Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '22

 
Kategori
Deneme
 

en küçük harflerle insanlık

Çocukluğumun en büyük korkusuydu Bosna Hersek'te cereyan eden insanlık suçu…
Yaşanan katliamı gösteren televizyon ekranı bile kana bulanmıştı benim için…
Nasıl unutabilirim ki Star TV'nin mütemadiyen yayınladığı o keskin sahneleri…
Öğle saati evde kimsenin olmadığı bir gün hiç aklımdan çıkmaz…
Evde yalnız başına kalmanın çocuk üzerinde yaratacağı gerginlik ve sıkıntıyı önlemek için açık bir televizyon kanalı bırakılmıştı önüme…
Bir an oldu ve reklamlar başladı…
Karanlık bir tanıtım girdi boğuk bir müzik eşliğinde…
İşte geldi yine…
Ağlayan insanlar…

Namlunun ucuna yatırılmış çocuklar…

Merhametsizce öldürülen masum insanlar…

Yavrusuna elini uzatmaya çalışan canların çektiği ızdırap…
Katliam fotoğrafları bir bir patlıyordu önümde…
Bense ne yapacağımı bilemeden başımı saklıyordum oturduğum kanepenin köşesine…
Neler oluyordu ki orada sahi…
Yüzlerce kilometre öteden, cam bir ekranın önünde beni bu denli korkutuyorsa oradakiler neler yaşıyordu…
Ben sadece uzaklardan izlemiştim o görüntüleri…
ve çok korkmuştum…
Peki ya oradakiler?..
Çocukken ürktüğüm görüntülerin 15 yıl öncesine ait olduğunu hatırladım bugün…

8300 insanın dağda, sokakta, evde yani nerede görülürse öldürüldüğünü, kimlikleri belirlenemesin diye de parçalanıp atıldığını hatırladım bugün…

Hatta bir toplu mezarda 775 Boşnağın kemiklerinin yan yana olduğunu öğrendim…

15 yıl önce bugün…
Korkmuştum…
Ölesiye…
Bugün…
Korku hissetmiyorum…
Yalnızca nefret sözcükleri dökülüyor ağzımdan…
ve "huzur bulsunlar gittikleri yerde" temennileri…
Savaşın ilk somut örneklerini görmenin verdiği bir korkuymuş 15 yıl önce hissettiklerim…
İnsanın kendi türünü ortadan kaldırmasını izlemenin yarattığı çaresizlikmiş kanepe kenarındaki büzüşmelerim…
O günden bugüne o kadar çok savaş, katliam görüntülerine şahit olmuşuz ki…
Artık o gün yalnızca bir çocukluk korkusu olarak kalmış dimağımda…
ve nefret fısıltıları…

ve "huzur bulsunlar" seslenişleri…

 

11 Temmuz 1995 … 2010

 

Şimdi kendi perspektifimden tarihe bir not düşüyorum…

Bundan 12 yıl önce yazdığım bu yazının devamı niteliğinde küçülmesini hız vermeden sürdürüyor insanlık…

Yıl 2022 oldu üç ay üç gün önce...

Evet hala savaşlar devam ediyor, yok ediyoruz birbirimizi yok yere…

Savaş önce bir yerde, sonra başka bir yerde, zaman içinde geniş çerçeveden bakınca ise aslında her yerde…

21. yüzyıl da nasibini alıyor olgunlaşamamış insanlıktan…

Irak, Afganistan, Kırım, Suriye, Mısır, Azerbaycan ve daha takip edemediğim, bilmediğim bir dolu savaş, siyasi olaylar, uyuşturucu ve çete savaşları, terör…

Şimdi de sırada Ukrayna…

Coğrafya fark etmiyor savaşın yaşattığı acıları dillendirmeye…

Bir tarafta çıkarı olan saldırgan ve askeri bakımdan güçlü bir ülke…

Bir tarafta toprak bütünlüğünü savunmaya çalışan, askeri bakımdan kırılgan bir ülke…

Öte taraflarda ise kendi çıkarlarını gözeten, çok önemsiyormuş gibi görünüp aslında hiçbir şey yapmayan, aksine savaşın fitilini ateşleyen diğer ülkeler…

Sanki “dünyanın diğer” ülkeleri değil de “diğer dünyanın” ülkeleri…

ve yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan, metro istasyonlarını sığınak olarak kullanmaya itilen, roketlerden, mermilerden, top atışlarından kurtulamayan masum siviller…

Dünyaya savaşın ortasında gözlerini açan bebekler…

Savaşın ortasındaki dünyaya göz kırpan çocuklar…

 

İnsanoğlu bu dünyanın tıpkı kanser hücresi gibi…

Sonunda yiyip bitireceğiz vücudumuz olan bu güzel dünyayı…

Benim ömrüm belki yetmeyecek ama çok da uzak olmayan bir gelecekte bu dünyanın sonunu korkarım biz hazırlamış olacağız bitmek bilmeyen kötülüklerimizle…

Yetişkinlerin savaşmasından dolayı çocukların öldüğü bir gezegende fazlası da beklenemez…

Zaman insanlığın aleyhine işliyor…

 

Baha Naci

03.03.2022

 
Toplam blog
: 5
: 472
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

Dr. Fizyoterapist, Osteopat, AİBÜ 2008   ..