Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Evlenmeyeceğim

Evlenmeyeceğim
 

Bülent henüz hayata gülümserken


Sizlerle bir parça da olsa hayat hikayemi paylaşmıştım. Evet eşimi karşı tarafın 8/8 suçlu olduğu ama buna rağmen sadece 2 yıl ceza alıp, onun da paraya çevrileceği kesin gözüyle bakılan, artık Türkiye için bir klasik olan saçma bir trafik kazasında kaybettim.

Şimdi uzun süredir görmediğim tanıdıklarla yolda karşılaştığımda, mümkün olduğunca çabuk yanlarından kaçmaya çalışıyorum. Neden mi? Çünkü sohbet uzamaya başlayıp eee neler yapıyorsun şeklindeki konuşmalara gelince, ister istemez durumumu anlatıyorum. Ölen bir kişiyi duyduklarında en azından ölen için biraz saygı ve sukunet bekliyorum. Sadece “üzüldüm” kelimesi yeterli. Ama ilk söyledikleri ne biliyor musunuz? “Üzülme, daha gençsin tekrar evlenirsin” Tekrar tekrar aynı cümleye maruz kaldığım halde, her seferinde kanım donuyor ve konuşamaz hale geliyorum. “Bu mu yani” diye avaz avaz bağırmak geliyor içimden. Güzel bir insanın artık nefes almaz hale getirilişi karşısında söylenebilek söz bu mudur? Şükrü ERBAŞ çok sevdiğim dizelerinde diyor ki “istediğin inceliğe inmiyorsa söz/ çekil suskunluğun tüneklerine/ucuz etme anlamı” Bizde her evin duvarına asılması gereken dizeler belki de. Gerçekten inanılması güç bir durum benim açımdan. Toplumda “bir kişi eşini kaybederse üzüntüsü, ya bir daha evlenemezsem olur” şeklinde bir görüş hakim sanırım. Bu insanlar kendileri dışında hiç mi kimseyi sevmediler? Yalnız kalma korkusu yüzünden bir takım hesaplarla eh neden olmasın diye yanlarında taşıdıkları insanlar sayesinde daha mı az yalnız zannediyorlar kendilerini ve daha mı mutlu acaba? Zavallı birlikteliklerine ve feri çoktan sönmüş gözlerine ve de dayanılmaz sıradanlıktaki sıkıcı hayatlarına bakıp, kendileri bu haldeyken nasıl bana bu cümleleri söyleyebilecek kadar kaba ve sığ oluşlarına şaşıyorum.

Oysa bizim gibiler sadece tutkuyla tutabilir birisinin elini. Öyle iş olsun diye, yalnız kalmayayım diye değil. Yoksa kendimiz varızdır her şeyden önce. Ve hobilerimiz, kitaplarımız, CDlerimiz ve her şeyden önemlisi de güzel dostlarımız. Yalnız değilizdir ve de gerekirse korkmayız yalnız kalmaktan. En büyük yalnızlıklar sadece muhtaçlıktan ve tek kalmayı becerememe korkusundan sürdürülen sığ birlikteliklerde yaşananlardır aslında.

Şu anda teninin her noktasını bildiğim, her şeyinden büyük keyif aldığım sevgili Bülent’imin fotoğrafına bakıyorum ve diyorum ki “Hayat, teşekkür ederim bana onu verdiğin için” Ve onunla unutulmaz anılar biriktirebildiğimiz için pek çoğunuzdan daha şanslı hissediyorum kendimi.

Aşk vardır ve önemli olan tutkuyla tutabilmektir birinin elini. Ve sevgilisini kaybeden bir kişiye söylenebilecek son sözdür “ üzülme bir daha evlenirsin”. Çünkü bunun konuyla ilgisi yoktur. İnsan bir daha evlenebilir, sevebilir, sevmeyebilir. Bunun yaşanan üzüntüyle bir ilgisi yoktur. Gidene ağlarsın ve yarım kalan aşkına tabii. Eyvah yalnız kaldım diye acımaz için.

Güzel ve onurlu olan kapağı birisine atmak düşüncesiyle yaşanan hesaplı birlekte olma halleri değil, AŞKTIR. Hiç yaşamamış olan ve etrafta sürekli kendi kısır hayatına bakmadan, sanki çok şey biliyormuşçasına öğreten adamı oynayanlara duyurulur. İnsan evli olmadan da yaşayabilir inanın..

 
Toplam blog
: 7
: 643
Kayıt tarihi
: 20.12.07
 
 

16 mart 1968 doğumluyum. Jeoloji mühendisliği mezunu olmama rağmen genelde şirketlerin satış- satına..