- Kategori
- Deneme
Ermeni mallarına ne oldu?

Daha önce de bir kaç yazımda Ermenilerin acılarından ve yurt dışında gördüğüm Ermenilerle ilgili anılarımdan bahsetmiştim.
Ben bir Türk'üm ve gururla bunu ifade ederim. Bazıları "Ermeni Hayranı mısın ?" diye sorabilir ancak bu sadece bir empati meselesi. Çünkü yurt dışında gördüğüm Malatyalı Ermeniler Malatya'yı, Antepli Ermeniler, Antep'i çok özlüyorlardı ve memleketleri hep gözlerinde tütüyordu.
1915'te niçin sürüldüklerinden ve başlarına yolda neler geldiğinden bile bahsetmeyeceğim. Zaten o günlerin canlı tanığı olan Yazar Halide Edip Adıvar, Ermeni meselesine "Karşılıklı öldürüşmeler" diyor. Katılırız katılmayız ama karşılıklı çok acılar yaşanmış. Sebep zaten Fransa ve İngiltere gibi emperyalist güçlerin kışkırtması değil mi?
Sadece benim sorguladığım yüzyıllarca Antepte yaşamış belli varlık sahibi bu zanaatkar Ermenilerin mallarına ne olduğudur.
Acaba bunu sadece ben mi merak ediyorum derken 10 Mayısta İstanbul'da Hill Otelde "Antepte Yeni Bir Zengin Sınıfının Doğuşu 1914-1922" konulu bir konferansın yapıldığını ve önümüzdeki günlerde aynı konferansın Gaziantep'te planlandığını duydum ve memnun oldum.
"Niçin ?" derseniz , yurtdışına sürülen Ermeni vatandaşların mallarına sahip çıkabilmeleri için 5 yıl gibi kısa bir süre tanınmış, zaten gelmeyen zavallıların tüm malları ise çıkarılan bir kanunla Antep'in açgözlü zenginlerince kapışılmıştır. Sanırım diğer iller de öyle. Vicdan sahibi, bu mallara "haram" diye elini sürmeyen zengin ve asil ailelere elbette sözümüz olamaz.
EMVAL-İ METRUKE (Terkedilmiş Mallar) denilen bu saçma yağma kanununa göre ve sözde ihalelerle tüm Ermeni konakları, bağları, bahçeleri, dükkanları yok pahasına adeta kapışılmıştır.
Düşünüyorum da niçin bu mallar terkedilmiş olsun ki? Bunlar belki İmparatorluk zamanında terkedildi ama ya Cumhuriyet kurulduktan sonra? Hak sahibinin hakkı teslim edilmeli değil mi? İslama, hukuka, adalete, ahlaka, insanlığa uygun olan da bu değil miydi ?
Çoğu kişi "Bunları satın aldılar." dese de bir pencere, kapı fiyatına koca bir konak satın alınmıştır.
Hatta Gaziantepte Binevlerden Üniversiteye kadar kıymetli Ermeni arazilerini üzerine geçiren Hayri adlı biri için "Antepli Heyrinin yemeyle malı mı biter ağam ? " şeklinde deyim oluşturulmuştur.
Aradan yıllar da geçse haklının hakkını alması, adaletin yerini bulması, demokratik bir ülke açısından bence çok önemli. Bazıları Ermenilerden özür dilenmesini çok yersiz bulsa da geçmiş acıların unutulması açısından bunlar gerekli diye düşünüyorum. Önemli olan dün konuşamadıklarınızla bu gün oturup konuşmanızdır.
Umarım Emval-i Metruke kanunu zenginlerinin haksız edindikleri mallar gerçek sahiplerini bulur ya da hiç değilse hazineye gelir kaydedilir.
Yıllar önce Almanya'dan veya Avrupa'nın başka bir ülkesinden emekli olmuş Türk vatandaşlarının hakları öldükten sonra dahi Türkiyedeki akrabalarına teslim ediliyor. İşte adalet budur. Türkiye'de bu konuda Hak ve Adalet sınavını başarıyla verebilmelidir.
Bu konuda çalışma yapan konuşmacı ve araştırmacı Ümit Kurt'u yürekten kutluyorum.