Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eş-Şebab örgütü kanlı eylemler yapabilirmiş!

Eş-Şebab örgütü kanlı eylemler yapabilirmiş!
 

Kaynak: İnternet


An itibariyle ülke alarm durumuna geçmiş arkadaşlar, Eş-Şebab örgütü kanlı eylemler yapabilirmiş ülkemizde…

Suriye, Somali, IŞİD, El-Kaide bağlantılı durumlardan bize ne diyebilirdik eğer ki bazı tapeleri falan dinlemeseydik…

Sahi; o kadar tape dinledik, abi; bizden başka endişelenen olmadı ya!

Adamlar savaş çıkartmaya çalışmışlar, montaj bile demeden tele-kulak durumuyla mağdur olmayı başardılar ya; daha ne diyeyim?

Suriyelileri aldık, buyur ettik; insanlık falan dendi, kendi insanına sağlamadığın desteği ne diye başkasına veriyorsun dedik; cevap alamadık!

Mısır’ın, Suriye’nin iç işlerine neden karışıyoruz diye sorduk; bela okumayan kalmadı! Arkadaş, önce ülkendeki çocukları koru dedik, koruyoruz demeye getirdiler; SGK’dan borçlar çıkıp-duruyor; Suriyeli hastaneye gittiğinde bakılıyor da, Türk evladı gittiğinde bakılmıyor!

Üniversiteye girmeye çalışan Türk evladı çalışıp-çırpınırken, Suriyeli genç istediği bölüme şrak diye giriyor; buyur eden başbakan amcası seç istediğin bölümü demiş, seçecek elbet, salak mı yani?

Bizim gençlerin ana-babaları sünnü- alevi diye tartışadursunlar; Hoca efendi mi Tayyip mi diye birbirlerini yemeye devam etsinler; sınırlarda oluşan güvenlik açıkları, kendilerine dokunmadıkça, önemli değildiler…

Ekonomi de önemli değildi zaten; söylenene inanmayı tercih edenler peynirin kilosunun neden bu kadar pahalı olduğunu sorgulamıyorlar; et neden bu kadar uçuk fiyatta; arkadaş, pirzola yedirebiliyor musun çocuğuna bayram günleri dışında?

******

Bunları görmüyor, bilmiyorsun; tamam… Ne mutlu ki bir çok kişinin sahip olamadığı şartlar altında yaşıyorsun; ne diyeyim, daim olsun!

Ve fakat var ya, aynı mutluluğu, şansı yakalayamayanlar da var; onların çocukları daha çok ölüyor askeri görevini tamamlamaya çalışırken; mesela hastalıktan da daha kolay ölüyorlar; ümitsizlik omuzlarına fazlaca yüklendiği için yaşamdan vazgeçmeleri de sizlere oranla daha fazla…

******

Bz bunları derken “Vatan haini” damgası vurulmayı bile göze almışken, sınırlerın elek haline gelmesinden asla utanmayan, onlar utanmazken destekleyenler de asla burunlarından kıl aldırmazken ortaya çıkan durumları “Şok! Aman ne şok! Vallahi de Şokkkk” diye değerlendirenler komik duruma düşüyorlar ama daha da komik olanı “Trafoya kedi girdi” diye açıklama yapan bakana inananlardan daha da komikliklere inanmayı bekliyorken, fazlaca da yaratıcı olmak gerekmediğini düşünen bürokratlara hak vermemek elde değil!

Bünyelerini zorlamaya gerek yok, yani; ne deselerinananlar varken, inanmayanları sindirmek de kolay!

******

Sanki ülke öyle gülistanlıkmış, hiçbir problem yokmuş gibi “Dış güçlere karşı” acil uyarı yapılmış!

Komik tabii ki; günlerdir ülkenin tüm polis güçleri 1 Mayıs için Taksim Meydanı’na konuşlandırıldı; yetmez diyerek destek istendi.

Var ya, Tomalara su sağlayacağız derken barajlar kurudu diyeceğim ama barajlar satılmış üç kuruşa zaten!

Elektrik üretemediği için, yağışlar olmamış diyorlar ama yağıştan ürünler zarar gördü, o başka, elektrik ithal edecekmişiz!

******

İthalatı-ihracatı bilmesen sevineceksin neredeyse; vay be ülkem ne hale geldi diyeceksin! A salak arkadaşım; ihraç etsen sevin de, ithal etmenin başka ülkelere kazanç sağladığını bi öğren istersen!

