Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlenince neden her şey değişir?..

Evlilik, hayatın bizi sınadığı en büyük sınavdır. Ve bu sınav sürecinde biz kadınlar pek çok ikileme şahit olur olgunlaşır, değişiriz. İçine girdin mi çıkılmayan, üzerine titresen itildiğin, önemsemesen unutulduğun dipsiz bu kuyu da bize, yine bir başka kadın yardım eder, eşimiz yerine. Evlilik hayatı; kadına bekarlık günlerinde ki kadar kibar ve misafirperver değildir. Kahvelerin ikram edildiği, nazının çekildiği, size güzel konuşan insanlar yoktur artık yanında, yerini boş kaldığın her an, sana akıl vermek için yanı başında bekleyen diğer kadına devredilmiştir.

Evli bir kadın bir an olsun düşünmeden duramaz, hayallerini gerçekleştirmeye çalışır ve bu hayallerin peşinden koşarken eşini zirveye taşımaya adeta ant içmiştir. Evliliği için her sorunu mıknatıs gibi yüreğine çeker ve görmezden gelir her engeli. Kadın nice zorlu hengameye hep bir gün kendine yer etmek uğruna göğüs gerer. Bu, bir okun hedefine varmasına hiç benzemez. Çünkü aile olmak için, önce o aileye kabul edilmek gerekir. Evliliğinde ki tavır, ne kadar yaşamımız bizimdir edası taşırsa taşısın bu çok yerli bir edep değildir ve gençliğin verdiği toylukla yanlışa evet der diğer kadına pay vermiş olursun. Yaşının verdiği medeniyet gürültüsünde, kendi sesini bile duyamayan diğer kadın orada yüzleşmelerinin en çetinini yaşar. O büyük inziva diğer kadına yakışır.

Her evlilik mutluluk düşünde bir sancıdır. Birinci yılında mutluluktan vazgeçip sancıyı tanımaya en yakın olan yerler senindir artık. Hırslarından sıyrılmadan oraya varılmaz. Bağlar ve eski alışkanlıklar nefis bir kavga sebebidir. Anneler kendi noktasına çekmeye çalışırken seni ve sizi, bu sebeple geri döndüğünde yaşadıklarının tümünü anlatamaz. Yaşanmadan anlatılabilecek bir tecrübe değildir söz konusu olan. Hayat pahasına yaşanılan bu karmaşada kadını alkışlayabilecek hiç kimse yoktur. O ne yemini ağına düşürmüş bir örümceğe benzer ne de rakibini mat etmeye çalışan bir yarışçıya. Hedef paylaşılamaz, o her zaman kadınındır, sadece sabır gerekir, bu savaşta ondan geriye bir şeyler kaldıysa. Sadece aile ve kadındır bahis konusu olan. Gerisi dedikodudan ibarettir.

Zirveye ulaşınca kadın anlar ki kimse mağlup olmamıştır. Sadece kendi tırmanmıştır bunca zaman... Arkasında ne onu alkışlayacak coşkulu bir kalabalık var, nede mehter korosu... Bir gün gelip onu terk edecek çocuklar, tansiyonu on sekize fırlamış bir koca, belki bir iki torun...

Kentleri dolduran kalabalık; kadının yaptığı her şeyi dediğini yaptırmaktan ibaret sanır. Ancak kadınlar bilir iç güdülerinin doğruluğunu. Kadının ne denli doğal sezgileri olduğunu sadece yine diğer yanı başında ki diğer kadın bilir, işte bu yüzden o bu güçlerini hisseder ve onu yok etmeye çalışır.

Bu yüzden evli bir kadının evlilik hayatı üç aşamadan geçer:

Kadın önce kalabalıkta herhangi bir kişidir, sonra kendini tanıtır ve tırmanır. Zirveye duyduğu özlemle yanmaya başlar kadın.

Kadının ve diğer kadının hedefleri hep beraber yürür. Kadın tırmanır, diğer kadın yerini bir türlü vermek istemez. Bazen; küçük bir düşüncesizlik tüm düzeni bozar. Zirveyi bir türlü paylaşamazlar ama hep bir ortak noktada buluşurlar. Buna kısaca gelin kaynana ilişkisi denir.

 
Toplam blog
: 24
: 604
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Tekstilci anne, ilaç sektöründe yönetici olan babasının küçük şımarık kızları olarak Şişli'de hay..