Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '09

 
Kategori
Felsefe
 

Evrim mi, yaradılış mı...

Evrim mi, yaradılış mı...
 

Google'dan


İngiliz Kültür Heyeti (British Council) internet aracılığıyla, “Evrim mi, Akıllı Tasarım mı?” (Evolution or creation?) konusunun taraftar sayılarını bulmak üzere dünya ölçeğinde bir kamuoyu araştırması yapıyor.

Aşağıdaki adresi tıklayıp ben de katıldım ankete:
http://www.zoomerang.com/Survey/survey.zgi?p=WEB229CD3MTHT5

Soruların tasarımı ve ardındaki bilimsel araştırma zekâsına da hayran kaldım. İngilizce bilen okurların bu ankete katılmalarını öneriyorum.

Fakat asıl yazmak istediğim bu değil...

Evrim (tekâmül); yavaş fakat sürekli başkalaşım; devrim (inkılâp) ise süratli ve dramatik değişimdir. Bu iki oluşum arasındaki en temel fark ise şudur: Evrim, mevcut sistemi, yapının omurgasını ve ana prensiplerini koruyarak onu iç ve dış koşullara karşı daha uyumlu, daha eşgüdümlü hâle getirir ve sistemi daha verimli kılar; devrim ise bunları büyük çapta değiştirerek, içerikleri tamamen farklı yeni bir sistem, yapı veya yöntem oluşturabilir.

Burada irdelemek istediğim ilk soru şu: Evrim mi daha evrensel, daha doğal, daha kalıcı ve sonuçları bakımından daha yararlıdır, devrim mi?

Bence doğru yargıyı aşağıdaki sorulara bulacağımız yanıtlar belirleyecektir:
** Evrende evrim mi gözlüyoruz, devrim mi?
** Dünyadaki doğa evrimle mi değişiyor, devrimle mi?
** İnsan tabiatı, evrime mi daha uyumludur, devrime mi?
** Evrimi mi durdurabiliriz, devrimi mi?

Eğer Evren’in oluşum teorilerinden biri olan Büyük Patlama’ya (Big-Bang) inanıyorsanız, Evren'in eşi-benzeri görülmemiş bir devrim sonucunda ortaya çıktığını da kabullenmeniz gerekir. İnanmıyorsanız da fark etmez. Çünkü Evren’in kutsal kitaplara göre 6-7 günde yaratılmış olması da bir devrimdir. Öyle ya; 15 milyar yıl önce, 10 üzeri 50 ton (1’in arkasına elli sıfır koyun, o kadar ton) ağırlığında ve sadece bir pinpon topu büyüklüğündeki o yoğunlaşmış enerji kitlesinin birdenbire patlayarak 10 üzeri 80 parçacığa bölünmesi, bir devrim değilse, nedir?!

Öyleyse Büyük Patlama, Evren’deki ilk ve en büyük devrimdir. ve buna sebep olan “Varlık/Güç” veya Tanrı da en büyük “devrimci”dir. Tırnak içine aldığım bu ifadeyi pek çok kişi yadırgayabilir; ama Tanrı’nın sadece 3 sıfatını biraz irdelersek, burada yabansıyacak bir anlam olmadığını görebiliriz:
— Bedî (Var eden)
— Fâtır (Yaratan, birtakım varlıkları yarıp parçalayarak yeni varlıklara ve oluşlara vücut veren)
— Musavvir (Şekil, renk ve desen veren, görünüş kazandıran)

Görüldüğü gibi, o görünmeyen yoğun enerjiyi aniden parçalayıp donmuş enerjiye, yani maddeye dönüştüren ve onları şekillendirip renklendiren Tanrı, Evren’i yaratırken devrim yöntemini uygulamıştır. (Big-Bang teorisi kanıtlanırsa, Fâtır sıfatının sözlük karşılığına devrimci sözcüğünü de eklememiz gerekecektir.)

Bu mantıktan hareketle, “Peki ya evrim?..” sorusunun yanıtı daha kolay olsa gerek... O patlamanın ilk saniyesinden bugüne kadar geçen 15 milyar yıl içinde meydana gelmiş olan her olay, her atom, her molekül, her yıldız ve her canlı birer evrim geçirerek varlık kazanmış ve değişip farklı şekillere bürünmeleri de ancak birer evrim süreci geçirmelerinden sonra ortaya çıkmıştır.

