Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '08

 
Kategori
Aile
 

Evlattan hamamböceği yapmak

Evlattan hamamböceği yapmak
 

“Prof. Dr. Bengi Semerci'nin sunduğu "Yaşam Sohbetleri" programına konuk olan Irmak Ünal, babası Cihan Ünal'la ilgili konuştu.
Çalışan bir anne-baba çocuğu olarak zamanının büyük bölümünü anneannesiyle geçirdiğini belirten Irmak Ünal, "Babam hep bir telefon kadar uzakta, annem ise yanımdaydı. Babam için her zaman tiyatro benden önce geldi. Şimdi baba-kız probleminin olduğu bir dönem yaşıyoruz. Baba-kız ilişkisiyle ilgili çalışmalar yapacağım. Bu konuya kafa yoruyorum" dedi. Irmak Ünal, Semerci'nin bazı babaların boşanırken çocuklarını boşadığını hatırlatması üzerine, "Bir hamamböceği gibi hep hayatında olacağım baba" sözleri, bir süredir aralarının bozuk olduğu bilinen babası Cihan Ünal'a bir mesaj olarak algılandı

Bir babanın hayatında hamam böceği gibi bulunan ve bulunacak olan çocuk. Ne kadar itici bir anlatım. Nasıldır hamam böcekleri, iğrenç, aniden ortaya çıkıveren, rahatsız eden bir canlı. İnsan babasının hayatında böyle bir canlı olarak yaşamayı nasıl ister? Babasından böylesine nefret eden çocuğun intikamı bu.

Yaşamınıza sanatla giren insanların hayatlarının sanatın kötü insanlar tarafı ile uyuştuğunu görünce irkiliyorsunuz. Cihan Ünal oynadığı dizi ve Tiyatro oyunları ile hepimizin sevgisini kazanmış bir oyuncudur. Ben bu tür insanların örnek insan olduğunu düşünürdüm küçüklüğümde ve ilk gençliğimde. Yani hayatı bilmezken.

Sanırdım ki, bu parlak ışıkların altında güçlü görünen insanlar, sorumluluk duygusuna sahip, kötülükten uzaktırlar. Bize böyle öğretmişlerdi belki. Veya seyrettiğimiz filmlerdeki rollerin etkisinde kalıyorduk. Hani bir zamanların ünlü kötü adam rolleri oyuncusu Erol Taş’ı milletin kötü sanması gibi.

Baba kız arasındaki bu ilişki beni etkiledi. Üzüldüm, çünkü biz ailemizden de ana baba ve çocuk ilişkisini de farklı öğrenmiştik. Anne, baba çocukları için her şeyi feda eden ideal insanlardı. Benim annem babam öyledir ve her anne, babanın da öyle olması gerektiğini düşünerek büyüdük. Anne , babamızın hayatında hamamböceği olmak aklımızın ucundan bile geçmezdi, geçmemeliydi.

Oysa milyonların önüne çıkan, ve bir çok kişinin öykündüğü insanların yaşamı teşhir edildiğinde görünen idealden, öğretilenden çok uzak. Çiçek olması gerekenler böcek olmuş, güneş olması gerekenler, hava ve su olması gerekenler zehir olmuş.

Başkalarının hayatının ne olduğu bizi ilgilendirmez, ama önümüze bir öykü gibi konulmuşsa ilgilendirmekten öte bize sorumluluk yükler. Bu sorumluluk , birlikte yaşayabilen bireyin hangi değerleri koruması gerektiğini anlama sorumluluğudur. Düzgün aile, bir toplumun önemli bir kurumudur. Bu kurumun sağlamlığı bir çok şeyi ayakta tutar. Bireyi birey, toplumu toplum yapar. İnsan ailesi bir hamam böceği ailesine benzemez. “Bir hamamböceğini kafasını kopararak öldüremezsiniz. Kafası kopan hamamböceği ancak dokuz gün sonra açlıktan ölecektir.”

Hamam böceğinin tek öykünülecek yanı ona atom bombasının etki etmemesidir. Hamam böceği gibi evlatlara sahip olmak istemek için tek geçerli sebebiniz bu olabilir.

Ama hayatta her şey yerli yerinde olmalı.

Böcekler böcek, insanlar insan olmalı.

İnsanın olduğu yerde her şeyin- iyilik, kötülük, pislik, temizlik- olacağını bilerek büyümeli çocuklar, ama amaç iyilik olmalı.

Örnek insan yoktur.

İnsandan her şey beklenir.

Yine de bir evlat hamamböceği gibi hissetmemeli kendini, bir baba, bir anne çocuğuna çocuk hamamböceği imiş gibi davranmamalı.

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..