- Kategori
- Güncel
Erdoğan'dan ninniler!

Hayırlı yolculuklar Sn.Başbakanım
Başbakan Erdoğan bir açılış töreninde “Yassı Ada ve Sivri Ada’yı uluslararası kongre merkezi haline getireceklerini , “Yassı Ada’yı, ‘Yaslı Ada’ olmaktan çıkarıp demokrasi ve özgürlük adası yapacaklarını söyledi.
Sayın Başbakan her zaman söylüyorum ki çok ama çok iyi bir hatip. Bir konuşuyor mangalda kül bırakmıyor ve insanları şahane bir şekilde uyutuyor. Nede olsa İmam hatipli!
Onun bu sözlerine karşılık vermem caiz oldu.
Ey başbakan! Sivri Ada Sivri, Yassı Ada Yassı kalsın sen ilk önce Yunanlılara kaptırdığımız 16 adamızdan söz et.
Ne oldu onlara?
Ege Denizi’nde Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizçik, Bulamaç, Kololimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Akdeniz’de ise Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi adalarımızda neden Yunan bayrakları dalgalanıyor?
Eşek Adası ve Nergizçik Adası ile birlikte etrafındaki adaların da, doğrudan Ekümenik Patrikliğin yetkisi altında olduğu iddiaları var. Patrikhanenin internet sitesinde sadece bu üç adanın değil diğer küçük adaların da "doğrudan Ekümenik patrikliğin yetkisi altında olduğu" iddia edildi.
Duymamış olmana imkân yok, neden bir yanıt alamadık?
Şayet işgal varsa böyle bir işgali nasıl görmemezlikten gelirsin?
Yoksa o adaları da haberimiz olmadan özelleştirdin mi?
DP Yüksek Danışma Kurul Üyesi Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, “Yunan bayrağının dalgalandığı Koyun Adası, kiliselerden yükselen çan sesleri ile inliyor. Adada bir tek cami yok, ezan sesi duyulmuyor. Ada, Yunan askerlerinin postalları altında inim inim inliyor. Müslüman olduğunu iddia eden, Meclis kürsüsünde vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağına yemin eden Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP’liler nerede?”. Diye soruyor.
Bu konuda ne zatıâlilerinizden ne de emrinizdeki o büyük medya ordusundan bir tek çıt çıkmadı. Neden?
Türkiye’ye bir kedi bile vermem diyen Barzani geliyor aklıma. Demek ki bir kedi kadar bile bizim topraklarımızın değeri yok ha?
Şimdi kalkmış Yassı Ada ve Sivri Ada’dan söz etmen tuhaf oluyor.
****
Taksim Kışlası’nı da bir kültür merkezi haline getirecekmişsin, buna sevinmedim desem yalan olur. İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar döneminde (1940) mimari ve tarihi değerine bakılmaksızın yıktırılması bence hata olmuş. Gerekçesi de Yeşil kuşağı ‘2 numaralı park’ adı ile Taksim’den başlatıp Dolmabahçe’ye kadar indirmekmiş. Yazık olmuş. Hiç bir gerekçe ile tarihi değeri olan yapılar yıkılmamalıdır.
Bak sayın başbakan, bu tarihi binayı yeniden inşa ettirmen ve kültür merkezi haline getirmek isteğin ne kadar güzelse, öte yandan aynı güzellikte tarihi bir eser olan Haydarpaşa garını da yıktırman o kadar hatadır. Sen yıktırırsın yıllar sonra da birisi gelir aynını inşa eder belki, değil mi? Onun için gel vaz geç derim Haydarpaşa’yı katletme.
****
Erdoğan konuşmasında İstanbul’la ilgili diğer projelerini de hatırlatarak, “Bir kısım medyanın” yapılan işlerden heyecan duymadığını belirterek “Bu heyecanı yaşamaktan da çok korkuyorlar. ‘Bunu yaşatırsak milletin heyecanı nereye varır diye endişe ediyorlar” diyor.
