Erkeğinin fazla şımarttığı kadınlar

Hani sana peş peşe yazdığım üç yazıyla anlattığım Adana - İstanbul yolculuğum vardı ya... Hani hemen önümde oturan kadın vardı. Hatırladın mı onu güzel okuyucum?

 Hayatından çıkarmaya çalıştığı erkeğiyle kafa yapmaya çalışması, aradığı herkese ötesini berisini çekiştirmesi öylesine zoruma gitti ki benim; ben de oturdum sana bu yazıyı yazdım güzel okuyucum.

Tren yavaş... Yollar uzun... Git git, bitmek bilmiyor meret!

Tam önümde oturan, fiziki hiçbir artısını göremediğim, saatlerce yaptığı, neredeyse birbirinin aynı tekrar konuşmalarında hiçbir üstün zeka pırıltısı, hiçbir yaratıcılık ruhu sezinliyemediğim, duygusal derinlik ve empati yapabilmekten yoksun, fazlasıyla orta zekalı, vasat hatun; ha bire erkek arkadaşına giydirmekteydi.Almış sazı eline, bam teline, bam teline vurmaktaydı adamın...

Ya adam, her kadında göreceği şeyi ilk onda gördüğü için, görmemişliğinin cezasını çekmekteydi! Ya da kadın, kendindekinin altından ya da yakuttan olduğunu sanmaktaydı!

Adamın yerinde ben olsaydım eğer, o görmemiş adamın fazlasıyla şımarttığı kadına aynen şunu söylerdim:

Sende olanın aynısı üç buçuk milyar kadında var. Bende olanın aynısı üç buçuk milyar adamda var. O zaman herkeste olanı değil, hiçkimsede olmayanı aramak lazım. O zaman bunca havalanmak niye yavrum?

Marifet, seni tamamlayanı bulmakta. Marifet, seni öptüğünde" İşte bu benim! Bu benim erkeğim! Bu benim kadınım! " dedirtebilmekte.

Marifet, sevişirken de, konuşurken de aynı zevki alacağın, aynı coşkuyu bulacağın kadını ya da adamı aramakta.

" Marifet, senin öyle ha bire saçlarınla oynamanda değil... Marifet, yan yan, baygın baygın bakıp, göz süzmende değil yavrum! Marifet, kendin olabilmekte. Marifet, kadın olabilmekte." diyebilecek cesarette adamlar çoğalmadıkça;

" Senin ilacın, bir bende var! " diyen kadınlar, hiç azalmayacak; aksine çoğalacak anlaşılan.

O yere göğe sığdıramadığı kadını, bir filme alsak da; o kadına baştan teslim olmuş adama izletsek; adamın kadına tavrı, adamın kadına bakışı değişir miydi acaba? Hiç sanmıyorum. Çünkü:

Kadın o adamı avucuna aldığından, adamın burnuna halka takılan Kocaoğlanlardan! olduğundan öylesine emindi ki; belki de aşkından yanıp tutuşan o zavallı adam, umurunda bile değildi. Kadın kendisi için yanıp tutuşan adamı, zerre kadar bile kaybetme korkusu taşımıyordu.

Marifet, sarılırken sana, ruhun olan adamı bulmakta. Marifet, seninle olabilmek için fırsat kollayan, olmadık yerde, olmadık zamanlar bulan kadını bulmakta.

Marifet, çocuğuna ana; evladına baba olabilecek olanı bulmakta. Marifet, burnuna halka takacağın kocaoğlanı!; marifet, evine hapsedeceğin Kül kedisini! bulmakta değil...

Çünkü canım:

Sende olanın aynısı üç buçuk milyar kadında var. Bende olanın aynısı üç buçuk milyar adamda var.O zaman herkeste olanı değil, hiçkimsede olmayanı aramak lazım.