarışmasına katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmış.
Yarışmayı izleyen gazeteciler, merakla bu başarının sırrını sormuşlar çiftçiye:
Çiftçi bu sırrın, "kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında" yattığını söyler.
Gazeteciler şaşırırlar:
"Ama nasıl olur, onlar da sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz ki?"
Çiftçi "Neden olmasın?" demiş. "Rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaylardan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir.
En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor..."
Biz de böyle yaptık ki, komşularımız mutlu olursa, biz de mutlu oluruz dedik. Mutlu olmak istemeyenler, birinci gelmek isteyenler, arkanızdan konuşup bahçenize zehir atanlar, sizi çirkin oyunlarla geçmek isteyenler hep vardır, olacaktır da...
Görüyorum, "blog" da hayatın yansıması, kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Gönlünüzü ferah tutun, yanlışlar ve çirkinler her zaman vardır. Yüzünüze karşı söylemediklerini arkanızdan atıp tutacak kadar korkatırlar. Ya da yüzünüze söyledikleri, kendi iç çirkinlikleri dışında bir şey değildir...
"Önce insan" olamadıktan sonra "çok okunsanız" ne olur bir kişi okusa ne olur! "En iyi" denemeleri yazsanız ne olur yazmasanız ne... Siz en iyi buğdayınızı sevdiklerinizle paylaşamadıktan sonra, ürününüzü gönül rahatlığıyla yiyemedikten sonra, tarlanın ne önemi var!
Hem ben sizin yerinizde olsam zamanımı blog değil, (Buna kendi yazılarım da dahil...), kitap okuyarak, sanata ve sevdiklerime zaman ayrırarak geçiririm. Yaşama zamanım bunca kısayken, ölümüme hiç bilemeyeceğiniz kadar yakınken, ben öyle yapıyorum...
"Hoşgeldin ölüm ve merhaba sonsuzluk" diyebilmek için... Ölümü de hayat gibi onurla ve bir filmdeki gibi "Sadece toz ve gölge..." diyerek karşılamak ve yaşadığım her ânı kutsamak için.
Önemli olan sevginin, arkadaşlığın, paylaşımın erdemidir.
Onlara sadece gülümseyin ve sadece sevmenin, hoşgörünün ve paylaşımın erdem olduğunu gösterin.
İçinde yaşadığımız "an" önemlidir. Geriye kalan her şey an-ı olur çünkü.
Sanılanın aksine hiç birimiz zaman "sahip" değiliz. Biz zamana ortağız.
Yoksa bir kitabın arkasında yazdığı Padişah'a dönersiniz: "Sözüm ki tek sana geçmez, celledımsın ey zaman!"
Ânı değerlendirin, hakedene daha çok değer verin, zamanınızı sevdiklerinize, özel kitaplara, sanata ayırın. Hayat bakiyeniz o zaman artar artarsa...
Zaman ne dilenciyi ne de padişahı bekler. Dostlarsa yolunuzu ışıldatan mücevherlerdir. Size destek olur, paylaşır ve yolunuzu aydınlatırlar. Kalpleriniz birdir o koca evrende...
Evrene karşı değil, evrenle birlikte olun. Evrenin ilk yasası budur!
Zamana karşı değil, zamanla birlikte akın sonsuza...