- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Evli evine, köylü köyüne; Suriyeli nereye?...

internetten alınmıştır
İnsan vatanında değerlidir; vatanıyla değerlidir. Yaban eller, gurbet eller insanı hor görür, küçültür, zayıflatır... Kendi ülkesinin ağası beyi, başka ülkelerde köle olur, kölemen olur... Ama bu durum, müminler arasında olmamalıdır.
Çünkü, bizim inancımız müminlerin kardeşliğini esas alır... Bu kardeşlik, Kuranda.:"Muhakkak ki inanlar kardeştir" ayetinde formüle edilir...
Peygamberimiz de, "Müminler bir vücudun organları gibidir, birinin rahatsızlığını hepsi hisseder" buyurur... Yani, dünyanın neresinde olursa olsun, bir müminin acısı ötekinin yüreğini acıtmıyorsa, mümin olmaktan bahsedilemez..
Filistin, Suriye, Irak, Nepal,Yemen... Dünyanın farklı yerlerinde zülum altında inleyen müminin acısı bizi acıtmıyorsa, kendimize "mümin" diyecek yüzü nerden bulacağız...
Ülkelerine ateş düşünce, sadece mümin kardeşimiz değil, ayrıca çoğu ülkemiz insanıyla akraba olan Suriyeli mazlumları, komşusu olarak biz almış bakıyorsak bu ancak ve ancak "mümin" olmamızın gereğidir.
Türkiye'nin Suriyeli mazlumlara bakması, onları misafir etmesi, onlar aş vermesi bir lütuf değildir, bir zorunluluktur... Eğer, Türkiye ülkesi "Mümin" olduğunu iddia ediyorsa...
Türkiye devleti bunu yaptı... Kandan, ateşten, zulümden kaçıp kapımıza dayanan insanlara kucak açtı. Onlara ev verdi, aş verdi belki bazılarına iş verdi...
Mümin duyarlılılğından yoksun olanlar, hesaplarını sadece "maddiyat" üzerinden yapanlar, Suriyeden gelen mazlumlara yapılan harcamaların kendi boğazlarından eksilttiğini sanırlar.
Oysa, tam tersidir... Mazluma, fakire, muhtaca veriler asla eksiltmez; aksine artırır.. Ülkemiz, son yıllarda Filistindeki, Iraktaki, Acedeki ve Suriyedeki mazlumlara yardım etti diye fakirleşti mi, zenginleşti mi?
Etrafınıza bir bakın, yediğimiz içtiğimiz; giydiğimiz kuşandığımız bundan on yıl- yirmi yıl öncesine göre arttı mı eksildi mi?... Türkiye, son yıllarda dünyanın ekonomik anlamda en büyük 20'sinin içine girdi mi girmedi mi?
Mazlumun duası ile Allah arasında hiç bir perde yoktur... Mazlumun duasın anında Allaha ulaşır ve anında kabul görür... Bu da bizim inancımızın bir prensibidir. Onların duası bu ülkeyi ihya etmiştir, daha da edecektir.
Bunları Anamuhalefet lideri'nin "Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz" lafı üzerine yazdım... Sayın Kılıçdaroğlu bugün de Tekirdağ'da, "Suriye'ye silah değil, aş ekmek göndereceğiz, ondan sonra da Suriyelilere hadi bakalım ülkenize diyeceğiz" diyor...
Ama, o Suriyelileri evlerinden, yurtlarından sürgün eden Beşer Esed zaliminden bahsetmiyor!!... CHP'nin defalarca ayağına gidip saygılar sunduğu zalim orada durdukça bu Suriyeli mazlum nasıl dönecek?
Sen, hem bunca insanı katleden, ülkesinden süren zalime destek ol, hem de bizim merhametimize sığınmış bu mazlumlara, "Hadi evli evine, köylü köyüne..." de...El-İnsaf, El-izan...
Sayın Kılıçdaroğlu ve onun gibi düşünenlere tavsiyemiz şudur: Eğer gerçekten bu Suriyeli sığınmacıların Türkiyeden gitmesini istiyorsanız, gidin onları öldüren, ülkelerinden kovan "adamınıza" bir laf edin...
İktidar hayalleri kuran Ana muhalefet, vaad ettiği ekonomik iyileştirmeleri Suriyeli mazlumların boğazından keserek vereceğini hesap ediyorsa, bu çok yanlış bir hesaptır...
Bu hesaba ne Allah, ne de bu ülkede yaşayan kulları razı olmaz... Hesapları, "merhamet" yoksunluğu üzerinden yapanlar daima hüsrana uğrarlar...
Bunun bir örneğini de 7 Haziran günü göreceğiz, hiç şüpheniz olmasın!