Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '09

 
Kategori
Haber
 

Evet Senatör, “en güzel günler henüz yaşanmamış olanlardır”

Evet Senatör, “en güzel günler henüz yaşanmamış olanlardır”
 

telegraph.co.uk


Kennedy soyadı siyasette bir marka. Papandreu, Mitsotakis ve Menderesler gibi … Senatör Edward Kennedy sonsuzluğa uğurlanırken en anlamlı açıklama, Nelson Mandela Vakfı’ndan geldi: “Özgürlük mücadelesinin Batı'dan yaygın destek görmediği bir dönemde ırk ayrımcısı rejime karşı mücadelede sesini yükselttiğini unutmayacağız ...”

Belli ki, Senatör, aile ağacını taşıyanlardandı; çevre ve sağlık konusunda Obama yönetimine büyük bir ilham kaynağı oluşturuyordu. ABD’nin efsane başkanı ağabeyi John F. Kennedy’nin seçim kampanyalarında siyaseti öğrendi. O’nun 1963’te ve sonra da diğer ağabeyi Senatör Robert Kennedy’nin 1968’te suikaste kurban gitmeleri ile siyasetin “ilerici” yüzlerinin yalnız “geri kalmışlık” toplumlarına özgü olmayan bedelleri ödediğini öğrendi.

Tabii, siyasette Bush ailesi gibi başka aileler de var. Onlara yönelik muhalefetin temalarıysa, otokritik eğilimleri ile oğullarını ya da eşlerini belediye başkanlıklarına veya Parti liderliklerine yakıştıran toplumlardaki siyaset beylerine yönelik tepkileri anımsatıyor.

Sanırım, temel ayraç, özgürlük, barış ve refahın herkes için istenebilirliği ya da kaybedilmesine tahammül olmayan gücün belli ellerde toplanarak, savaş programları dahil, halklardan çok fazla özveri talep edilmesi arasında bir yerlerde saklı…

Demokrat Kennedy ailesinin siyasal genleri buradan bakılınca “sosyal demokrat” olarak okunabilir… İnsan hak ve özgürlüklerinin, düşünce, mülk edinme, var’lığını sürdürme diye başlayan kültürel ve siyasal haklara varan öyküsünün Atlantik’ten esen desteğidir.

Ne denli içten ne denli etkilidir; o, tartışılır. Bize faturası nedir, o, ayrı bir yazının konusudur… O arada, Dünya’nın tek kutuplu kalmaması gereği en başta Dünya ligi üst klasmanındakilerin, takım kurarken tek seçiciliğe ve toplumlarının da tek seçeneğe mahkum olmamasıyla ilintilidir.

Bu açıdan bakılınca ve bir gazi olarak 43 yaşında ABD Başkanlığı’nı kazanan John F. Kennedy’nin siyaseti milat olarak alınınca, ırk ayrımcılığıyla mücadelenin, nihayet Mandela’nın zindandan başkanlığa, Obama’nın da Beyaz Saray’a yerleşeceği bir süreç olduğu düşünülebilir.

Mağrip ülkelerine bağımsızlıklarını getirecek duyarlılık ile Küba füze krizindeki sekterlik birbiriyle çelişse de dış politikanın içeride alınacak oylarla yönetilebildiği bir “zamanlar” Amerika’nın gerçeği kavranabilir. (Tabii o durum değişmiş, artık dış saldırgan siyaset üzerinden içeride oy alınması yolu geçer akçe haline gelmişti(r)...)

Sosyal haklar, sosyal yardımlar, ailenin desteklenmesi, liberal ekonomi içinde bile kamu yatırımcılığının önemsenmesi de “ağabey” Kennedy’dir, McCarthy’nin “komünistleri fişleyen” kafatasçı avına karşı ikircikli kalınması da Kennedy’dir. Ama yine de Kennedy haleflerinin dolduramayacağı bir boşluğun adıdır. Vurulması, kimilerine göre, “düzenden birkaç adım ileri” gitmesindendir.

Şimdi bir Kennedy daha gidiyor… Siyasetin köhnemiş yüzünün gadrine uğradığımız günlerde bir değerli Türk bilim insanının söylediklerini anımsıyorum: “Bülend Bey, (siyasetin) yönetenlerin ailelerinden aldıkları kültür çok önemlidir”

Dilerim barışçıl, hakça bir kültürün izleri her yerde yükselir ve yaşanılan günler en güzel günler haline geliverir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..