Bilindiği gibi, Evren’de her şey doğuyor, büyüyor, yaşlanıyor ve “ölüyor.” Buna yıldızlar da dâhil... (Buradaki “ölüm” sözcüğü yok olma anlamına gelmediği için şekil ve boyut değiştirme olarak algılanmalıdır.) Bir biçimden, bir başka görünüşe veya boyuta geçişler ise anîden değil, bir hazırlık evresinden sonra sağlanmaktadır. Bu geçiş aşamasının adı evrimdir. Bazen bu geçişler çok ani olabilir ve bizler bunu bir devrim olarak algılayabiliriz, fakat -unutulmaması gereken husus şudur ki- o ani değişimin oluşması için mutlaka birtakım değişim süreçleri daha önce yaşanmıştır.

Dünyadan örnek verecek olursak, diyebiliriz ki bir Fransız Devrimi, Rus Devrimi ya da Atatürk Devrimleri bir günde başlayıp biten olaylar ve değişimler değil, yılların ve belki de yüzyılların oluşturduğu bazı önkoşulların ve fikirlerin ortaya çıkmasından sonra baş göstermiş değişikliklerdir.

Uzaydaki değişikliklere baktığımızda da göreceğimiz aynı şeydir. Bir yıldızın patlaması ve bir akcüce veya karacüceye dönüşmesi için milyonlarca yıl süren bir değişim yaşamış olması gerekmektedir.

Öyleyse, şu yargıya varmak mümkün olabilir: Evren'de bir devasa devrim yaşanmış ve ondan sonraki tüm değişimler süregelen evrim yoluyla ortaya çıkmıştır. Bir ikinci devrim ise, Büyük Sıkışma(Big Crunch) denen ve tüm Evren'in birbirine girerek, bir topluiğne başı büyüklüğünde olacağı gün yaşanacaktır. Buna da daha 5 milyar sene gibi bir zaman tanınmaktadır.

Evrimi Tanrı’yla da bağdaştırmak mümkündür. Yine O’nun sıfatlarından hareket edelim:

— Hallâk (Yaratışı sürekli olan. Yarattıklarında sürekli yeni boyutlar ve türler oluşturan. Yaratışındaki yoğunluğu ve çeşitliliği izlemek mümkün olmayan.)
— Rab (Besleyip terbiye ederek eğiten. Yarattıklarını belirlediği bir programa uygun olarak birtakım hedeflere götüren, tekâmülü programlayıp, yöneten.)
— Vâsî (Kudret ve belirişi süreçle açılıp saçılan. Varlığı sürekli genişleten, yaratışı ve yarattıklarını dilediği şekilde artırıp genişleten.)

Tanrı’nın bu sıfatlarından da anlaşıldığı üzere, O, evrimi hem bir Kâinat kuralı olarak belirlemiştir, hem de bizzat kendi kudreti ve belirişi evrim süreci içinde genişlemektedir. (?!)

Sonuç olarak diyebiliriz ki Evren’de devrim değil, sürekli bir evrim yaşanmaktadır. Bu mantığı temel alırsak, ortaya yukarıdaki soruların tümünün yanıtı kendiliğinden çıkar. Yani her değişim ve yenilik, evrimin ulaştığı yeni bir boyutun görüntüdür ve her yeni olgu, bundan sonrakilerin en ilkel olanıdır. Çünkü tüm oluşumlar yaşlanmaya ve yerini yenilerine bırakmaya gebe olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, yıldız tozlarının Kozmik Bilinç ile yoğrulmasından oluşmuş insan ve onun doğası evrime daha yatkındır. Ve de evrimi durdurma gibi bir gücü/kapasitesi yoktur, asla da olmayacaktır.

Bu son paragrafta -pek çok insanın yabansıyacağı- bir başka görüşü daha yorumlarınıza sunmak istiyorum:

Tanrı’nın bizzat varlığının evrimle ve sürekli olarak değiştiği görüşüne katılıyor musunuz? Neden?

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..