“Dış Ticaret” diyorlar ya; dış ticaretin bir ihracatı bir de ithalatı var; ihracat yapıyorsan iyi, ithalat yapıyorsan kötü! Hah, şöyle bir yerleştir kafana!...

******

Şimdi ülkenin savunma konusuna geçebiliriz; aklı ihracat ve ithalatın gerçekliğine basan biri ülke savunması konusunda da aklı selim davranabilir diye düşünüyorum; sahi, niye ülkemize bu kadar yabancı sokuldu? Bu yabancılar gider mi? (Bence gitmezler!)

Niye bu yabancılara sağlanan olanaklar benim-senin çocuğuna sağlanmıyor?

Hiç mi merak etmiyorsun, hakikaten?

Mesela, çocuğun harıl-harıl sınava hazırlanırken, belki de terör estirmeye gelen bir adamın çocuğuna sağlanan olanakların vergilerini paşa-paşa ödeyen vatandaşın çocuğundan çalınan bir hak olduğunu hala anlamayıp; anlayıp da kabul edenlerin ya kendi çocuklarını, vatanını sevmediğini düşünürüm ya da sunulan başka şeyler vardır ki makarna, kömür falan yeterli değildir!

******

Bilmem nere bizi tehdit ediyormuş, bilmem neden korkmalıymışız; bizi içeriden vuranlar varken dışarıdan gelenlere çocuklarımızı mı kum torbası gibi sıralayacağız?

Güya dünya liderimizin başarısını herkes kıskanıyormuş da, ekonomimiz öyle gelişmiş ki tüm dünya bizden korkuyormuş, falan!

Ayol, biz konuşmaktan, fikrimizi belirtmekten korkuyoruz!

Üç yumurta alırken cebimize giden elimiz korkuyor; demeyeyim diyorum ama demeden de olmuyor: Etin kilosu otuz lira, peynirin en ucuzu yirmi; asgari ücret mi?

Oooo, hani sıfırlansın diyen tapeler var ya, hani unutuldu gitti, oradaki rakamların blmem kaç binde biri mi, milyonda biri mi?

******

Suriye’ye silah yardımı mı yapmıştık? Amann… Neyse ne… Cumhurbaşkanı Erdoğan mı olur? Gül’e hangi pozisyon verilir?

Fenerbahçe de şampiyon oldu, zaten!

******

1 Mayıs kutlamaları gibi pek ciddi bir sıkıntı varken Eş-Şebab örgütünün mü peşine düşecek şimdi polis kuvvetleri? Yok canım; onlardan zarar gelmez! Zarar gelse-gelse 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlerden gelir ki zaten görün bakın tüm kendi halkını düşman belleyen hükümetin talimatları doğrultusunda 1 Mayıs İşçi Bayramı sonucunda bir çok insan gözaltına alınırken bir yerlerde patlamalar olur ve o patlamalar da ya dış mihraklardır ya da hükümete darbe girişiminde bulunanlardır; ve hatta Penisilvanyadan talimat almışlardır!

******

Hayat bazılarına hakikaten çok güzel; düşünmek, irdelemek, birilerini yargılamadan önce kendini yargılamak zor ve meşakkatli işler.

Nasıl diyeyim; anne-babası ile ilgilidir, muhakkak, dünyaya gelen her bebek anne ve babasından genler taşıyarak gelir dünyaya. Yetiştirilme aşaması belki de daha önemlidir; niyeyse böyle düşünüyorum ama yanılıyor da olabilirim.

******

Birileri kendini hep haklı görür, böyle biri olamadım!

Birileri hep kendini eleştirir durur; aha da ben!

Hangisi doğru, ahkam kesmem mümkün değil elbet, tek savunabildiğim bir şey var: Kendimi eleştirdiğim sürece daha doğruya ulaştığımı hissediyorum; yanlışları eleştirmekten korktuğum sürece kendime olan saygımı yitiriyorum; kimse ne kusuruma baksın ne de korkutmaya çalışsın: Elli yaşıma gelene dek ne ekmeğimi siz verdiniz, ne sırtımı sıvazladınız!

Haa, yanlışınıza ortak edip de sırtımı sıvazlamanıza da, üç-beş lira ile mali sıkıntımı gidermenize de izin vermezdim, o başka!

******

Ülkenin eğitim almış ama yardıma gereksinim duyan insanlarına “Sadaka bekleyen” muamelesi yapan bir iktidarın yurt dışından terörist ithaline “İyilik” kılıfı uydurmasını da çok görmemek lazım!

Men dakka dukka!

Hala anlayamayanlar var ya; hakikaten ne olursa anlarlar?

       

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..