Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Erguvan zamanı

Erguvan zamanı
 

İbrahim YILDIZ


Baharı müjdeleyen en güzel çiçektir Erguvan. Aslında amacım bu yazıyı erguvan zamanında yayımlamaktı ama olmadı, kısmet bu güne imiş. Selehattin İÇLİ tarafından bestelenen Hüsamettin ONGAN'ın şiirinde bahsettiği gibi Erguvan, bahara, aşka davettir...  

"Erguvan zamanı gel bana e mi,  

Bir daha hiç gitme aman ne olur,  

Çiçekler solmadan gelmeyeceksen  

Boş yere bekletme aman ne olur..."  

Bahar deyince pek çok çiçek sayabiliriz birbirinden güzel, mimozalar, manolyalar, laleler... ama illaki erguvan. Bir başka güzeldir büyülü görüntüsüyle. Ve bahara en çok yakışan çiçektir kısacık ömrüyle.  

Sabırsız erguvan güneşi hisseder hissetmez açar çiçeklerini. Yaprağının açmasını beklemeden, bilir ki ömrü kısadır, arkasında pek çok hayran bırakacaktır kendisine, ondandır belkide acelesi, kimbilir. İşte erguvan zamanıdır artık...Baharın, aşkın, erguvani düşlerin...  

"Erguvan baharın aşka daveti,  

Aşk için neyleyeyim başka daveti,  

Erguvani büyü sarmış dört yanı,  

Unutsun gönlümüz kışı, hazanı..."  

Renkleri öyle gözalıcıdırki dakikalarca alamazsınız o erguvani renklerden gözlerinizi, büyülenirsiniz güzellikler karşısında. Her güzel şey gibi, bu güzelliğin de zamanı çok ama çok kısadır. Baharın ilk güneşleriyle gelin gibi süslenen erguvan ağaçları kısa sürede yapraklanır ve erguvani düşler yerini yeşilliklere bırakır.  

Şiirlere, romanlara, şarkılara konu olan erguvan; kokusuyla, güzelliğiyle, kısa süren saltanatıyla pek çok şaire, yazara ilham kaynağı olmuştur.  

Orhan Veli'den, Ahmet Haşim'e, Şeyh Galip'ten, Baki'ye...  

"Dürr ü yâkut ile bir nahl-i murassa sandım
Erguvan üzre dökülmüş katarât-ı emtâr "
BÂKÎ
 

Bir de "Erguvan'ın Utancı" diye bilinen bir efsanesi vardır bu güzelliğin.  

"Efsaneye göre erguvanın rengi ve dallarının düzensizliği İsa’ya ihanet eden müridi Yahuda’nın utancından gelmektedir. İsa’yı ele verdikten sonra pişman olan Yahuda kendini o güne kadar beyaz açan erguvan ağacına asmıştır. Beyaz çiçekler açan erguvan ağacı da duyduğu utançtan kızararak bu rengi alır."  

Tarihteki yeri ise; Erguvan moru Bizans Hükümdarının kıyafetlerinde kullanılırmış, doğal yollarla ve zor üretilen bir renk olduğu için zenginlik ve güç belirtisiymiş. O dönemde, Padişahların dışında hiç kimse mor pelerin kullanamaz hatta bu rengi kullanamazmış.  

Hürrem Sultan'ın tutkunu olduğu bu güzelliği izlemek için en güzel yol, erguvan zamanı yapılacak boğaz turudur sanırım. Yine çok şanslısınız İstanbullu dostlar:)  

Paragraf aralarında yer verdğim, Melihat Gülses'in enfes yorumuyla can bulan şarkıyı dinlemek için buyurun dostlar...  

http://www.youtube.com/watch?v=Itn-fPpg_zM 

“Erguvanlar üzerine dökülen yağmur damlalarını, nahl-ı musarra(gelin için süslenen ağaç)üstünde inci ve yakut sandım.” Baki 

 

 

 
Toplam blog
: 184
: 2109
Kayıt tarihi
: 11.03.07
 
 

1974 Bremen doğumluyum. Hayatın Med-Cezir'lerle dolu olduğuna inanırdım; yaşaya yaşaya anladım ki ö..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara