Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '09

 
Kategori
Deneme
 

Erkekler ne ister?

Erkekler ne ister?
 

Alıntı


Sözüm ona “modern dünyanın” insanının bunalımından bazı notalar devşirelim mi? İnsan derken sadece erkekleri anlıyor değiliz, lâkin merkeze koyacağımız nüvenin çekim gücünden faydalanmak hakkımız olsun.

Hepinizin e-posta kutusuna “erkek veya kadınlar ne ister?” başlıklı yazılar düşmüştür. Mesela kadınların hayatının cilt bakım “istasyonlarında” veya alışveriş merkezlerinde geçmekte olduğunu söyleyenler çoktur. Erkeklerin ise eline kumandayı vermenizin ve onu rahatsız etmeden işinize bakmanızın yeterli olduğu iddia edilir.

Acaba erkekler söylendiği kadar sığlar mı gerçekten?

Hemcinslerim adına konuşmak haddim değil, doğru, ama ben de bir erkeğim ve en azından dinlediklerim adına konuşmayı denemek istiyorum.

Sözgelimi, bir erkek penceresinden ne istediğimi sormuş olunuz. Beş para etmez bir siluet olduğum için bu soruya cevap veremem. Ama siz, bu soruyu, gerçek bir Türk Erkeği’ne sordunuz ise, onlardan dinlediklerimle cevaba geçeyim. Sormadıysanız yazının devamını okumayabilirsiniz.

Onlar, birer erkek adam olarak, en genel ifadesiyle bir Asena isterler!. Yani illa da istemek lazımsa ve onlara sordu iseniz isterler Asena’yı.

Peki… Asena kim?

Bir kere edep… Önce edep!

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre edep: Toplum töresine uygun davranma. İyi ahlâk, incelik, terbiye.

Sonra karakter, kişilik, değerlere bağlılık, sarsılmaz bir iman.

Oturmuş paradigmalar ister onlar. Ya da oturmaya müsait olmalılar, gelişmeye dönük bir arayış olmalı. Doğru seçim için akıl ve meseleleri çözmek için irade ve zeka.

Liderlik ruhu ve cesareti de olmalı. Uçurumun kenarına kadar gelip aşağıdaki şehre bakabilmeli ve gerçeği haykırmalı oradan.

Yüksek zirvelerde birlikte dolaşılabilmeli onunla. Bazen sonbahar ormanlarında, bazen karlı dağlarda ve bazen nehirlerde, göllerde. Pınarlardan su içmeliler birbirlerinin avucundan.

Kapris denen şeyden tümüyle arınmış olmalı. Arkadaş değil dost, sırdaş olmalı. Birlikte yürüyebilmeli, koşabilmeli veya dinlenebilmeliler.

Birlikte yemek yapabilmeli, aynı tabaktan yiyebilmeli ve aynı bardaktan içebilmeliler.

Birlikte üşüyebilirler, ama üşütmemeliler!

Ve birlikteyken ışık olmak zorundalar. Doğru bilgiyle bilgilenip insanları bilgilendirmeliler. İpe sapa gelmez şeylerle ömür tüketenler Asena olamazlar. Onlar zaten bu yazıyı da okumazlar.

Birileri bu yazının ideolojik olduğunu sanabilir. Türk kültür ve tarihi hakkında kırıntı seviyesinde bile bilgi sahibi olmayanlar için böyle bir sonuca ulaşmak çok kolaydır. Zaten yazının muhatabı da değil onlar.

Asena adaylarıdır muhatabımız. Ayrıca Asena adayları ortaya çıkıp “ben adayım” da demez!

Onlar, sahip oldukları nitelikleri fark edip değerlendirmek zorundalar. Elinde hazine bulunduran birinin onu kullanmayı akıl edemeden açlıktan ölmesi acı bir şey midir? Değildir. Bu, olsa olsa ahmaklıktır!

İşte böyle şeyler. Yazı uzadı biraz… Dahası var ama kesmek gerek.

Biz, bitirmeden “kadınlar ne ister”, ona bakalım biraz…

Kadınlar, Asena istemeyen erkek isterler. Onların birer çocukları olur, vücutları bozulmasın diye. Onlar kendi erkekleri dışında herkese güzel görünürler ama evde öyle değildirler. Onlar, saçlarını süpürge ettiklerini düşündükleri erkeklerini ancak yokluklarında severler. Hayatta iken ve varlarken, erkek yüktür onlara… Dilleriyle adam döverler pek güzel ve yaşarken öldürürler ustaca.

Erkeklerin hiç mi suçu yok? Diye soranlara olsun son sözümüz…

Var elbette. İki kaşa ve bir gülüşe kanan erkekler en suçlu! Evlenmek şart mı? Kadınsız yaşanmaz mı? Bal gibi yaşanır, Asena’yı bulana dek…

Ama önemli olan, gerçek olsa da olmasa da, o kaş ve gülüşün dışarıda arandığını düşünen (!) ve dert eden kadınların bu sözde arayışa karşı önlem almama ısrarıdır.

Ve sanırım, erkekler, ne kendilerine eş ve ne de çocuklarına ana seçmekte hünerli.

Asla anti-feminist olmayan bu yazının ana teması, modern insanın, insanlıktan sıyrılmaktaki ahmakça ısrarı ve kendini insan yapan değerlere zalimce düşmanlığıdır.

Ne yapmak gerektiğini bazen hatırlayıp, buna rağmen akıntıda sürüklenmeyi seçen insan, akıntı yolu üzerindeki girdaplarda tarifsiz acılar çekmeye mahkûm olacaktır.

Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir, denmiştir.

Ve aşık demiştir ki, güzelliğin beş para etmez, bu bendeki aşk olmasa.

Kadınlar! Güzelleşin…

Bir gün, aynadaki güzelliğiniz size ihanet etiğinde veya çirkin cesediniz omuzlandığında, nasıl da ihanet edilebildiğini göreceksiniz. Kendi kendine ihaneti insanın, modern çağın özeti gibi olacaktır.

İnsan, dışından ibaret değil! Dış sadece bir paket! Söyleyin, paketin içinde ne var?

Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil, demiş bir diğer aşık. CAN’dan ne haber?

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. (İmam-ı Gazali)

“Güneşe arkanı döndüğünde sadece gölgeni görürsün, ben onlara güneşi gösterdim aptallar parmağımı gördüler. “ (Halil CİBRAN)

Bu yazı bitmez… Keselim. Çünkü özüme bakmam gerek…

Haaaa.. Kadınlar… Onlar şimdi güzellik uzmanlarına emanet. Kaportacı da denir mi? Ya da cilt ütücüsü? Neler diyorum ben…

 
Toplam blog
: 84
: 1808
Kayıt tarihi
: 28.04.08
 
 

Elektrik mühendisi, "öğretimci", 2 çocuk babası, aslen Kuzey Kafkasyalı, Türk ve Türk'e dair olan..