Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Erkek türbanı

Erkek türbanı
 

Özgürlük inançları


Bir araştırmacı Anadolu'da yürüttükleri araştırmanın sonuçlarına dayanarak yeni dönemle birlikte yükselen bir kesim olduğunu söylemiş. Kadrolaşma ve iktidar olanaklarının sunulması bu yükselişi sağlıyormuş. Memuriyete alınmada partiye ya da bazı hareketlere yakın durmak ciddi bir tercih sebebi gibi görünüyormuş. Bir sendikanın üye sayısı desteklerle sekiz katına çıkmış. Aleviler, Romanlar, solcular, laikler devlette ve belediyelerde iş bulamamaktan yakınıyormuş. Çalışmakta olanlar da yöneticiler tarafından ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyorlarmış. İktidar ya da cemaat çevrelerine yakın olmayan esnaf ve iş adamlarında da aynı kaygılar varmış. Farklı kimlikleri ya da yaşam tarzları nedeniyle iktidar tarafından dışlandıklarını düşünüyorlarmış.

Türban da bu ayrımın simgeleşmiş görünümü sanki. Türban takan takmayan, eşi türbanlı olan olmayan... Önemli bir gösterge olmuş gibi. Artık türbanın bir özgürlük konusu olduğunu söylemek kolay değil.

İşte bu koşullarda...

Ben de türban taktım.

Evet, bunun pek alışılmış bir durum olmadığını biliyorum. Sonuçta kadınlar için düşünülmüş bir giysi. Ama herkesin yaşamının bir döneminde, gözle görünmese bile böyle bir aksesuarı taşıdığını düşünüyorum. Bu özellik insana güç veriyor, doğanın, toplumun, çevrenin etkilerinden koruyor; kendisini ayrıcalıklı bir konumda hissetmesini, güvenmesini, gelecek kaygılarının azalmasını, yaşamının daha anlamlı olmasını sağlıyor. Bu simge bazen bir din oluyor, bazen politik, toplumsal, felsefi ya da kişisel bir amaç... Ama her ne olursa olsun bir yön çiziyor, kişiyi belirli bir yöne çeviriyor.

Yeterince güçlü olsaydım yapmayabilecektim belki. Ama kendimden yarattığım düş kadını çevrenin baskısına boyun eğdi. Babası, abisi, kocası istediği için başını kapattı. Türbanın onların yolunu açabileceğini anlayınca daha da seve seve örtündü. Sorgulamaya gerek duymadı. İnançta sorulara yer yoktur.

İnançların rastlantılar ve bilinemezlikle sıkı bir ilişkisi var.

Rastlantılar olmayıp gelecek tümüyle bilinebilseydi, elbette inanca çok daha az yer düşecek, belki de tümüyle ortadan kalkacaktı.

Ama bugüne dek insan böyle bir aşamaya gelemedi. Tüm gelişmelere karşın rastlantı ve belirsizlikler büyük rol oynuyor bireyin, toplumun ve dünyanın geleceğinde. İşte bu yüzden kim olduğuna, nerede bulunup nereye gitmek istediğine karar verebilmek için bir seçim yapmak gerekiyor.

Boşlukta kaybolmamak için, yok olup gitmemek için.

Bir yön çizmek, bir seçim yapmak, bir inanca yaslanmak gerekiyor.
 
İster madde, ister ruh olsun, ister dışardan görünsün, ister düşüncelerinin gerisinde gizli kalsın, bu inanç yaşama bağlayıp geleceğinin temelini atan, bugün ayakta kalmanı sağlayan bir güç oluyor.

İnancını başına taktığın veya içinde sakladığın bir simgeye bağlayıp aklının içine hapsedersen yaşam birden kolaylaşıyor. Dış etkilere kapanıyorsun. Huzur ve güven duyuyorsun. Kendini haklı ve güçlü hissediyorsun. Çevrende senin gibilerin sayısı arttıkça daha da sertleşiyorsun. İnançların, değer yargıların öfke ve gücün altında eziliyor. Başkalarını anlaman zorlaşıyor.

Hoşuma gitmedi. Çıkardım.

(Geçmiş Yazılardan İzler)

 
Toplam blog
: 72
: 274
Kayıt tarihi
: 08.01.12
 
 

1958 doğumlu. Mühendislik eğitimi aldı. Teknik alanda çalışırken kültürel konulara ilgisini sürdü..