Yok, öyle bir şey ya! Bunca şehitlerden, memleketin şu halinden sonra zaten kimsede heyecan mı kaldı sanıyorsun. Millet Türkiye’yi bu hallere getirmenden kahroluyor. Vatandaş yarın ne gelecek başımıza ne gelecek endişesi içerisinde.
Bir kısım medya dediğin topu topu üç 4 ulusalcı basın birkaç tanecik te televizyon kanalı var. Bunların içerisinde de sadece Ulusal Kanal yürekli yayınlar yapıp halkı uyarıyor, bilgilendiriyor. Onları kastediyorsan vallahi ayıp ediyorsun. Zira senin arkanda olan dev bir basın ve televizyon ordusu var değil mi. Demek ki onlar da duyurmuyorlar veya halk onları yeterince izlemez olmuş.
****
Sayın başbakan tezkere hakkında da konuşuyor ve” Savaş olur mu olmaz mı? Sen orayı geç. Sen her an gerekirse savaş edecek gibi hazır olmak zorundasın. Buna hazır değilsen zaten devlet değilsin, millet olamazsın”. Diyor demesine de bir ülkenin ordusunun her an bir savaş çıkacakmış gibi her zaman hazır olacağını düşünmüyor. Ordunun anlamı budur zaten. Bunun tezkere ile ilgisi olmamalıdır.
Efendim bu tezkere niye gelmiş?. Atalarımız ‘Hazır ol cenge sulh-u salah istersen’ demiş. Hazır olacaksın, bir zulme uğrarsan gereğini yapacaksın. ‘Bir savaş başlarsa ne olur?’ Kardeşim sen hazır ol. Tezkeren elinde olsun. Gerekirse gerektiğinde gereği yapılır.
Bazen iktidarda olan bir partinin başbakanından ziyade ana muhalefet partisinin genel başkanıymışsın gibi konuşuyorsun. Mehmet Akif’ten dizeler okuyarak CHP ye çatıyorsun. Ben seni anlıyorum da acaba yandaşların ne yapmak istediğini çözebiliyorlar mı?
Diyorsun ki:
“Biz de CHP’ye diyoruz ki incitmeyin şehitlerimizi, incitmeyin bu toprakların altında kefensiz yatanları. Onlar bu milletin bekası, bağımsızlığı söz konusu olunca gözlerini kırpmadılar canlarını vermekten çekinmediler” “Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı, Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı”
Vallahi pes dedirtiyorsun.
Kimin şehit oğlu olduğunu bilmem ama cennet vatanı bu hale getiren, 2003 Tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile daha sonra 2011 tarihinde KCK operasyonlarında ele geçirilen Hakan Fidan ve yardımcısı Afet Güneş'in PKK ile vardığı mutabakatları CHP mi yaptı?
Bazen gerçekten de başbakan olduğunu unutuyorsun.
*****
İŞÇİ PARTİSİ ve BAŞARISININ SIRRI!
Sevgili ve değerli okurlarım;
Ben yüreğinde Atatürk ve vatan sevgisi taşıyan, Allahtan başka kimseden korkmayan ve de kimseye verilecek hesabı olmayan bir cumhuriyet kadınıyım. Bağımsız, mutlu, kardeşçe hep birlikte yaşayan bir Türkiye’nin olmasını istemem suçsa, o zaman suçlu sayın beni. Yazılarımda bir ayrımcılık, bir düşmanlık ve hakaret asla bulamazsınız. Bütün gayem köşelerimden haykırışlarım doğru gitmeyen bir şeylerin düzeltilmesine katkı sağlamak ve ülkemin refahı içindir.
Doğru bildiklerimi sizlerle paylaşmaya gayret ediyorum. Hepsi bu.
Yarınki yazımda sizlere Genel Başkanının (Sn. Doğu Perinçek) zindanda olduğu ama partisinin Atatürk ilkelerini sahiplenerek muhalefet boşluğunu doldurması ve de hızla yükselişe geçişinden bahsetmek istiyorum.
Sevgi ve saygılarımla…
9.Ekim.2012