- Kategori
- Siyaset
Evvel Allah konuşuyor…

Konuşmasına konuşuyor da yine lafının nereye varacağını bilmeden atıp eğiriyor maşallah…
Yok… Aslında o kadar da haksızlık etmeyelim, lafını nereye vardıracağını biliyoruz, az kaldı, onu da söyleyecek yakında. Çünkü ağzından çıkmayan tek laf o…
Türkiye’yi gelecekte nereye götürmek istediği ve kendisinin nerede olacağı veya olmak istediği yer…
Adının önünde akademik unvanı olan bir hukukçu, “Hükümet, Anayasa mahkemesi kararını yok saymalı” diyor, bunu da çıkıp televizyonlarda savunuyor. Malum çevreler de destek veriyor.
İşin detayına girmeden tek cümle ile fikrimi beyan etmem gerekirse, şunu söyleyebilirim…
Önce bu adamın adının önündeki tüm akademik unvanları ve beraberinde aldığı hukuk eğitimi diplomalarının tamamını elinden alın. Geriye bir kanıt kalmasın “Ben eskiden...” diye cümle kurmasın diye de bu belgelerin hepsini ateşe atıp yakın.
Hatta…
Kendisini bile…
Başbakan, iktidara geldiği günden beri, Cumhuriyetin temelini oymakla meşgul… Hemen her tarafı sindirdi, bir tek “Yargı” kaldı sindiremediği. Onun içinde kendine bağlı olanlar bir tarafa, kendinden olmayanların sayısı şimdilik fazla olduğundan son hedef yargı.
Bakın başbakanın en son ifadesi: “Terör örgütün bir figüran olarak ortaya atan kirli odaklar amaçlarına ulaşamadı, ulaşamayacaklar. Yasama, yürütme ve yargı dayanışma içinde olmazsa bu işin bir kanadı eksik kalır. Bu mücadelede sonuna kadar elimizden geleni yapacağız.”
Diyor ki özetle başbakan; ben yapacağım, sen de onaylayacaksın. İster hukuka uygun olsun, ister olmasın, dayanışma içinde olacaksın… Sen “Yargı” olarak benim emirlerimi dinleyeceksin ki, ben de konuşmalarımda, diğer makamlardan söz ederken kullandığım gibi sizden de söz ederken “Benim yargım” diyebileyim…
Başbakan, kendi isteği doğrultusunda uygulama yapanların hukuk dışı davranışlarına karşı gelen yargıyı kastederek şöyle söylüyor: “Çetelerle çok yoğun bir mücadele ettik. Burada şunu söylemek istiyorum. Kısa bir süre önce malum 9 tane yargı mensubuna, malum yine bir dava açılması neticesinde üst mahkemenin kalkıp da ceza vermesini bu ülkede hukuk adına çok ciddi bir sıkıntı süreci olarak görüyorum.”
Çatıda yürüyorsun, ayağın kaymak üzere başbakan…
Çatının ucu da çörten, dayanamayacak senin dengesiz ağırlığına, aşağı düşeceksin…
TBMM, sadece senin isteğin doğrultusunda yasa çıkaran “Yasama” durumuna geldi. En sonunda sen, istifa etmeden cumhurbaşkanlığına aday olmanın yolunu açmaya çalışıyorsun…
“Monşer” sözüyle aşağılamaya çalıştığın eski diplomatların bildirisine okudun mu? Dirhemi yenmez o sözlerin, bakalım ne cevap vereceksin, merak ediyorum.
18 HAZİRAN 2010