- Kategori
- Siyaset
Engin Çeber Cinayetinin Trajedi Dolu Görüntüleri

Engin Çeber cinayeti bu ülkenin yaşana gelmiş onca dramından bir tanesidir.
Bu ülkenin utanç sayfalarına eklenen feci bir trajedidir Engin Çeber cinayeti.
Birkaç gündür Engin Çeber cinayetine yönelik haberleri okuyoruz.
Video görüntüleri internet sitelerine düştü.
Gözaltı süresi içerisinde gözaltına alınan kişilere yapılanlar an be an izlendi.
Dudak okuma yöntemi ile video görüntülerinde nelerin konuşulduğu bilirkişilerce tespit edilecek.
Bakıp göreceğiz nasıl bir mahkeme sonucu ortaya çıkacak.
Her neyse, sonuçta Engin Çeber katledilmiştir.
Engin Çeber durup dururken ölmemiştir, işkence ile öldürülmüştür.
Bu kadar açık ve nettir her şey.
Her şey alenen ortadadır.
Bitti.
Bu konu üzerinde daha fazla konuşmanın bir anlamı var mı?
Var mı Engin Çeber cinayeti ile ilgili laf etmenin bir anlamı.
Bitti.
Engin Çeber katledildi ve bir yenisi ne zaman olacak diye bekliyoruz.
Her an ve her dakika yeni bir ismin katline tanık olacağız.
Burasını neresi sandınız?
Burasını demokrasisi gelişmiş, insanları özgürleşmeyi özümsemiş bir ülke olarak mı düşünüyorsunuz?
Gülerim.
Zaten gülüyorum hep.
Bir dergi dağıtmanın bedelidir işte Engin Çeber’in başına gelenler.
Bir ülkenin polis örgütünü tek tip bir zihniyetin egemenliğine teslim etmenin sonucudur bu durum.
Engin Çeber cinayeti nedirki?
Kaçıncıdır mesela Engin Çeber cinayeti?
Hiç düşündünüz mü?
Düşünmediyseniz bir düşünün.
Evet evet mutlaka bir düşünün bu durumu.
Gözaltına alınıp da bir daha haber alınamayanları düşünün.
Sayısını söylemeye insanın dili varmıyor ve bu konu gündemimize girdiği anda rengimiz sararıyor.
Bet beniz kalmıyor insanda.
Kaç gencini katletti bu zihniyet, bu yöntemlerle?
Kaç insanını gözünü kırpmadan öldürdü bu zihniyet, bu yöntemlerle?
Bir yenisi daha neden olmasın ki?
Metin Göktepe’nin acısı geçti mi sanıyorsunuz?
Hatırlayın.
Ailesi nasıl da mahkeme mahkeme süründürülmüştü Metin Göktepe’nin.
Mahkeminin Anadolu’da yapılmadığı kent kalmadı.
Olay İstanbul’da yaşandı ama mahkemeler teraneden bir güvenlik gerekçesi ile olmadık kentlere gönderildi.
Sonuç ise gülünçtü.
Bir gazeteci öldürülmüştü ama verilen cezalar tam bir felaket örneğiydi.
Mizaha bezenmiş mahkeme kararlarına tanık olduk.
Yok yok espri falan yapmıyorum.
Yanlış anlamayın.
“Acaba yeni bir polis cinayeti ne zaman olacak?” diye merak ediyorum.
Dur ihtarına uymadığı için gençlerin üzerine kurşun yağdıran polislerin cirit attığı bir memlekette yaşadığımız için benim bu yöndeki kaygım pek de öyle yabana atılır bir kaygı değildir.
“Acep bu gün polisten bir vukuat var mıdır?” diye gazeteleri kolaçan ederim.
Eğer yoksa bir polis vukuatı şaşırırım ben.
Garip karşılarım bu durumu.
Çok “ecayip” gelir bana bu durum.
İşkence mevzuunda memleketimizin polis örgütü hayli sabıkalıdır.
Polisin eline düşüp de işkence görmeyen kaç insan vardır acep?
Ben görmedim polisin eline düşüp de işkence tezgâhından geçmeyeni.
Şimdi böyle yazılıp ve çizildi mi hemen memleketin koltuk sevdalıları hamaset nutuklarını patlatacaklar “Güvenlik güçlerimizin moralini bozmayın, birkaç münferit olay yüzünden bütün bir teşkilatı zan altında bırakmayın” yollu terane kokan demeçleri verirler.
Münferitlik koltukta oturan yetkililerin sığındığı tek daldır.
Memleketin yüzünü aydınlık günlere çevirebilmesi için koltukta oturup yer işgal edenlerin “münferittir” kavramından uzaklaşmaları şarttır.
Aksi halde her olayı münferitlik zırvasının çerçevesine oturtup, olaylara gözünü yumarak memlekete kendilerince “en nadide” hizmetlerden sunmaya devam ederler.
Ve biz sade vatandaşlarda “bu gün polisin tezgâhında yeni bir vukuat var mıdır? diye haberleri kolaçan etmeye devam ederiz.
Bilesiniz.