En nefis aşure tarifi!

Kutlu Muharrem ayındayız; bugün de Muharremin Onu... Yani Aşura günü. Ta Adem atamızla, Havva anamızın buluşmasından başlayarak, Hz.Nuh'un gemisinin karaya oturmasına kadar bir çok önemli olayın vuku bulduğu zamanlar bu zamanlar.

En önemlisi de, Peygamber efendimizin torunu Hz.Hüseyin ve ailesinin Kerbala'da hunharca şehit edildiği gün. 

İslam geleneği, Hz. Nuh'un gemisinde arta kalan yiyeceklerin harmanlanmasıyla pişirildiği rivayet edilen ilk "Aşura" aşından sonra, bu tatlıyı farklı tatların bir araya gelmesiyle daha büyük lezzetler elde edilebilir, anlayışının bir sembolü olarak yaşatmıştır günümüze kadar...

İşte tam bu noktada, ecdadımızın yüzyıllardır pişirdiği ama bizim bir türlü becerip ortaya koyamadığımız meşhur aşuranın tarifini veriyorum:

Önce Malzemeler:

1- Bir ölçek Türk

2- Bir ölçek Kürt

3- Bir miktar Sünni

4- Bir miktar Alevi

5- Bir tutam Çerkes

6- Bir tutam Ermeni

7- Bir tutam Rum

8- Bolca hoşgörü

9- Çokca saygı

10- Yeterli miktarda anlayış...

Aşuranın yapımı:

Türk ve Kürt akşamdan ıslatılacak, ertesi gün yumuşak kıvama gelesiye kadar haşlanacak ve süzülüp bir kenarda bekletilecek.

Sonra, sırasıyla diğer malzemeler aynı "Tarih Kazanı" na atılıp "Memleket Ateşi"nde hemhal oluncaya kadar pişirilecek.

Önceden haşlayıp bir kenara aldığımız "Türk ve Kürt" katılıp bir miktar daha pişirildikten sonra, kazanın altı söndürülecek.

Servis yaparken, üzerine isterseniz "türkülerle", isterseniz "şarkılarla" süsleyin... Sonuçta aşuranız şu değişik tatların karışımından ortaya çıkan bir lezzet harikası olacaktır.

Ecdadımızın ta 1290'larda keşfedip altı asır pişirdiği bu aşuranın tarifini unuttuğumuz için son yüz yılda pek pişirememiştik. Ama, bu aşura olmadan "ağzımızın tadı" olmadığını gördüğümüzden bu tarifi eski kitaplardan bulup yazdım.

İnşallah ecdadımız kadar güzelini biz de pişiririz...

Aşuranız mübarak olsun!