- Kategori
- İlişkiler
Evdeki huzur

Herkesin kendi düşüncelerini, kendi değer yargılarını doğru bulduğu ve karşısındakine empoze etmeye çalıştığı günümüzde bir insanı olduğu gibi kabul edebilmek ve ona saygı duyabilmek ne büyük bir erdem…Bunu yapabilenler karşısındakinin gözüyle olaylara bakabilen ve bu sebeple de neden böyle gördüğünü anlayabilen insanlar…
Karşındakini yargılamadan olduğu gibi kabul edebilmek gereksiz çatışmalara, çekişmelere girmeyi önlüyor, ilişkinin istenilen düzeyde saygı içinde yürüyebilmesine olanak sağlıyor. Bu aile içi ilişkilerde de, sosyal ilişkilerde de geçerli… Saygı ve kabule dayalı ilişkiler içinde insan yaratıcı, üretici olabiliyor. Kendisini değerli ve mutlu hissedebiliyor. Bunun hiç de kolay bir şey olmadığı kesin ama çabalamak lazım. Çünkü bunu başarabilenler yaşamlarını öyle kolaylaştırıyor ve öyle hafifliyorlar ki!
Günlük yaşam içinde canınızı sıkan, değişmesini istediğiniz ne çok insan var değil mi? Evli olanlar için listenin başında eşleri gelir genellikle. Ama eşiniz de dahil olmak üzere hiç kimseyi değiştirebilme gücüne sahip değilsiniz, dünyaya getirdiğiniz, eğitimini kendinizin verdiği çocuklarınızı bile! Değiştirmeye çalışmak ve yersiz beklenti içinde olmak anlaşmazlıklarıve mutsuzlukları daha da büyütmekten başka işe yaramaz. Özellikle de ev içinde eş ve çocuklarla olan ilişkiyi daha da içinden çıkılmayan bir noktaya götürdüğü kesin.
Çocuklar büyüyüp, bir ergen olmaya başladıklarında eşler arasında da, çocuklar arasında da zaman zaman problemlerin yaşanması son derece doğaldır .Önemli olan sakin kalabilmeyi, karşılıklı konuşabilmeyi ve birbirini anlamak için özen göstermeyi sürdürmek.
Aile üyeleri eğer birbirlerini oldukları gibi kabul etmeyi öğrenemez ve onun gözleriyle de görmeye çalışmazsa, bir süre sonra herkes birbirini yokmuş gibi düşünmeye, önemsememeye başlar. Eşlerin birbirini veya çocuklardan birinin ebeveynlerden birini ya da her ikisini yok saydığı durumlarda zaman içinde kızgınlık ve öfke pekişerek, olumsuz duyguların patlak vermesiyle iş savaşa gider.
Aile içinde “hep alt etmek, üstte kalmaya çalışmak” diye bir şey olmadığını öğrenmek ve çocuklara da bu konuda örnek olmak gerek. Bunu yapan her kimse verilmek istenen mesaj hep aynıdır. “ Benim istediğim olacak, çünkü ben sizden daha güçlüyüm” .Bunu çocuğunuza ya da eşinize yaparsanız süregelen bu kişilik savaşı bir süre sonra karşılıklı meydan okumaya dönüşür ve taraflar yıprandıkları ve yıpratıldıkları için olayları ve birbirlerini gerçekçi bir gözle değerlendirme şanslarını tamamen kaybederler.
Ev içinde savaş halinde olmak sevdiklerinizle birlikte kendinizi de yok etmektir. Kusursuz eş, kusursuz evlat yoktur! Başkalarının saygısızlıklarını, kötü huylarını ve size karşı yapmış olduğu hataları her zaman kabul etmeniz gerekmiyor, insan eylemlerini zaman içinde değiştirebilir fakat öz benliğini değiştiremez, değiştiremediğiniz boyutunu olduğu gibi kabul etmeniz önemlidir. Bu güne kadar her şeyin yanlış gittiğini düşünseniz bile hala bir şans var.
Bir zamanlar televizyonda bir reklam filmi hatırlıyorum, şöyle bir cümle geçerdi sonunda…
“Evdeki huzur, işte gerçek mutluluk budur! “
Gerçek mutluluğun kendi ellerinizde olduğunu unutmayın…