- Kategori
- Engelli Eğitimi
Engelli Bireylerin Önündeki Engelleri Kaldıralım!
Sosyal Literatür açısından ele aldığımızda engelli olmak, temelde toplumsal bakış açısının yarattığı bir öngürünün ürünüdür. Aslında bireyin günlük yaşamını idame ettirmesinde doğuştan gelen fiziksel veya zihinsel anlamdaki yetersizlikleri, asıl engel durumunu ortaya çıkarmaz. Tam aksine içerisinde yaşanılan toplumun değer yargılarını oluşturan, dini, sosyal, ekonomik ve kültürel alt yapı, engellilere yönelik düşünce ve yaklaşım tarzını belirler. Meseleye bu yönüyle yaklaştığımızda çok açık bir şekilde görüyoruz ki, engelli vatandaşlarımızın ülkemizdeki durumları pekte öyle iç açıcı değildir. Uygulamada, engelli vatandaşlarımız kamusal yaşamda görünürlüğü daha az olsun istenilen bir konuma çekilerek, aile, çalışma hayatı ve sosyal yaşamın içerisinde, dezavantajlı olan bir konuma çekilir. Şöyle ki, dünyanın bir çok yerinde görüldüğü gibi, ülkemizde de engelli bireyler malesef sosyal ve ekonomik yönden kötü koşullarda hayatlarına devam etmekte ve toplum tarafından yeterli ilgiyi, destek ve şevkati göremediklerinden dolayı, izole olmaktadırlar. Birçok başlıkta bireylerin kısaca yeti yitimi olarak tanımlanan engelli olma durumu, toplum nezdinde yerleşmiş dil ve alışkanlıkların sonucu olarak, sakat ve özürlü gibi kelimelerle açıklanmakta yani toplumumuzun geleneksel yapısına göre hepsinin ayrı birer yaşam öyküleri bulunmakla birlikte, çoğunlukla toplumdan soyutlanmış, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören, yine kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum, yardıma muhtaç ve birilerinin destek ve yardımı olmadan yaşamını sürdüremeyen, gözetilmeye, yönlendirlmeye ve korunmaya her daim ihtiyacı olan kimseler olarak görülmektedir. Bu da zamanla engelli vatandaşların toplum ve iş yaşamına yeterince katılamamaları ve ciddi anlamda işsizlik sorunu yaşamalarına, neden olmaktadır.
Son gelen verilere göre,Türkiye’de ortalama nüfusun % 14’ünü, engelli bireyler oluşturmaktadır ki, buda 8.5 milyon civarında engelli vatandaşımızın varlığına işaret eder. Sosyal devlet anlayışı, tüm vatandaşlarımızın fırsat eşitliği çerçevesinde, sosyal haklarını nasıl koruyor ve sağlıyorsa, aynı şekilde engelli bireylerinde toplumumuzun diğer bireylerinden ayrı tutulmaksızın, haklarını korumalıdır.
Engelli bireylerin toplumla bütünleşmesinde en etkili yollarda biri olan eğitimse herkese sağlanan temel bir bir hak olarak verilmeli ve engellilerin ilgi ve yeteneklerine göre mesleklerini seçmeleri ve bu alanda gerekli eğitim ve tecrübeyi kazanma hakkı sağlanmalıdır. Yani engelli bireylerimizin sorunlarına gereğince el uzatmalı! acaba mesleki ve örgün eğitim alıyorlar mı? Kendilerine düzenli olarak bakan ebeveynleri var mı? Ya da sosyal alanlar düzenlenirken, kendilerine uygun işlerin verilmesi, engelli bireylerin hukukunun çiğnenmemesi noktasında neler yapılabilirizi? Kendimize sormalı ve trafik sorunlarının hat safhada olduğu ülkemizde trafik levha ve işaretlerinde sesli düzenlerin yaygınlaştırılması gibi en temel konularda gerekli düzenlemelerin yapılmasına katkı sunmalıyız.
Sonuç olarak, bizi göremeyenlere göz, duymayanlara kulak ve yürüyemeyenlere, ayak olmalıyız.