Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '07

 
Kategori
Eğitim
 

Ertelenen Hayal Kırıklıkları

Ertelenen Hayal Kırıklıkları
 

Çocuklarımızın hayal kırıklıklarını hep erteleriz. Okula başladığı zaman öğretmenlerine rica ederiz “Aman hocam kızım çok hassastır lütfen onu bağırmayın.” deriz. Çocuğumuz dersini iyi öğrenmesin varsın önemli değildir. Bizim için tek önemli olan çocuğumuzun mutluluğudur. Yeter ki çocuğumuz üzülmesin diye ödevini bile kendimiz yaparız. Keyfi yerinde olmadığı zaman okula göndermeyiz.

Okul arasında yapılan toplantıların birinde okula bir sene boyunca sadece 3–5 gün gelen öğrenciler müdürün ısrarıyla sınıf geçirilir. Tüm derslerde başarısız olan öğrenci de sınıf geçirilir öğretmenlerin oflayıp puflamalarına rağmen. Çocuğun hayal kırıklığı ertelenmiştir.

Ailede büyük bir heyecan vardır. Anne ve baba çocuklarının kötü karnelerini beklemektedirler. Kapı çalınca isteksizce açılır. Karne görülünce çok sevinilir. Notlar pek yüksek olmasa da sınıf geçilmiştir. Ailenin içinde bir umut yeşerir. Karnenin olumsuzluklarına rağmen çocukları ilerde üniversiteye girebilir.

Komşu gelince “Sorma komşu, biz karnesinde zayıf bekliyorduk hiç gelmemiş sınıfını geçmiş iyi kötü okulu bitirdi. Bundan sonra özel ders aldırıp notlarını yükselteceğiz.” diye gururlanılır.

Sonra OKS sınavı gelir çatar. Sınavı beklenildiği üzere kötü geçer ama anne, babanın çocuklarına karşı umutları hiç tükenmez, “Ne olacak canım sınavda heyecanlanmış, zamanı ayarlayamamış, sınıfında gürültü varmış aklı karışmış…” gibi bahaneler sürer gider.

Hastasına doğru teşhis koyamayan doktor gibi anne ve baba sorunu yine görememiş hayal kırıklığını ertelemişlerdir.

Lise başlar. Para varsa özel okula yoksa devlet okuluna gönderilir. Dersler yine felakettir. Bu sefer yardımlarına “seçim affı” yetişir. Genç tam sınıfta kalacakken yine geçer. Bu arada özel dersler, dershaneler başlamıştır. Öğretmenleri sorunun ne olduğunu bilmelerine rağmen para musluğu kesileceği için hep umut verirler aileye. “Oğlunuzun durumu iyi, gelişme var, şu derse biraz daha çalışsın” gibi masallarla aile uyutulur.

Üniversite sınavı gelir çatar. Bir gün önce erkenden yatırılır genç. Sabah güzel bir kahvaltı hazırlanır. Kahvaltının üstüne kahve içirilir ki zekâsı açılsın diye. Sınav yerine gidilir. Çalan zil ile bekleyiş başlar. Sınav çok iyi geçmiştir zira kendilerine göre.

Bir ay sonra sınav açıklanır. Gazeteler başlıklar atar dev puntolarla, “ÖSS’de kırk bin genç sıfır puan aldı, eğitim sistemimize neler oluyor!”

İlköğretimden beri sürekli hayal kırıklığı ertelenen genç on sekiz yaşında kendini kırılmış olarak bulur. Artık yapacak bir becerisi bile yoktur. Bunlardan daha önemlisi koskoca bir “sıfırdır” elinden bir iş gelmeyen. Kendisi gibi kırılan bir buçuk genç gibi çaresizce kalakalmıştır. Üstelik hayat okulunun tek ders sınavı yoktur.

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...