Eşitlik

İnsan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ile toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşamasını ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadi ve mali tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun bir biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirleri alan, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı, kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimi uygulayan devlet SOSYAL HUKUK DEVLETİDİR. Buradan yola çıkacak olursak; Sosyal devlet, sosyal güvenlik ve sosyal eşitlik ilkelerine dayanır. Sosyal güvenlik bireylerin var olma yani ayakta kalabilme şartlarının eksikliği veya ortadan kalkması sonuçlarını doğurabilecek kriz durumlarında (fakirlik, hastalık, işsizlik) devreye girecek kurumların (sosyal sigorta kurumları, sosyal yardımlar gibi) oluşturulması ve desteklenmesidir. Sosyal eşitlik ise eşitlik türlerinden birisi olarak Eğitim konusunda eşitlik önemli bir yer tutmakla birlikte Eğitimin temel ilkelerinden en önemlisi eşitlik ilkesidir. Günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nde Devlet Eğitim sistemi bilerek veya bilmeyerek çökertilmiş sürekli karışıklıklar yaşatılmakta ve bir türlü sistem istenildiği veya istenilmediği çizgiye getirilememektedir. Bunlar yetmez miş gibi dershanecilik bitirilmeye çalışılmakta ve bunun yanında kapatılan dershaneler özel okullara dönüştürülmektedir. Türkiye’de yaşayan kişilerin refah düzeyleri çok mu yükseldi de bizlerin haberi yok. Asgari ücretin 1000 (Bin) TL. Altında olduğu düşünüldüğünde bu ailelerin çocukları bu okullarda nasıl eğitim göreceklerdir. Bu bir bölücülük ayrımcılık adam kayırma değil de nedir. Ha diyeceksiniz ki parası olanlar özel okullarda okusunlar eskiden öyleydi zaten şimdi ne değişti. Mülteciler geldi, yeni oluşturulmaya çalışılan sistemde eyaletler gündemde, etnik guruplar doğrudan okul açıp eğitim yapamazken özel dershanelerin okullara dönmesi ile bunların da önü açılmış oldu. Haydi bunları da anladım Devletin sosyal anlayışı nerede kaldı. Bu okullara gönderilecek olan çocuklara teşvik adı altında destekleme neden veriliyor. Ben vergi verirken ben çocuklarımı özel okula gönderemez iken, ben asgari ücretle evimi geçindirmeye çalışırken çocuklarım devlet okullarına giderken benden alınan ve benim gibi yaşayan kişilerin sırtından özel okullarda okuyacaklara destekleme yapılması hangi sisteme sığar. Bu ödenecek paralar nereden karşılanacak Devletin Kasasından değil mi? Devletin kasasından karşılanacak ise benim çocuğumla bu özellerde okuyan çocuklar nasıl olacakta aynı sınavlara girerek Üniversitelerde okuyabilecek aradaki engeller uçurumlara dönüşecek. Buradan seslenmek istiyorum bu adaletsizliğe dur denmesi gerekir, Cumhuriyetin adalet timsali olan vicdanlı Hakimleri, Savcıları burada anayasal suç işlenmekte bunlara düre denmesi gerekiyor bu sosyal patlamaya sebep verecek olan yapılanmaya dur denmesi ümit ederek savcıları göreve davet ediyorum. Benim çocuğum özel okullarda okuyamayacak, üniversiteye belki gidemeyecek ancak bu sistem benim vergilerimle benim gibilerin destekleri ile özel okullara kayıt yaptıranları desteklemekle hakkımızdan feragat edeceğiz bunu hangi kul hangi sistem kabul edebilir anlamak mümkün değil. Şimdi bizim cumhuriyetle birlikte yaşadığımız kırılma bu noktadadır. Artık hiç kimse egemenliğin ilahi olduğuna inanmıyor. Dolayısıyla devleti algılayışımız da değişikliğe uğramaktadır Ancak gelenek değişik motifleriyle eski otorite biçimlerini günümüze taşıyor. Devleti, vatandaşlığı, hakkı, anayasayı, hukuk devleti kavramlarını algılama zorluğumuz millet olarak bu noktada bütünlük arz ediyor. Bizlerin gidecek başka bir toprağı ve vatanı yoktur. Bu sistemde sistemi oluşturan millet ancak emekçi millet çoğunluk olan millet unutulmamalıdır, ezilmemelidir. Saygılarımla. SHG 22.05.2015