Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '14

 
Kategori
Dostluk
 

En iyi dostum...

En iyi dostum...
 

Bugünlerde okuduğum Uçurtma Avcısı kitabı, benim dostluk, arkadaşlık, fedakarlık kavramlarını tekrardan sorgulamama neden oldu. Var mıydı, buzamanda Hasan karakterinde fedakar bir dost-arkadaş? Öylesine fedakar, çıkar ilişkisi olmadan seni seven sana bağlı olan birine, bunların karşılığında onun tecazüve uğrayışını, kayıtsız izlemek, ihanetin en büyüğü değil miydi. Okuduğum kitaplar arasında, yer yer gözlerim dolarak okuduğum ender kitaplardandı. Bu nedenle, bugünkü dostluklara, iyi dostlukların hayatımızı nasıl güzelleştirdiklerine değinmek istedim. Öncelikle yapmamız gereken ayrım, kimlerle dost, arkadaş ve tanış olduğumuzdur. Bununla ilgili, Haluk Şahin’in En Büyük Megaloman Başka Büyük Yok, kitabında bu ayrımlara yer vermiştir.
 
“Eğer yolda rastladığınız insanla ‘Nasılsın, iyi misinin ötesinde konuşacak bir şey bulamıyorsanız, onunla “tanışsınız” demektir.
 
Eğer karşılaştığınızda, birbirinize son görüştüğünüzden bu yana yaptığınızı özetliyorsanız, arkadaşsınız.
 
Eğer, aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, söze bıraktığınız yerden başlıyorsanız, dostsunuz. Dostluk kesilmez.”
 
Şimdi bu yazıya göre çevremdeki insanları düşünüyorum, kimlerle arkadaşım, kimlerle tanışım ve kimlerle dostum… Kimlerin varlığı kendimi rahat, güvende ve mutlu hissettiriyor bana. Ee dost demek, insanın kendini güvende, rahat, mutlu hissetmesi demek değil mi?Hayatı anlamlı bulmanın, önemli olduğunuzu hissetmenin yolu bu güzel dostluklardan geçmiyor mu? Ama şuda bir gerçek ki, etrafımızda iyi dostların olması, bizim iyi bir dost olmamızla ilgilidir. Sahip olduğumuzdan fazlasını başkalarına veremeyiz. Psikolojide, aynalama diye bir kural vardır. Nasıl davranırsanız karşıdakinin benzer davranmasını sağlarsınız. Dost dostun aynasıdır.Aslında mevlana’nın şu sözü ne güzelde açıklıyor,önce kendimizin iyi bir dost olması gerektiğini…“İyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.”
 
Günümüzde ki dostluklara bakacak olursak, genelde çıkar ilişkisine dayanmaktadır. Kapitalist anlayışın her geçen gün artması karşısında dostluklar da gerilemektedir. Kapitalist anlayış kişiyi bencil ve çıkarcı yapmakta. Bu, dostluğun doğasına aykırıdır. Kapitalizm insanı duygusal boyutlarından koparıp üretmek için tüketen, tüketmek için üreten mekanik bir varlığa dönüştürmektedir. “Tüket ve at” şeklindeki hayat tarzı, dostluğun kalıcı ve vefa dolu yapısıyla örtüşmez. Geçici hazlar veren ilişkiler aslaaa dostluk değildir.
 
Dostluğun olduğu yerlerde insani değerler gelişir ya da insani değerlerin olduğu yerlerde dostluklar çoğalır. Çünkü dostlukların olduğu yerde sevgi, erdem, sohbet vardır. Medeniyet bu kavramların üstünde yükselir. Dostluk, hep aradığımız kutsadığımız,  önemsediğimiz bir duygudur. Bir dostumuz yoksa dünyada kendimizi yalnız ve garip hissederiz.Dostluk, fedakar ve vefakar olmayı gerektirir.Bu yüzden dost acı günde belli olur deriz…Ve acı günümüzde yanımızda olup acımızı paylaşanları dost olarak görürüz. Çünkü, dost senin acını kendi içinde hisseder ve paylaşır. Mutlu günlerimizde zaten herkes yanımızda değil midir,aslında acı zamanlarımızda birazda dostluklarımızı sınamış olmaz mıyız? Daha söylenecek okadar söz var ki dostluk kavramı için…
 
Tüm bu söylediklerimden sonra, peki benim en iyi dostum kim? diye herkes gibi düşündüm tabi iyi günümde kötü günümde hep yanımda olan, beni hiç arkada, yarıda bırakmayacak ve bana bu güveni veren, tabiki canım Eşim. Öncelikle, iyi bir kocadan öte benim en iyi arkadaşım, en fedakar ve vefakar dostum, sırdaşım,huzurum,hayat ve yol arkadaşım ve artık bebeğimin babası.Tüm bu yazdıklarıma harfiyen uyan yegane kişi.
 
İyi bir dost olmanız ve karşılığında iyi dostlarınızın olması temennisiyle, diyerek bitiriyorum. Dostça kalın...
 
Kayıt tarihi
: 04.01.14
 
 

..