- Kategori
- Sosyoloji
Ermeni soykırımı iddialarına yargı yolu

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu sorunu uluslararası tahkime taşıması ile ilgili düşüncesi kamuoyunda büyük heyecan yarattı ve merak da uyandırdı! Nasıl mı?
AKP iktidarı Ermeni meselesinin çözümü istikametinde ikinci çıkışı idi bu. Gerçi bu öneriye CHP'li kurmaylar da sahip çıkıyorlar. AKP Hükümeti 2004 yılında Ermenilere, tarihçilerden oluşacak bir komitenin kurulması teklifini götürmüştü. Ret edildi. Tarihçilere de arşivlerini açmadılar. Ermeni diasporası ABD Kongresi'nden bilinen tasarının geçmesi için çalışmayı yeğlemişti.
Gerçekten; bir sorun uluslararası tahkime nasıl taşınacaktı? Tek bir ülkenin taraf olduğu bir çalışmadan nasıl bir sonuç çıkabilirdi? Bir çok ülke parlamentolarını mahkemelere dönüştürerek soykırım iddialarını kabul etme yoluna gitmişlerdi. Bu durum; diğer uluslararası mahkemeleri yok saymak anlamı taşımıyor muydu? Soykırım iddiasında topyekün bir ulus suçlanabilir miydi? Bırakınız suçlamayı mahkum edilebilir miydi?
Neden Ermeni diasporası tek yanlı, dayatmacı, meseleleri konuşmaktan kaçınan ''hep haklı'' pozisyonunda kendini görmeye çalışıyordu?
Bu soruların yanıtlarını arayabileceğimiz yargı yolunun deliller ile biçimlendirilmesi gereken kulvarına Türkiye adım atmak istiyor. Ben böyle anlıyorum.
Ya Ermenistan!
Ermenistan Basın Kulübü Başkanı Boris Navarsitiyan, Uluslararası tahkime gitmenin sorunun çözümüne yardımcı olur, diyor. Gerçekten memnuniyet verici bir açıklama ama, Ermenistan'daki Hükümet ne der? Bir de yargılama yolunun BM aracılığı ile yapılabilirse; objektif ve şeffaf olunabilirse ancak sonuç almak mümkün olabilecektir.
Ece Temelkuran'ın reportajından öğreniyorum; bir zamanlar Asalan'ın da avukatlığını yapan Patrick Deveciyan o ruhunu sarmalayan kin, nefret duyguları ile nefes alıp veren, adeta bir ulustan intikam alır gibi hareket etmesi sorunları çözmez. Sağı, solu suçlamayı bırakmalıdır. Bütün ülkelerin tarih kitaplarına soykırım ile ilgili nefret sözcüklerinin yazılması da sorunların devamı anlamını taşır.
Eski Büyükelçilerimizden Yalım Eralp'in söylediği gibi 1915 olaylarını nitelendirmek gerekiyor.
Prof. Dr. Metin Ayışığı, Tehcir Soykırım Anlamı Taşır mı? isimli bilimsel makalesinde Amerikalı bazı bilim adamlarının bu süreci inceleyen raporlarından bahsetmektedir. O raporlarda soykırım yargısı çıkmamaktadır. Önemli delillerdir.
Şu da unutulmamalıdır; 1948 soykırım yasasında; suç bireyseldir, uluslar ve devletler suçlanamaz, der. Bir de mahkeme kararı gerekiyor..
Türkiye çok iyi bir çıkış yapmaya hazırlanmaktadır.
Hiç bir ülke parlamentosunun bir mahkeme gibi algılanmasına izin vermemelidir...
Sivil toplum kuruluşlarının da bu süreçte oluşturacakları projeler ile çalışmaları gerekiyor. Çok iyi hazırlanmak gerekiyor.