Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Ertesi gün

Ertesi gün
 

“Çelik mavisi gözleriyle gözlerimin derinine baktı anlamlı- anlamlı ama konuşmadan! İnce ihtiraslı dudaklarından sadece iki kelime duymak istedim ama çıkmadı; söyleyemedi. Oysa??? Ben onu çok seviyorum!”

 

*

“Babacığım babalar günün kutlu olsun”

“Senin de oğul, seninki de”

Oysa babasına anlatmak istediği o kadar çok hikayesi vardı. Ama babası onu dinlemezdi ki! Yani dinleseydi bile, anlamazdı! Aralarında yıllar olmasının dışında sonsuz bir anlayış farklılığı vardı. Birisi olaylara dünyadan bakıyorsa, diğeri uzaydan!

“Baba, seni seviyorum”

 

*

“Bazen detaylar, ince detaylar, herhangi birini mükemmel kılabilirdi. Oysa mükemmellik KOÇ 2000 projesinin sloganıydı. Bu proje ise KALDER’in (Kalite derneğinin) 13 maddelik deklerasyonundan ibaretti.”

Bir kaliteciden Toplam Kalite dışında ne beklenebilirdi? Sanırsın esnek üretim sistemlerinin mucidi Japonların, fikir babası, Amerikalı Deming’in ta kendisi!

“Ben kaliteyi seviyorum”

 

*

“Bana yalan söyledin, beni herkesten, her şeyden fazla sevdiğini söylemiştin! Ama şimdi benimle mutlu olmadığını, beni terk edeceğini söylüyorsun! Sen bir yalancısın!”

“Hayır, doğruyu söylüyordum. Evet, seni halen çok seviyorum. Sadece seni severken kendimi sevmeyi başaramıyorum! Nasıl yaman bir çelişki ama doğruyu söylüyorum... Sana ne kadar bağlanırsam, kendimden o kadar uzaklaşıyorum. Öyle oluyor ki sanki hep biz varmışız gibi ve ben yokmuşum gibi! Aşk nefes almamı engelliyor. Sana o kadar çok aşığım ki sensiz olduğum her an beynimin bir köşesinde seni düşünüyorum. Artık senden başka hiçbir şeyin önemi kalmadı hayatımda! Yatağın içi ve dışı fark etmiyor, benim için hep sen varsın... Bazen öyle oluyor ki mideme bir ağrı giriyor ve anlıyorum ki yine sebep sana duyduğum özlem! Ben böyle yaşayamayacağım; seni çok seviyorum!”

 

*

“Göbekli olmam seni hiç mi rahatsız etmiyor?”

“Senin her halin benim için seksi! Göbeğin mi? Bana sarıldığında göbeğin mi kalıyor? O sımsıkı kollarının arasında güvenden kendimi kaybediyorum. Sanki okyanusta yolculuk yaparken aniden karşımıza çıkan çarşaf bir deniz ile ilgili hissettiğim bir duygu bu! Seni seviyorum aşkım!”

“Garip değil mi? Senin gibi hissetmesem de ben de seni seviyorum!”

 

*

“Senin için bak kanımı akıtıyorum. Haydi sen de aynısını yap!”

“Ama kolunu keserken canın acımıyor mu?”

“Senin için bir şey yaparken içimi sonsuz bir sıcaklık kaplıyor ve bulutların üzerinde uçuyormuşum gibi hissediyorum”

“Delisin sen!”

“Hayır, sadece seni kendimden daha çok seviyorum!!!”

 

*

“Aranızda ne var?”

“Aslında hiçbir şey, aslında her şey!”

“Seviyor musun?”

“Bilmem”

“Bilmem de ne demek?”

“Üzerinde hiç düşünmedim demek!”

“Yani???”

“Yanisi ilk karşılaştığımızdan bu yana beraberiz. Ve beraber büyüdük. Yanisi, düşünecek pek bir şeyim yok!”

“Aşık mısın?”

“Önemi var mı? Sizin aşk dediğiniz duygu yoğunluğunu ben anlamıyorum. Ve özellikle şu isimlendirme ihtiyacını! Adını koyduğumuzda duygularımızı yatağımıza mı götüreceğiz?”

“Sen bilgesin!”

“Hayır, ben Kızılderili'yim! Ben hayatı sizler gibi sorgulamıyorum, hayatı bana sunulduğu biçimde yaşıyorum. Tabiat ana kadar kabullenirim yaşadıklarımı. Hiçbir şeyi hiçbir yere gömmeden sadece benim ve bana sunulduğu için yaşarım. Hayatım ve doğa benim için değerlidir!”

Sustu...

 

*

Ve ertesi gün yepyeni bir güne adım attı. Nefesini en derinine, göğsüne çekerek mis gibi kokan doğa karşısında “Allah’a şükrederek” besmele ile başladı güne. Nihayetinde artık büyümüştü!!!

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..